“Enfal soykırımı bir insanlık suçu olmasının ötesinde, trajedi ile yaşam sevincini içinde barındıran bir süreç. Felaketi unutmak isteyenlerle onu sadece birer simge olarak hatırlayanlar arasında yaşanan bir çelişki”
35 yıl önce diktatör Saddam Hüseyin devrinde planlanıp uygulanan Enfal askeri operasyonlarının amacı; yönetime karşı silahlı mücadele veren silahlı Kürt hareketlerini (Bilhassa Kürdistan Demokrat Partisi [KDP] ile Kürdistan Yurtseverler Birliği [YEKİTÎ] peşmergeleri ve destekçilerini) toptan imha etmekti.
1975 yılında Cezayir yönetiminin aracılığıyla büyük tavizler vererek İran ile barışan Saddam yönetimi, intikam almak maksadıyla KDP’nin tarihi lideri Molla Mustafa Barzani‘yi siyasi ve askeri anlamda tecrit etmişti.
O zamana kadar Barzani, Şah Muhammed Rıza Pehlevi’den aldığı askeri desteğe ve ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in sözüne güvenerek Bağdat hükümetine karşı ciddi bir gerilla savaşı başlatmıştı.
23 Mart 1975 tarihli Cezayir Anlaşması’nın ardından hem Şah Pehlevi hem de Kissinger tarafından yalnız bırakılan Barzani, acı bir mağlubiyet sonucunda silahlı mücadeleden vazgeçmek zorunda kaldı.
Cezayir Anlaşması’ndan sadece birkaç gün sonra, 100 bine yakın sivil-asker takipçisiyle beraber İran’a gitmek üzere Irak’tan ayrıldı. Böylece Kürt ayaklanması sona ermiş oldu.
Dönemin iki Kürt lideri olan İbrahim Ahmed ve damadı Celal Talabani ise taraftarlarıyla birlikte Suriye’ye gittiler. Yenilgiyi hazmedememişlerdi.
Silahlı isyanı tekrar başlatmak amacıyla Saddam’la ölümüne kavgalı olan Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile Marksist Filistin örgütlerinin desteğini alarak Haziran 1975’te Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (YEKİTÎ) kurdular.
İki lider, gönülsüz silah bırakan KDP peşmergeleri ile bazı komutanlarını etraflarına toplayıp Irak Kürdistanı’nın farklı bölgelerinde silahlı ayaklanmayı başlattılar.
Talabani ve yoldaşlarına göre, alınan acı mağlubiyetin nedeni, KDP önderliğinin “feodal, aşiretçi, burjuva, sağcı ve teslimiyetçi acizliği” idi.
İran Devrimi’nin başarılı olması üzerine Şah Muhammed Rıza Pehlevi, 16 Ocak 1979’da ülkesini terk etmişti.
1 Nisan’da yapılan halk oylaması sonucunda laik, liberal, Kürt yurtseveri ve solcu müttefiklerini devre dışı bırakan Ayetullah Humeyni ile din adamları, İran İslam Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Böylece Humeyni, ülkenin siyasi ve ruhani lideri oluverdi.
İran ve başka ülkelerde sürgün hayatı yaşayan Iraklı Kürt siyasi önderler, bu durumu fırsat bildiler ve İslam devrimi yetkilileriyle görüşüp Saddam yönetimine başkaldırı için destek arayışına girdiler.
O sırada bölgedeki baş müttefiki sayılan Şah Pehlevi’nin devrilmesiyle jeopolitik ve enerji açısından büyük kayba uğrayan ABD, bu sefer de Saddam Hüseyin’i İran’a karşı savaş açmaya teşvik etti.
Savaş, 22 Eylül 1980’de Irak ordusunun düzenlediği işgal operasyonuyla başladı.
İran’da Tahmilî Savaş (تحمیلی جنگ) veya Mukaddes Müdafaa (مقدس دفاع), Irak’ta Saddam’ın Kadisiyesi (صدّام قادسيّة ), Arap dünyasında Körfez Savaşı (الخليج حرب ) olarak anılan bu savaş tam 8 yıl sürdü (1980-1988).
