Kurdzade L. Fikri, Konstantinopolis’te adı; Mekteb-i Funûn-ı Mülkiyye, Mekteb-i Mülkiyye Şâhâne, Mekteb-i Mülkiyye, Mülkiye Mektebi, Siyasal Bilgiler Okulu, Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak değiştirilen yer de okur ve mezun olur. Elimdeki bilgilere bakarak vardığım sonuç, kendisi Fransa’da öğrenciyken İTC mensuplarından etkilenmeye başlar. Onlarla ilişki geliştirir. İTC mensupları kendisinin Fransa’da öğrenci olduğu dönemde Fransa, İsviçre ve diğer ülkelerde yaşarlar ve öğrenim görürler. Yaşadıkları ülkelerin özel güçleriyle tanışırlar, siyasetçileriyle bilgi alışverişlerinde bulunurlar. Destekler alırlar, yönlendirilirler.

Paris ve Selanik’i merkez seçen bu militan kadrolar, Osmanlı sınırları içinde okullarda, orduda, kolluk kuvvetleri içinde hücre tarzında örgütlenip farklılıklarını belli ederler. “Harbiye-Tıbbiye-Mülkiye” söylemi onları tanımlar. Onlar, iktidar olabilmek için ordunun, askeri zorun kullanılması gerektiğine inanırlar.

L. Fikri Bey sığındığı Mısır’dan 1908’de döner. İTC tarafından Dersim mebusu yapılır. 1911 sonuna kadar bu görevini devam ettirir. Gerçekleştirdiği muhalefetten dolayı “Derin Komite” ce bir daha mebus olmasına müsaade edilmez. Komite’ ye muhalif olanlardan bir kesim de kendisinden rahatsız olur. Kendisi basın-yayıncı olarak bilgi üretmeye, hukukçu olarak çalışmaya devam eder.

“Derin Komite” nin, 1. Dünya Savaşı dönemini muhalif şahsiyetleri susturmak için en elverişli dönem olarak kullanacağını öngörür. Osmanlı savaşa başlamadan Osmanlı sınırları dışına çıkar ve savaşın bitimine kadar Avrupa’da yaşar. Mültecilik, rahat bir yaşam tarzı değildir. İTP’nin güçten düştüğünü, bir daha iktidar olamayacağını düşünmüş olmalı. Yazılanlara göre; Osmanlı Başkonsolosu olan abisinin de teşvikiyle 1919’da geri dönmeye karar verir.

Konstantinopolis’e vardığında, Sabah Gazetesi’nde yazmaya başlar, yazarlığını orada devam ettirir. “Türk-Kürd Meselesi” adlı yazı dizisini yayınlamayı gerekli görür ve yeniden politikaya atılarak, bedellerine, kendisine yönelik ağır sonuçlara rağmen siyaset yapmaktan bıkmadığını, yorulmadığını da gösterir. 1919 sonu seçimlerinde Konstantinopolis’te mebus adayı olur. Seçimler İTP’nin denetimi, kontrolü altında geçer. Kendisi tanınan, bilinen bir şahsiyettir ve seçilir. Konstantinopolis’te seçilenlerin hemen tümünün İTP’li olduklarını fark eder. Durum değerlendirmesi yapar. Onlarla aynı sıralarda yer almamayı ve onların yeniden hükümet olmalarını engellemeyi vazife bilerek istifayı zorunlu görür. Kamuoyuna, seçmenlerine açıklama yaparak geri çekilir.

1920’de kendisi baro başkanı seçilir. İTC-İTP’ ye olan muhalif duruşundan dolayı bu kesimin hedefindedir. M. Kemal bizzat kendisini yıpratmak için özel taktikler uygulamaya kor, askeri kanunları işletir. Kendisini 1923’te İstanbul İstiklal Mahkemesinde yargılatarak, “5 yıl kürek cezası”yla cezalandırır. Bunu da yeterli görmez. L. Fikri Bey’in başkanlığını yaptığı baroya 1924’te kayyum atatır. 1925’te de yeniden gözaltına aldırtıp, İstiklal Mahkemesi’nde yargılatır.

