Yaklaşık iki yıldır ki yoğun bir şekilde Kurdistan mecmuası (dergisi) üzerine çalışıyorum. Daha önceleri Mehmed Mihri Hilav’ın biyografisi üzerine çalışırken mevzubahis derginin dokuz sayısı elimde mevcuttu. Bahsettiğim çalışma, “Mehmed Mîhrî Hîlav û Kovara Kurdistan” adıyla 2015 yılında İBV yayınları arasında çıktı.

Bu çalışmaya başladığım ilk andan itibaren derginin bütün sayılarını bulabilmek için çok uğraştım ve nihayetinde 2022 yılında Süleymaniye’de faaliyet gösteren “Binkey Jîn” tarafından derginin toplam 18 sayısının tıpkı basımı yapıldı. Basımdan iki-üç yıl öncesine kadar Kurdistan dergisinin mevcut sayılardan ibaret bir arşivinin onların elinde olduğunu biliyordum, bu konuda Binkey Jîn kurucularından ve sorumlu müdürü Kek Refîq Salih ile iletişim halindeydim. 2022 yılı Eylül ayında Kürd Yazarlar Birliği’nin Duhok’ta düzenlediği Kültür Festivali’ne katılmıştım ve orada olduğumu öğrenen Kek Refîq Salih, telefonla arayarak Kurdistan dergisinin mevcut sayılarının tıpkı basımı yapıldığı müjdesini vererek beni de görüşmek üzere Süleymaniye’deki Binkey Jîn merkezine davet etti.

Duhok’ta işim bittikten sonra Efrin Kürdlerinden değerli dostum yazar ve şair Mihemed Hemo’nun daveti üzerine Hewlêr’e gittim. Oradan Mihemed Hemo’nun da aynı zamanda komşusu olan Diyarbekirli hemşerimiz Şahin Êlîyan arkadaşın aracıyla Süleymaniye’ye Kek Refîq Salih’i ziyarete gittik. Refîq Salih ve Sidîq Salih kardeşlerin yönettiği Binkey Jîn, dört kattan ibaret kocaman bir arşiv, dökümantasyon ve araştırma merkezi olup aynı zamanda Jîn adıyla bir araştırma-inceleme dergisi de yayınlamaktadır. Merkez birçok farklı bölümlerden oluşuyor; genel kütüphane bölümü, elyazmaları bölümü, eski-yeni birçok süreli ve süresiz yayınların olduğu bölüm, eski yıpranmış eserlerin tamir edildiği bölüm, fotoğraf ve bazı yazarların özel eşyalarının bulunduğu bölüm, Kürd Basın Müzesi’ni oluşturmak amacıyla 20. yüzyılın başlarından itibaren Kürdistan’a ilk getirilen baskı makinalarının olduğu bölümü gezdik. Hulasa oradaki dört beş saatlik zamanımız oldukça sıcak bir karşılama ve çok faydalı bir sohbetle geçti.

Kurdistan dergisine dair bu yeni çalışmam, Binkey Jîn yayınları tarafından tıpkı basımı yapılmış olan 18 sayıdan ibarettir. Mehmed Mihri Hilav’ın imtiyaz sahibi ve Arvasizade Mehmed Şefik’in de başyazarı olduğu Kurdistan dergisi (1919-1920), aslında toplam olarak 19 sayı yayınlanmış fakat mevzubahis baskıda 17. sayı bulunamadığı için toplam 18 sayıyı içermektedir. İşte bu çalışma esnasında, Kürd tarihine dair dikkatimi çeken bir eserin adıyla karşılaştım, yaptığım araştırma sonucunda sözkonusu eserin henüz yayınlanmadığına kanaat getirdim. Bu yazıyla hem mevzubahis eseri size tanıtmak hem de ilgili araştırmacıların dikkatini bu konuya çekmek istedim.

En azından Mir Şerefhan’ın Şerefname’sinin yazımından bugüne değin yaklaşık 425 yıl geçmiş ve Kürd tarih yazımına dair çok önemli bir eser olmakla beraber, tarih yazım metodu ve bilimi açısından eleştirilecek birçok yönleri de vardır ancak bu yazıda o konuya girmeyeceğim. Yirminci yüzyılın başlarında kurulan Kürd cemiyetleri ve bunların desteğiyle yayımlanan gazete ve dergilerle birlikte Kürd tarih yazımına dair yeni tartışmalar da başlamış. Dönemin tanınan Kürd aydınlarından Arabgirli Dr. Abdullah Cevdet, 1913’te Rojî Kurd dergisinde yayımlanan yazısında konunun önemine dair şöyle bir girizgah yapmış: “Bir milletin ki mazbut ve mükemmel olarak bir tarihi yoksa, o millet hiç yaşama­mış gibidir. Kürdlerin tarihi var mı? Bir Şe­refname ile bir millet tarihî şerefini veyahut tarih şerefini tasarruf ve muhafaza edemez.