Bu süre zarfında iki taraftan yaklaşık 1 milyon asker ve milis hayatını kaybetti, 1 milyon 500 bin kişi de yaralandı.
Savaşın seyri içinde İran, hem KDP hem de YEKİTÎ peşmergelerini siyasi, askeri ve ekonomik bakımdan destekledi.
Kürtleri kendisi için tehdit olarak gören Saddam Hüseyin ise bugün “Enfal Operasyonları” diye ünlenen Kürtleri imha harekâtı başlattı.
Enfal kelimesi Arapça sözlükte “ganimet, savaş ganimeti, düşman mallarının yağmalanması” anlamına geliyor.
Kürtçede (Sorani ve Bahdinani lehçesinde) Karasatê Enfal (ئەنفال کارەساتی) diye geçiyor.
Müslümanların kutsal kitabı Kuran’ın 8’inci suresinin adı da “Enfal”dir ve birinci ayeti şöyle başlar:
Ey Muhammed, sana savaş ganimetlerinin hükmünü sorarlar. De ki: ‘Ganimetler Allah’ın ve elçisinindir.’
Aynı surenin 12’nci ayetinde çatışmaya teşvik edici cümleler de var:
Ey inananlar! Artık siz de kâfirlerin boyunlarını vurun, ellerine ve parmaklarına (kılıç) çalın…
Kürtlere her türlü vahşeti ve zulmü reva gören Saddam Hüseyin de yaptıklarını (toplum kıyım, köylerin yakılıp yıkılması, peşmerge kuvvetleriyle sivil yerleşim yerlerinin kimyasal silahlarla bombalanması, kadınların esir alınması ve çocukların katledilmesi vs) dini açıdan meşrulaştırmak için bu ölüm operasyonlarına “Enfal” adını verdi.
1986-1989 yılları arasında yapılan operasyonlar aralıklarla sürmüş; günümüzde dünyaca bilinen “Enfal soykırımı” ise Şubat 1988’de başlayıp ikişer-üçer hafta arayla Kürdistan’ın farklı mıntıkalarında 9 ay boyunca devam etti.
Siyasal ve sosyal açıdan simge haline gelen Enfal’in yıldönümü, Germiyan bölgesinde yoğunlaşan bombalama ve kimyasal silah kullanılmasının tarihi olan 14 Nisan 1988’e denk düşüyor.
Aslında Sergelû ve Bergelû’da başlayan imha harekâtı, Bahdinan yöresindeki Amediye-Sersing-Bamerni ile çevresinin bombalanmasıyla 6 Eylül’de son buldu.
Bu tarihten itibaren, bilhassa 1991 Körfez Savaşı ile birlikte uluslararası basın ve medyada çokça yazılıp söylenenler günümüzde de zaman zaman gündeme getiriliyor.
Gelin, bu hususta hazırlanmış bazı belgelere birlikte göz atalım:
İnsan Hakları Örgütü-Ortadoğu (Human Rights Watch-Middle East) isimli kuruluşun 1995 yılında hazırladığı rapor, “Irak’ın Soykırım Suçu: Kürtlere Karşı Enfal Operasyonu” (Iraq Crime of Genoside the Anfal Campaign against Kurds) başlığıyla kamuoyuna sunuldu.
Kürt Avukat Behzad Ali Âdem tarafından hazırlanıp merkezi Berlin’de bulunan Havibun isimli kuruluş adına 2001 yılında basılan bu raporda geçen bazı tespitler şöyle:
Irak Güvenlik bürokrasisinin binlerce Kürt köyünü ortadan kaldırmaya ve on binlerce Kürt insanını öldürmeye yönelik nasıl bir plan yaptığına ilişkin ayrıntılı dosya ve deliller mevcuttur. Bu belgeler, Irak hükümetinin mühür ve imzasını taşımaktadır. Resmi genelge ve talimatlar uyarınca idamlar ve toplu kıyımların yöntemini açıkça göstermektedir.