K. L. Fikri; 1919’da Kurdistan Teal-i Cemiyeti-KTC yönetimi tarafından; Şerif Paşa ve Süreyya Bedirhan Bey’le birlikte 1919 Paris Barış Konferansı’nda Kürd halkını temsil etmesi için görevlendirilir. Kürd seçkinleriyle ilişkisi gözlenen biridir. 1923 yargılanmasının tüm sorularını, kendisinin ifadesini okuyamadım. 1925’te II. Dönem Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılanırken, bu konuda da sorgulanır. Kendisini yargılayanlarca tezler ileri sürülür. Kendisi anti tezini dile getirir. Sonuçta sentez oluşturulur ve kendisine idam cezası verilemez. Kendisini yargılayanlar cezalandırmak isterler. Sıkıntıları mı? Cezalandırabilinmesi için ellerinde yeterli bilgi, belge yoktur. Masa başı üretilenler de kâfi gelmez!

KTC tarafından görevlendirilmesine rağmen Paris’te yer almayan ya da alamayan bu Osmanlı Kürdünü siyasi dönemleriyle, kendisine yapılanlarla, kendi çalışmalarıyla, cümleleriyle, duruşuyla tanımak gerekir. Onu tanımaya çalışırken, dönemin “Komite” ci aktörlerini ve onların yaptıklarını öğrenme olanağına sahip oluruz. “Komite” cilerin Kürde bakışları, Kürdistan’a yönelik çalışmaları hakkında da fikir ediniriz. Askeri meşrutiyetle, Osmanlı İmparatorluğu’nun geleceği şekillendirilir. Cumhuriyet rejimi için gerekli görülen zemin hazırlanır. O günlerin siyasi, askeri aktörlerince, siyaset mühendislerince bu yüzyılın hazırlıkları yapılır.

K. L. Fikri, üretici, yaratıcı nitelikleri açısından diğer mebuslardan farklı olarak Dersimli olduğunu her fırsatta dile getirir. Ailesi Dersim’de “Kurdzade” olarak bilinir. Kendisi kimlik olarak Kurdizade’ yi kullanır. Latinize edilen Meclis-i Mebûsan zabıt ceridelerinde bu ailenin adı yoktur, çünkü özenle sansürlenir. 1911’de mebus olduğu dönemde kendisinin çıkardığı Tesisat Gazetesi’nde “Tesisat Gazetesi İdare-i Aliyesine” başlığını taşıyan yazısında “Kurdîzade Ömer Lûtfî” imzasını kullanır. (Tesisat Gazetesi İdare-i Aliyesine, Tesisat, no: 149, 15 Kanuni evvel 1911, s.2.) Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin kurulmasından dolayı “Hürriyet ve İtilaf Siyasi Partisi” yöneticilerine yazdığı kutlama mesajında (Tesisat, no:140, 6 Kanuni evvel 1911, s.2.) “Kurdîzade Ömer” imzası mevcuttur.

Kendisi birden fazla isme sahiptir. Onları da uygun gördüğü yerlere göre kullanır. T.C. Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet arşivlerindeki belgelerde Lütfi Fikri Bey ya da “Fikri Paşazade Ömer Lütfi Bey” olarak mevcuttur. Latinize edilen Meclis-i Mebûsan Zabıt Ceridelerinde, sadece üç yerde “Ömer Lütfi Fikri” adı geçer, cerideler de Lütfi Fikri şeklinde yazılır. İstiklal Mahkemeleri döneminde ve sonrasında “Lütfi Fikri” olarak yazılır. 12.11.1934 tarihli Akşam gazetesinde vasiyetnamesine yer verilirken, “Lütfi Fikri Bey” denir. Fransızca olan “Les Désenchantées de Mr. Pierre Loti” adlı eserinde “Ö. Lütfi Fikri Bey” olarak geçer. Meşrutiyet ve diğer Fransızca yazılan basında “Lütfi Fikri” olarak yazılır.

Kendisini yakından tanıyan Baro arkadaşlarından biri bu konuda bilgi verir. “Lütfi Fikri Bey 1288 [1872] senesinde İstanbul’da doğmuştur. Babası Fikri Paşa’dır. Hüviyet cüzdanında asıl adı Ömer Lütfi’dir. Sonradan babasının ismini ilâve ederek (Lütfi Fikri) olmuş.”

O dönem annenin değil, babanın kimliği benimsenir. Babası Dersim Kürdüdür. Amaçlı olarak babasının kimliği özenle gizlenir. “Günlükler” ini yayınlayanlar bu gerçeklikten bahs etmezler. Kendisini “Türk”leştirirler, “Türk” olduğu yazılır.

