1. Dersim KTC şubesi

KTC’nin yoğun bir şekilde örgütlendiği alanlardan biri de Sivas ve kısmen Erzincan bölgesini de içerisine alan dönemin Dersim vilayetidir. Kurdistan dergisine Dersim’den geçen habere göre şubenin açılışına dair;Hükümetin memur reisleriyle mahalli eşrafın hazır olduğu halde Allah’ın inayetiyle bugün cemiyetimizin Dersim şubesinin açılmasına dualarla ve kurban kesilmesi suretiyle muvaffakiyet elvermiş ve ilk toplantı kulüp binasında icra kılınmış olduğundan resmi mührün gönderilmesine inayet buyrulması arzolunur.[1]

Kurdistan dergisinde yayımlanan haberde Dersim şubesinin kuruluş tarihi belirtilmemiş. Ancak Kurdistan dergisinin 10. sayısı 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919) ve 11. sayı ise 19 Temmuz 1335 (19 Temmuz 1919)’da yayımlanmıştır. Sözkonusu kuruluş haberi 11. Sayıda yayımlandığına göre, Dersim şubesinin temmuz ayı içerisinde kurulmuş olması gerekir.

Bu bölgede KTC’nin teşkilatlanmasına ve şubelerinin kuruluşuna öncülük edenler örgüt üyesi olup direk Seyid Abdülkadir’le ilişki de olan Dr. Nuri Dersimi, Seyid Rıza, Koçgiri aşiretti reisi Haydar Bey, Alişan Bey ve Alişer beylerdir. Mustafa Kemal ve arkadaşları KTC’nin bölgedeki çalışmalarından ve teşkilatlanmasından rahatsız ve tedirgin oldukları için, dönemin Dahiliye Nezareti ve mevzubahis illerdeki valiler aracılığıyla sürekli cemiyet çalışmalarını izlemekte idiler. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin örgütlemesini kırmak için, zaman zaman da KTC merkez yönetimi ve cemiyet üyesi aşiret liderleri, eşraf ve aydınlar hakkında asılsız ve yanıltıcı haberler yaymayı da İttihat ve Terakki zihniyetinin bir devamı olarak sürdürmüşlerdir. Örneğin; “Teşkilat-ı Milliye” bağlı olarak Sivas’ta yayınlanan İrade-i Milliye yerel gazetesinde yayımlanan yalan habere karşı, Dersim Bahtiyari Aşireti Reislerinden Ahmed Sadri Bey’in “Kürdistan Mecmuası Müdüriyeti Âlisine” başlığıyla gönderdiği tekzip yazısında: “21 Eylül 335 tarih ve 3 numaralı nüshasıyla Sivas’ta intişar eden (yayın yapan) İrade-i Milliye gazetesinin sütunlarında; Dersim Kürdlerinin “Teşkilat-ı Milliye”ye iltihakına dair bendeniz namına yazılan bir fıkra (paragraf) gördüm. Dersimliler böyle bir müracaatta bulunmamıştır ve bulunamaz. Zira onlar Kürd milli hukukunu elde etmek için İstanbul’da teşekkül eden Kürdistan Teali Cemiyeti’ne bağlıdırlar. Bundan dolayı Anadolu’da teşekkül eden “Milli Teşkilat”la hiçbir alakaları olmadığından “Kurdistan” mecmuasıyla ilanını rica eylerim efendim.”[2] Dersim şubesinin hangi tarihte kapatıldığına dair elimizde net bir bilgi ve belge yoktur.

  1. Hısn-ı Mansûr (Kahta) KTC şubesi

Kürdistan Teali Cemiyeti şubesinin kurulduğu yerlerden biri de Hısn-ı Mansûr yani bugünkü adıyla Adıyaman’ın Kahta kazasıdır. Kahta’da KTC’nin bir şubesinin açılmasını, Hasan Begzade Haci Bedir’in “Kahta kazası Reşvan aşireti reisi adına” Kurdistan mecmuasının 10. sayısında yayımlanan telgrafından öğreniyoruz. Mevzubahis telgrafta; “Kahta’da Kürdistan Teali Cemiyeti şubesi açılmış, tesis ve esamisi (adları) yazılarak arz olunmuştur. Program ile resmi mührün bir an evvel gönderilmesiyle muhabereye (iletişime) devam buyurulması rica olunur.”[3]