Karadan ve havadan düzenlenen operasyonlarda ağır silahlar ve kitle imha silahı sayılan kimyasal bombaların nerelerde ve nasıl kullanıldığı açıktır. Mesela Kürt yerleşim yerlerinin yakılıp yıkılması, bazı köylerin boşaltılarak ahalisinin toplu tehcire tâbi tutulması 1986-1989 yılları arasında gerçekleşmiş olup bunun baş sorumlusu da (Saddam Hüseyin’in kuzeni) Ali Hasan Mecid’dir.
Kürt silahlı muhalefetine yönelik operasyonlar sürecinde (1987 baharı ile 1988 sonbaharı arasında) Kuzey Irak mıntıkalarında yaklaşık 4 bin 500 Kürt ile 31 Hıristiyan (Asuri) köyü yerle bir edildi. Yüzlerce okul ve sağlık ocağı yıktırıldı. O tarihte 3 milyon 500 bin olan Kürdistan nüfusundan 1 milyon kadarı yerinden yurdundan sürgüne gönderildi.
Kayıp sayısı 17 bin olup, on binlerce insanın katledilmiş (daha sonraki rakamlarla 100 bin ile 182 bin insan) olmasından ötürü, bu uygulama soykırım olarak nitelendirilmektedir.
Operasyonlar 6 (Iraklı Genelkurmay Başkanı Nizar El Hazreci’ye göre dokuz-F.B.) aşamada tamamlandı. 1
31 Temmuz 1983 tarihinde Barzani aşireti ve ailesi mensubu binlerce insan Suudi-Irak sınırındaki El Musenna Çölü’nde yaşamaya mahkûm edilmişti.Bunlardan 8 bin kadarı, kumlara gömülmek suretiyle öldürüldü.
Saddam’ın devrilmesini izleyen 2004 ve 2005 yıllarında yapılan aramalardan birinde bir pelit tohumunun yeşermesi sonucu büyüyen bir ağaca rastlandı (katledilen çocuklardan birinin cebinde bolca pelit tohumu bulunmuştu).
Bunlardan 513 kadarının cesedi Kürdistan’a götürülüp defnedildi. 2011 yılında ise Barzani ailesinden 93 kişinin kemikleri bulundu.
Son ceset bulma tarihi 30 Temmuz 2022’de yaşandı. Aynı aşiretten 100 kişinin kemikleri ilgililere teslim edildi. 2
Ali Hasan Mecid, Baas Partisi’nin Irak Kürdistan Bölgesi Masasının (dairesinin) başkanlığını yapmaktaydı. Bir anlamda o yöredeki OHAL valisi konumundaydı.
Emniyet, asker ve sivil birimlerin tümü kendi buyruğu doğrultusunda hareket etmekteydi. Diğer bir deyimle Kürdistan’daki “İkinci Saddam” olmuştu ve her şeyi tek elden idare ediyordu.
2003 yılında gerçekleşen Amerikan işgalinden biraz önce “Ali Kimyevi” (kimyasal silah kullanan mücrim Ali) lakabıyla anılan Ali Hasan Mecid, dört bir yandan askeri ve ekonomik kuşatma altına alınan Irak için bir çıkış yolu bulmak maksadıyla komşusu Suriye’yi ziyaret etmişti.
Şam’da Devlet Başkanı Beşşar Esad ile görüşüp, muhtemel bir savaştan kaçınmak konusunda fikir alışverişinde bulunmuştu.
Bu münasebetle, Human Rights Watch (İnsan Hakları Gözlemevi) isimli kuruluş bir basın açıklaması yaparak şunları duyurdu:
Kimyasal silah kullanmak suretiyle 100 bin Kürd’ü imha ederek soykırım suçu işleyen Ali Hasan Mecid, Saddam Hüseyin’in ölüm makinesidir. En berbat ayrımcı ve milliyetçi cürümleriyle tanınan bu zat insanlık suçu işlemiş olup, Uluslararası Mahkeme tarafından hakkında derhal dava açılıp yargılanmalıdır. 3
Toplu imha ve soykırımın baş sorumlusu Ali Hasan Mecid, Saddam’ın yakın akrabasıydı.