Yaşadığımız asır, şaka değil, yir­minci asırdır. Geçmişinin tarihine, geleceğinin tarihine sahip olmayan millet kendisine sahip değil­dir. Kendi kendisine sahip olmayan milletler ve fertler memlûk (köle) olur, başkalarının olur.”[1] Abdullah Cevdet, bir çağırı mahiyetindeki bu yazısıyla Şerefname’nin yeterli olmadığını, 20. asrın gerekliliğine ve sorularına cevap olabilecek bir Kürd milleti tarihinin yazılması gerekliliğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yine bu dönemde kurulmuş olan Hêvî Cemiyeti, yayınladığı bildirisinde, modern zamana uygun bir Kürd tarihinin yazılıp yayınlanması[2] gerekliliğin dile getirmekte. Aynı şekilde yayımlanan “Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti Bildirisinde de, “Kürd tarihi, eski ve yeni coğrafyası konularında eserler meydana getirileceği.”[3] Açıklanmasında bulunmuştur. Berzencizade Ahmed Arif de Kurdistan mecmuasında “Tarih” başlığı altında yayımlanan bir makalesiyle dönemin Osmanlı okullarında okutulan tarih kitapları ve derslerinin bir “vakanüvis” mahiyetindeki içeriğini eleştirerek bu tartışmaya katılır. “Her sene programlara konulan ve tarih adını taşıyan dersler, acaba tarihle münasebettar mıdır? Zavallı gençlerin hafızaları, vakaların oluşum zamanına bağlı rakamların idrak dışı muhafazasından başka ne olarak kullanılıyor…

Tarih, yalnız elitlerin değildir. Yalnız alimin de değildir, halkındır, cahilindir, her insan zümresinin (grubun) ibretli aynasıdır. İnsan sınıflarının her biri kendi geçmiş hayatını ancak o kanat cümlesinden öğrenir. Mazisini bilmeyen bir millet, neslinin soyağacını bilmeyen bir millet veyahut bilmek istemeyenlerin, insanlar arasında mevkii ne ise, tarihten gafil, ona yabancı yaşayan milletlerin de devletlerarasında mevkii ondan başka bir şey değildir. Geçmişimiz hakkında arayacağımız şeyleri orada bulacağımız gibi, istikbal için de sosyal, ahlaki ve ilmi ihtiyaçlarımızın güçlerini tarihte bulacağız.[4]

Bu tür tartışmalar ışığında, 20. yüzyılın başlarında Kürd tarihi yazımıyla ilgili farklı çalışmalar olmuştur, bazı kaynaklarda bu çalışmalardan bahsedilmektedir ancak bu çalışmaların bir kısmı bugün itibarıyla meydanda yoktur. Bu tür çalışmaların izinin araştırılması ve ortaya çıkartılması gerekiyor. Bu çalışmalardan biri, Diyarbekirli Pirinççizade Feyzi Bey’in Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi’ne[5] göndermiş olduğu mektuptan öğrendiğimiz kadarıyla Aktepeli Abdurrahman Efendinin Kürdçe yazdığı tarih kitabıdır.[6] 1920’lerde Kürd tarihiyle ilgili manzum olarak yazılmış ancak henüz gün ışığına çıkmayan bir diğer eser de mûellifi İbrahim Baba Derweşî olan “Tarîxa Serbûrdeyê Kurdan”[7] adlı eserdir. İbrahim Baba Derweşî, Kurdistan mecmuası (dergisi) yazarlarından biridir ve dergide “Huwe’l mûîn”[8], “Beyana Hal û Hukma wan”[9], “Behsî Memleketî Kurdistan”[10], “Goranî”[11] ve “Bo Cenabê Şerîf Paşa”[12] başlığıyla beş adet şiiri yayımlanmıştır. “Huwe’l mûîn” başlıklı şiirinde, müellifi Baba Derwêşî olan “Tarîxa Serbûrdeyê Kurdan” adlı eserinden şöyle bahsetmektedir:

“Xwedê ya Reb muyesserkî umîdim her umîdim

Ewî name bi xeyrê te bi kê dim, ez bi kê dim

Tarîxa Serbûrdeyê Kurdan, müellif: Baba Derwêşî

….