Reşvan aşireti ve lideri Hacı Bedir Ağa adına, Paris Sulh Konferansı tarafından bölgedeki Ermeni-Kürd nüfusunu tespit etmek için görevlendirilen Binbaşı Major Noel ve ona eşlik etmek üzer Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden Celadet ve Kamuran Bedirhan kardeşler, Ekrem Cemil Paşa ve Hakkarili Abdurrahim Rahmi’den oluşan bir heyetin 6 Eylül 1919’da Malatya Mutasarrıfı Halil Rahmi Beyi ziyarete gittikleri zaman vuku bulan olaylarda   da karşılaşıyoruz. Bu seyahattan çok rahatsız olan Mustafa Kemal, Elazığ valisi Ali Galip Bey ve bölgedeki askeri birliklerin komutanlarına gönderdiği yazıda, adı geçen heyetin Malatya’dan uzaklaştırılması ve gerekirse tutuklanmasını emreder. Burası bir bölümüyle Reşvan aşireti alanı ve Hacı Bedir Ağa’nın nüfus etkisinde olduğu için, mevzubahis heyet Mustafa Kemalin askerlerinin takibinden kurtulmak için Hacı Bedir Ağa’ya destek talebinde bulunurlar ve Reşvan aşireti savaşçılarının devreye girmesiyle askerler takipten vazgeçip geri çekilmek zorunda kalırlar.

Kürdistan Teali Cemiyeti’ne bağlı bir yayın organı olan Kurdistan mecmuasında Hacı Bedir Ağayla ilgili verilen bilgilerden öyle anlaşılıyor ki KTC ve Kurdistan mecmuasına karşı göstermiş olduğu rağbetten övgüyle bahsedilmiş. “Dersim eşrafından ve Kürdistan ekabirinden (büyüklerinden) Celalzade Mehmed Galib Bey ve Kürdistan maruf (bilinen) hanedanlarından Reşvan aşireti muhterem reisi Haci Bedir Bey ve Lice eşraf ve ekabirinden Şeyh Musa Efendi ile Lice jandarma kumandanı Mithat Bey Efendi değerli Hz.leri tarafından Kurdistan mecmuasına karşı gösterilen rağbet ve tevcihi kemali sevinçle ve iftihar ile kaydeder ve kendilerine alenen teşekkürlerimiz takdim eyleriz.”[4]

Yine Kurdistan mecmuasında “Hacı Bedir Ağa’nın nüfuz-i nazar (öngörüsü) ve cesareti” başlığıyla yayımlanan yazıda, “Kuvayı Milliye”yi kendi bölgesine sokmayan Hacı Bedir Ağa ve diğer Kürd aşiret reislerin göstermiş oldukları yiğitlikten dolayı kendilerine teşekkür edilmiştir. “Tevzir (kovuculuk), hile, iğfal ve desiselerle kısmen de yağma, talan, öldürme ve gasplarla vatan ve devleti binlerce felaketlere maruz ve bilahare işgale sebebiyet vermiş olan Kuvayı Milliye çetesine karşı kahramanca kendi aşiret ve bölgesini korumuş ve adı geçen çetenin tenkiline (uzaklaştırmasına) muvaffak olmuş olan Reşvan aşireti reisi Hacı Bedir Ağa ile diğer Kürd reislerinin öngörü ve yiğitlikleri şayanı tebrike şükrandır.”[5]

Hacı Bedir Ağa ulusal ve siyasi duruşunda, Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye’ye karşı mesafeli durmuş ancak ilişkilerini de tamamen koparmamıştır. Aslında dönemin güç dengelerini dikkate alarak bir denge politikası izlediği de söylenebilir. Sivas Kongresinin düzenlenebilmesi için Mustafa Kemal’in talebi üzerine verdiği sağladığı koruma desteğinden dolayı pişmanlığını dile getirmiştir. Kasım Küfrevi’nin Bitlis Şeyhi Abdulbari Küfrevi’nin anılarından aktardığına göre daha sonraları konuyla ilgili olarak şöyle demiş: Kemal Paşa Kürt milletinin haklarına sadık kalacağını defalarca ifade etti. Biz de inanarak kendisini kolladık. Sözünü tutmadı.”[6]

(Devam edecek.)

[1] Kurdistan, Sayı: 11, Necm-i İstikbal Matbaası, 19 Temmuz 1335 (19 Temmuz 1919)

[2] Kurdistan, Sayı: 15, 29 Teşrin-i Evvel 1335, s. 190

[3] Kurdistan, Sayı: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)

[4] Kurdistan, Sayı: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)

[5] Kurdistan, Sayı: 19, 29 Mart 1336 (29 Mart 1920)

[6] https://www.facebook.com/Bitlisnamecom/photos/a.367510163349379/1971849079582138/?type=3