Yanında Orgeneral Sultan Haşim Ahmed, Hüseyin Reşid Muhammed, dönemin istihbarat şefi Ferhan Cebburi ve Sabır Abdulaziz Duri bulunuyordu.
Saddam yönetiminin devrilmesinden sonra 2006 yılı ortasında kurulan ve 2007 boyunca işe koyulan mahkemenin verdiği karar sonucunda ilk üç isim darağacında asılmak suretiyle idam edildi.
Son iki istihbaratçı ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Mutlak diktatör ve tek adam Saddam Hüseyin, eski Mısır Başkanı Enver Sedat‘ın, “Ülkende çok insan öldürüyorsun, ele güne rezil oluyoruz. Sebebi nedir?” mealindeki mektubunu mağrur bir edayla, “Vatana, millete ve yönetime ihanet eden herkesin başını alır, kellesini uçururuz. Bu böyle biline!” diyerek yanıtlamış; ayrıca şunları söylemişti:
İhanetçi Kürtleri bombalarım, vurup öldürürüm, hem de hepsini!
Devrik lider Saddam’ın Ürdün’de yaşayan kızı Rağıd, El Arabiye TV‘nin altı bölümden oluşan belgeselinin 16 Şubat 2021 tarihli gösterimindeki açıklamasında katliamları inkâr etti; babasının “iktidar, milli güvenlik ve vatan menfaati” adına yaptığı tüm mezalimleri haklı çıkaran ifadeler kullandı ve idam edilen babası ile baskın sırasında öldürülen iki kardeşi Udayy ve Kussay’ı “milli kahramanlar” olarak övdü. 4
Saddam yönetiminde Genelkurmay Başkanlığı yapan Orgeneral Nizar El Hazreci, El Arabi TV kanalındaki 22 Mayıs 2022 tarihli söyleşisinde Enfal operasyonu sonucu Kürt yerleşim yerleri ve askeri karargâhlarını viraneye çevirdiğini kabul etmiş; lakin Halepçe halkına yönelik kimyasal imha olayını bilmezlikten gelmiş; bir anlamda dolaylı yoldan inkâr etmişti. 5
Oysaki Baas döneminde Erbil Emniyet Müdürlüğü’nden “acil telgraf” kaydıyla 7 Temmuz 1988’de Üçüncü Şube Amirliği’ne iletilen talimat ve genelgede, “Irak hava kuvvetlerinin yoğun bir şekilde kimyasal bombalar atmaları sonucunda, bu tür bombaların bileşiminde bulunan “fren/direksiyon hidroliğinin azaldığı” belirtilmişti. 6
Enfal soykırımı hakkındaki en kapsamlı belgeler, Saddam Hüseyin ve Baas Partisi yönetiminin 1963-1989 yılları arasındaki zalimce icraatlarını ve politikalarını kapsayan onlarca linkte bulunabilir.
Gayet gizli bilgileri içeren bu linklerin bir kısmı Arapça, pek azı ise İngilizce. Çok sayıda Arapça belge “Saddam Hüseyin’deki Acımasızlık ve Destansı Enfal Operasyonları” başlığını taşıyor. ( صدام حسين لدى القسوة – االبطولية لأنفال عمليات)
Bir kısmı da video çekimidir ve şu linkte bulunabilir: http://saddamscruelty.blogspot.com/2009/02/blog-post_16.html.