Kendisini tanıyabilmek için Osmanlıcadan Türkçeye çevrilen, bol miktarda Sami dil gurubu kelimesi bulunan, Latin alfabesiyle yazılan, T.C. Büyük Millet Meclisi arşivinde yer alan Meclis-i Mebûsan Zabıt Cerideleri’nin Latinize edilen oturumlarını inceledim. Kendisinin bu çalışmada yer verdiğim yazılarını okudum. Tam olarak sağlıklı bir sonuca varabilmek için MMZC’nin sansürsüz olanlarını okumak, incelemek gerekir.

Kendisinin bütün gazete, dergi yazılarının, demeçlerinin, açıklamalarının, röportajlarının, eserlerinin bulunup değerlendirilmesi gerekiyor. Bu şahsiyet üstlendiği misyonlara göre incelenmeyi, üretimleri ve mücadelesiyle anılmayı hak ediyor. Kendisi, farklı dilleri biliyor. Yazdığı makalelerin, değerlendirme yazılarının tümü bulunmalı, okunmalı. Kürd halkını konu alan değerlendirmelerini özellikle bulmalı. Konferanslarında paylaştığı görüşlerinin, mahkemelerdeki savunmalarının orijinalleri bulunup bir araya getirilmeli. Eserleri topluca yayınlanmalı. Onlar bulunup, okununca kendisi hak ettiği yere konulabilinir.

Paris’te öğrenciliğinden itibaren yaşadığı dönemler, yaşadıkları, maruz kaldığı uygulamalar sonucu düşünce değişimleri, dönemlere, gelişmelere, tarihi kırılmalara göre duruşu tespit edilip, kendisi daha iyi anlaşıla bilinir. Hak ettiği şekilde abartısız, eksiksiz değerlendirile bilinir. İddia edildiği gibi “Daimî muhalif” olmadığı da öğrenilir. Bu entellektüelin şahsında üç dönem; 1908 ve öncesi, 1908 ve sonrası, 1920 ve sonrası anlaşılabilinir. Kendisini araştıran o dönemleri detaylı olarak öğrenebilir. Objektif davranabilen şehir efsanelerinin etkisinde kalmaz, gerçek L. Fikri Bey’i tanır ve öğrenilmesini de sağlar.

Bu çalışmayla 31 Mart rejiminin karakteristiğinin anlaşmasını istedim. Dönemin kırılmalarının görülmesi için çabaladım. Siyasi gelişmelerin, rol alan şahsiyetlerin duruşlarını, 31 Mart darbesi, ideolojisi itibariyle İttihatçılığın-Kemalizm’in inşasındaki paylarının görülmesini sağlamaya çalıştım. Okudukça İTC’ nin hafızası olan Selanik bölgesinin siyasetçilerini tanıdım. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ını, başbakanlığını basan subayları tanıdıkça, kendilerinin siyasi pratiklerini ögrendikçe konulara daha fazla zaman ayırma geregi duydum.

İTC’ nin ideolojisini öğrendiğimi düşünüp, daha fazla zaman ayırıp, K. L. Fikri şahsında dönemin siyasi gelişmelerini tespit edip, dönemin muhaliflerinin anlatımlarını da mercek altına aldım ve çalışmaya ekledim.

Kendisinin İstiklal Mahkemelerine sanık yapıldığı dönem dâhil, mensup olduğu halkla ilgili siyasi yaklaşımını bazı kaynaklarda buldum. 1908, 1912, 1914, 1919, 1923 seçimlerinde mebusluğa aday olan, 1924’te “Bu ortamda mümkün değil!” diyerek aday olmayan L. Fikri Bey yaşadığı dönemde ve sonrasında çok sayıda yayına konu olur. Tek parti diktatörlüğüne karşı duruşuyla, çalışmalarıyla konu edilmeyi sağlar. Kendisi son dönem de T.C.’ de “akademik” çalışmalarda da ele alındı, konu olarak incelendi, değerlendirmeler yapıldı.

Kendisinin “Günlüğü” 1991’de basılmış. Bu basım asimilasyona uygun hale getirilmiş. “Osmanlı…” geçen hemen her cümle de Osmanlı yerine “Türk” yazılmış, sözcükler değiştirilmiş. Bazılarına dokunulmamış! Günlüğünde yer alan, basımda yer verilmeyen cümleleri yayına hazırlayanlar, yayınlayanlar biliyorlar. Kürdlerle ilgili olarak ne yazdı? Bilemiyoruz. Kendisinin “Günlüğü” nün tümünün yayınlanmadığı açık. 1904, 1913, 1923 yıllarına ait çok kısa notlar var. Diğer yıllar, gelişmeler, kişilerle ilgili anlatımları yer almıyorlar. Günlüğün orijinal hali bulunduğunda, yayınlandığında gereken yapılmış olacak.