Şahanê Madî (Mazî) çawa bûn rewac

Hîkayet bikim serbûrdeyê Kurdan

Ji qurnê ûla ta halê Hûrdan

Neqil bikim ehwalê padîyaşê pêşîn

Ewel navê wan bi jimar bikêşîn

Yek bi yek bibêjim çawa ehwalê wan

Bi hukûmranî borandî zeman

Gelek padîşahê Kurmancî hebûn

Sahib edalet pirr qencî hebûn

Ji padîşahê Nemrûd ta şahê Dehaq

Dara, Îskender cam cîhanê tak

Noşîrwan heya Nadirşahê Efşar

Keyxusrew û keypadîşahê xûnkar

Xusrew per û nêr Ferhadê Kohkend (çîya qulkirî)

Melîk Mehmûd Îsfehanê bend

Sultan Mehmûd xeznewîyê meşhûr

Kurdê Efşar bû ew şahê Mensûr”[13]

Yazarın “Tarîxa Serbûrdeyê Kurdan” adıyla yazmış olduğu eseri, derginin İstanbul’daki merkeziyle yaptığı yazışmalardan öğreniyoruz. Kurdistan dergisinde eserin basımıyla ilgili yazara hitaben şöyle bir açıklama yapılmıştır:

“Derikte Kürdistan edib-i muhteremi Baba Derviş Hazretlerine:

Kasideler ve makalat-ı edibanenizden (edebi makalelerinden) “Kurdistan” müteşekkirdir. Matbaamızın makinesi şimdilik bozuk olduğu için istediğiniz eseri suratla tabh edemiyoruz. Bir parça sabır lazımdır. Zaten; Sabır tehl est we lakin ber şirin dared.”[14]

Tarîxa Serbûrdeyê Kurdan adlı eserin yazarıyla ilgili pek fazla bir bilgiye sahip değiliz. Sadece Kurdistan dergisinde “Açık Muhaberat” başlığı altında yayımlanan yazıda, yazarın Derikli olduğun öğreniyoruz, onun dışında yazara dair elimizde pek fazla bir bilgi yoktur. Umut ederim ki araştırmacılarımız bu eserin izini sürdürür ve zamanı geldiğinde günışığına çıkarırlar.

[1] Seîd VEROJ, Cemîyeta Hêvî ya Telabeyê Kurd (Kürd Talebe Hêvî Cemîyetî) û Rojî Kurd (1913), Weşanê Dara, 2020, s. 39-40

[2] Beyana Civata Hêvî ya Feqehê Kurdan, Hetawî Kurd, J: 4-5, 10 Mayıs 1330 (23yê Gulana 1914), r. 13

[3] Jîn: Kovara Kurdî-Tirkî (1918-1919), Cild: 2, Werger: M. Emîn Bozarslan, Weşanaxaneya Deng, Uppsala/ Sweden, 1985, s. 487

[4] Berzencizade E. A., Tarih, Kurdistan, Aded: 9,11 Haziran 1335 (11 Haziran 1919)

[5] Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi (Kovara Kurdî-Tirkî 1908-1909), Sayı: 6 (9ê Kanûna Paşîna 1909), Wergê: M Emîn Bozarslan, Weşanxana Deng, Sweden, 1998, s. 326

[6] Rewdetü’n-Ne’im yazarı Şeyh Ebdurehmanê Aktepeyî‘den sözediliyor.

[7] Kurdistan, Aded: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)

[8] Kurdistan, Aded: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)

[9] Kurdistan, Aded: 11, 19 Temmuz 1335 (19 Temmuz 1919)

[10] Kurdistan, Aded: 12, 13 Ağustos 1335 (13 Ağustos 1919)

[11] Kurdistan, Aded: 14, 23 Eylül 1335 (23 Eylül 1919)

[12] Kurdistan, Aded: 16, 27 Teşrin-i Sani 1335 (27 Kasım 1919)

[13] Baba Derwîş: Îbrahîm, Huwe’l mûîn (Alîkar Xwedê ye), Kurdistan, Aded: 10, 30 Haziran 1335 (30 Haziran 1919)

[14] Kurdistan, Aded: 16, 27 Teşrin-i Sani 1335 (27 Kasım 1919)