ABD istihbarat teşkilatı CIA’nin bir raporuna göre:
O tarihlerde Saddam Hüseyin’i İran’a karşı destekleyip askeri yardım yapan dönemin Amerikan yönetimi, onun Enfal gibi operasyonlarda Kürtlerle İranlı askerlere karşı kimyasal silah kullandığından haberdar idi fakat kendi çıkarı için suskun kalmıştı. 7
Enfal operasyonlarını bizzat görüp yaşayan bazı tanıkların ifadelerine de yer vereceğiz:
Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Koleço köyünden Teymur Abdullah Ahmed, imha operasyonundan kurtulan ender ve şanslı Kürtlerden biri.
Gayet gizli tutulan ve şifrelerle yönetilip uygulanan, resmi deyimle “Destansı Enfal Operasyonları”, 1993 yılına kadar dünya kamuoyunda pek bilinmiyordu.
Saddam döneminin iflah olmaz muhaliflerinden akademisyen Kenan Mekkiye, bir şekilde bu tür imha operasyonları hakkında elde ettiği bilgilerin yakın tanığı Teymur Abdullah’ın anlatımlarını derleyip Alman Die Zeit dergisine verdi.
1993 yılında dosyayı tam tekmil ve ayrıntılarıyla yayınlayan haftalık Die Zeit olayı kamuoyuna duyurmuş oldu.
O sırada henüz 10 yaşında olan Teymur Abdullah, annesi ile iki bacısının katledildiğini bizzat görmüş. Ancak onları himaye edebilecek ne gücü ne de takati varmış.
Çevresindeki onca ölü, kurban ve ceset arasında saklanıp El Semawe Çölü’ndeki toplu mezardan zor bela kurtulmuş.
Ölümden firar-kaçış sürecinde bir Bedevi kadının çoban köpeğinin iz sürmesi sayesinde ıssız çölün tenhalıklarında kaybolan Teymur bulunmuş. Kadın, onu çadırına götürüp iki yıl kadar besleyip büyütmüş.
Bu arada Teymur’dan aldığı bilgiler ışığında ne yapıp edip Irak Kürt Bölgesi’nde yaşayan uzak akrabalarıyla irtibat kurmuş. Yakın akrabaların tümü ise o çölde kumların altındaki toplu mezarlarda gömülü imiş.
Bahsedilen çölde daha sonra 24 toplu mezar bulundu. Cesetler farklı kesimden ve etnik kümeden Iraklılara aitti. 24 toplu mezardan toplam 1500 ceset kalıntısı çıkarıldı. 8
Teymur Abdullah Ahmed, katliam şokunu yaşıyor. Çok konuşmuyor. Kısa cevaplar veriyor. Yıllar sonra kendisiyle görüşebilen basın mensuplarına şunları söylüyor:
Irak hükümeti, Kuveyt’i işgal edip orada katlettiği insanlara 54 milyar dolar tazminat ödüyor. Peki, katledilip yitirilen on binlerce Kürt insanına niçin tazminat ödemiyor?
Irak Kürdistan Bölgesi yönetimi bu hususta merkezi hükümetten resmi talepte bulunmasına rağmen herhangi bir sonuç alabilmiş değil.
Hâlbuki Irak parlamentosu 14 Nisan 2008 yılında Kürt halkına yönelik imha operasyonlarını “soykırım olarak” nitelemeye karar vermişti. 9
Kimyasal silah yoluyla Kürtleri imha etmek suçundan yargılanan Saddam Hüseyin’in 26 Ağustos 2006 tarihli duruşmasında tanık olarak hazır bulunan Mustafa Hemê isimli Kürt köylüsünün ifadesi şöyleydi:
16 Nisan 1988 günü akşam saat 18.15 dolayında sekiz ile on uçak havalandı. Beylesan ve Şehy Wesan köylerine kimyasal bomba attılar. Çürük elma ve sarımsak kokusu her tarafa yayıldı.
İnsanlar dağlara, ağaç altlarına ve mağaralara doğru koşmaya başladılar. Yüzü, gözü ve boğazı yakan bombalar nedeniyle insanların içi dışına çıkmış vaziyetteydi. Habire kusuyor veya boğuluyorlardı.