Osmanlıca bilmediğim, alfabesini tanımadığım için bu çalışmada L. Fikri’nin Meclis-i Mebûsan’daki tüm anlatımlarından, gensorularından, şerhlerinden istediğim gibi yararlanamadım. Sadece MMZC zabıtlarından yer verilen ve Latin alfabesine çevrilen kısımları okuyabildim.

Meclis-i Mebûsan Zabıt Ceridelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi-TBMM Zabıt Ceridelerine, TBMM tarafından bastırılan kitaplara, Osmanlı, T.C. arşivlerinin belgelerine, gazetelere, mahkemelerdeki cümlelere, kendisini tanıyanların değerlendirmelerine, Fransa Milli Savunmadan Sorumlu Devlet Bakanlığı Kara, Deniz Orduları Genelkurmay Tarih Servisi Arşivi bilgilerine yer verdim. Basında yazılmış olan, yer alan, tespit edebildiğim bilgileri bir araya getirdim.

Fransızca yazılan Osmanlı basınından, Fransa basınından ayrıca Osmanlıca, Türkçe yazılı basından Kurdizade ile ilgili bölümleri bulabildim. Bulduklarımın yazılanların tümü olmadığına eminim. Muhalif basında yazılanlara yer veren Fransızca yayınları bulamadım, var olup olmadığını da bilmiyorum. Araştırmaya devam etmek gerekiyor. Kendilerini Osmanlı olarak gören, bir kısmı geçmişte İTC’ de yer alan, 1908 sonrası muhalif safa geçen kişilerin çıkardıkları “Meşrutiyet” adlı yayından da alıntılar yaptım.

Fransızca yazılan basın-yayın, özellikle “Periyodik Basın Bülteni” İTC-İTP muhalifi basından-yazarlardan değil de “Komite” nin, İTP-CHP medyasından alıntılar yapar. Onlara yer verir ve yazılarında resmi dil görülür. Bürosu, Konstantinopolis Pera’da bulunan “Stamboul Gazetesi” de aynı durumdadır. Bunda alıntılar dışında, yorumlar ve dil de bir oranda farklılık görülür.

Bu Çalışmada Yer Alan Bilgilerin Bulundukları Arşivler, Kaynaklar.

– Fransa Milli Savunmadan Sorumlu Devlet Bakanlığı Kara, Deniz Ordusu Genelkurmay Tarih Servisi Arşivi.

– Fransa Devleti Dışişleri Bakanlığı Periyodik Basın Bültenleri.

– Fransa Ulusal Kütüphanesi/Bibliothèque Nationale de France.

– Osmanlı Radikal Partisi Yayın Organı Meşrutiyet Adlı Aylık Dergi.

– Stamboul-Günlük, Siyasi Ve Edebi Gazete.

– Osmanlılar Tarafından Basılan Farklı Fransızca Gazeteler ve Osmanlı Olmayanların Çıkardığı Fransızca Gazeteler.

– Meclis-i Mebûsan’ ın Zabıt Celseleri.

– B.M.M.’ nin İstiklal Mahkemeleri Dönemindeki Zabıt Celseleri.

– Dönemin Gazete Haberleri.

– B.M.M. Tarafından Basılan İstiklal Mahkemeleriyle İlgili Kitaplardaki Bilgiler.

– B.M.M. Tarafından Basılan Mebuslarla İlgili Kitaplardaki Bilgiler.

– T.C. Başbakanlık Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivleri.

Lütfi Fikri Bey’in bütün yazılarının, demeçlerinin, eserlerinin bulunmaları umudu ve dileğiyle bu çalışmayı; “Derin Komite”nin, 31 Mart rejimi yöneticilerinin uygulamaya koydukları askeri mahkemelerinin kararlarıyla, tehcirlerle aileleri parçalanan, soykırımlarla yaşamları mahvedilen, 1908 itibariyle Sıkıyönetim Askeri Mahkemeleri, 1920, 1923, 1925 İstiklal Mahkemeleri kararlarıyla yaşamları gasp edilen, özgürlük tutkuları sonlandırılan, vatanlarından uzaklaştırılan, yaşamlarına son verilen, aylarca göz hapsinde, gözetimler altında yaşayan savunmasız, korumasız özgürlük tutsaklarına adıyorum.