Bombalamanın ardından askerler, köylülerin bir kısmını tedavi için hastaneye götürdü. O sırada bir subay gelerek şunu söyledi:
‘Sizler teröristsiniz, Eğer devlet şefkatli olmasıydı, hepinizi lime lime ederdik.’
Biz de terörist olmadığımızı söyledik.
Necibe Taqi Sofi Ehmed isimli tanık; kimyasal silahtan etkilenmiş olup gözleri yarı görmez haldeydi.
Hala nefes alma, yutma, yürüme, görme ve kaşınma gibi rahatsızlıkları var. Kimyasal silaha maruz kalan eşinin babası derhal can vermişti. 10
Hapis ve Enfal operasyonlarından kurtulan Hejar Gazi, Debs Cezaevi’nde dünyaya gelip mucize kabilinden hayatta kalan Çemçemal (Şoreş Nahiyesi) ilçesinden bir Kürt genci.
Babası Enfal operasyonu sırasında öldürülmüş. Hapisteki annesi doğum sancısı çektiğinde Irak askeri gardiyanları, onu revire götürmeyi reddetmişler.
Bunun üzerine tutsak kadınlar etten bir perde/duvar örerek az çok ebelikten anlayan bir kadının yardımıyla sancılı annenin ayakta doğum yapmasını sağlamışlar.
Askerlerin makas veya jilet vermemesi üzerine, kadınlar iki keskin taş bulup göbek bağını keserek işi halletmişler.
10 yakınını katliamda kaybeden Çemçemalli Reycaw isimli kadın Debs ve Nekrat’ul Selman hapishanelerindeki durumu hüzünle yâd ederek anlatıyor:
Açlık, işkence ve pislikten günde 50 kadar çocuk yaprak gibi gözümün önünde can verip yere düşüyordu. Keza kadınlar utançtan (tecavüze uğramış olması nedeniyle), acıdan, hastalıktan veya açlıktan ölüyordu. Şu anda büründüğüm battaniyemde dört çocuğum göz göre göre can verdi. Halamın küçük oğlu, bir askerin yemekte olduğu salatadan bir parça istemişti. Alamayınca annesi ona teselli babından yeşil renkli bir kundura parçası vermişti. Oğlan o kurumuş deriyi dişleriyle kemire kemire ölmüştü.
İsmail Henarayi’nin kaleme aldığı “Gece Karanlığında Işık” isimli kitap, hapishanede dünyaya gelip mucize kabilinden hayatta kalan Tekiye Cabbar nahiyesinden dört çocuğun tanıklıklarını içeriyor.
Dördünün de babası Enfal sırasında katledilmiş olup anneleriyle birlikte hapishanelerde gözlerini dünyaya açmışlar. 11
Iraklı akademisyen Iraklı Prof. Dr. Kazım Habib Enfal münasebetiyle 28-30 Ekim 2009 tarihinde düzenlenen sempozyuma, “Enfal ve Halepçe Katliamının Faşist Muhtevası” başlığını taşıyan bir tebliğ sunmuştu. Tebliğde geçen kimi tespitlerle sözü bağlayalım:
Irak vatandaşı biri olarak, Arap faşistlerin (Saddam ve etrafındaki yetkililerle sorumlular-F.B) Irak Kürdistan’ında işledikleri suçlar ile soykırımdan utanmaktayım. Kavmiyetçilik adına bu cinayetleri işleyen caniler şovenizm ve ırkçılık illetiyle malul kimselerdir…
Geçmişte İngilizler, Kürt milletinin rüyasını gerçekleştirmesine engel olmak suretiyle 1514’teki Çaldıran Savaşı sırasında Safevi ve Osmanlı devletleri tarafından bölüşülen Kürdistan ile Kürtlerin şu anda yaşadığı ülkelerdeki bölünmeyi daha derin ve sorunlu hale getirmiştir.
O günden bu yana, bilhassa aşırı sağcı Baas hareketi, ülkemizdeki diğer milletleri yok sayarak Arap ulusunu efendi konumuna getirmiş oldu. Neticede diğer milliyetlerin haklarına saygı göstermeyip, onları ikinci dereceden insan olarak gördü.
Arap ülkelerindeki farklı etnik topluluklar, asimile edilip Araplaştırılma politikalarına maruz kaldı. Eğitimleri militarist bir tarzda ele alındı. Bu militarizm ise asimilasyon uygulamasının önünde engel olarak görülen herkesin tasfiye ve imha edilmesine yol açtı. 12
Diktatör Saddam Hüseyin’in talimatıyla planlanıp uygulanan Enfal operasyonlarının yol açtığı insanlık trajedisinin kurbanlarından biri de Kerkük asıllı Kürt yönetmen Şevket Emin Kurki’dir.
O, Enfal soykırımını içeren “Başlama Vuruşu” ve “Tozun Geçişi” isimli iki filmiyle, 2003’te devrilen Saddam’a yönelik tepkileri sanatsal açıdan dile getirdi. Her iki film de traji-komik bir tarzda ele alınıyor.
Son filmi ise, Enfal olayından bu yana değişip farklılaşan Kürt toplumundaki iki kuşak anlayışını göz önüne seriyor.
Enfal felaketine uğrayıp yakından tanığı olmasına rağmen bu hüzünlü hatırayı hiç hatırlamak istemeyen eski kuşak ile Enfal olayından yıllar sonra dünyaya gelen ve felaketi sadece ismen bilen yeni kuşak.
Bu yeni kuşağa göre Enfal sadece mezar taşlarına, kimi anıtlara, duvarlara ve taşlara kazınmış olan yazılardan ibaret. Bu nedenle olsa gerek filmin adı “Taşa Kazınmış Hatıralar” olarak belirlenmiş.
Enfal sırasında yakalandıkları hastalıklardan ötürü hastaneye yatırılan iki iş adamı, Kürdistan bölgesini bir tüketim merkezi haline getirmeye ilişkin düşlerini anlatıyor ve film burada bitiyor. 13
Görüldüğü üzere Enfal soykırımı bir insanlık suçu olmasının ötesinde, trajedi ile yaşam sevincini içinde barındıran bir süreç.
Felaketi unutmak isteyenlerle onu sadece birer simge olarak hatırlayanlar arasında yaşanan bir çelişki.
Savaşın ve operasyonların mahvettiği ülkeyi tüketim piyasasının rantiye merkezi haline getirmeyi hayal edenlerle bunun hesabının sorulmasını isteyenler arasında bir çatışma alanı. Dikkatle ele alınıp düşünülmesi gereken bir olay.
Kaynak: https://www.indyturk.com/node/631046/d%C3%BCnya/irakta-k%C3%BCrtlere-y%C3%B6nelik-enfal-operasyonlar%C4%B1na-ili%C5%9Fkin-tan%C4%B1kl%C4%B1k-ve-belgeler
Kaynakça:
- https://www.lalishduhok.com/articles/post/413651/, Lalish Media Network, 24 Nisan 2022.
2. https://www.kurdistan24.net/ar/story/30390-, 27 Temmuz 2022.
3. http://www.hrw.org/reports/1993/iraqanfa, 17 Ocak 2003.
4. Aktaran https://www.syria.tv/, 23 Şubat 2021, Malik Dağıstani yorumu-Şam.
5. https://www.alaraby.com/news/.
6. https://www.google.com.tr/search?sxsrf=APwXEdd5eEWnhmB5XS16vqU78CszPgMZuw:1682911506020&q.
7. https://foreignpolicy.com/2013/08/26/exclusive-cia-files-prove-america-helped-saddam-as-he-gassed-iran/.
8. http://ekurds.com/arabic/anfals8.htm, 13 Nisan 2011.
9. https://www.rudawarabia.net/arabic/kurdistan/14042022, 14 Nisan 2022.
10. El Arabiye TV sitesi, 30 Nisan 2023.
11. https://www.rudawarabia.net/arabic/kurdistan/140420233, 24 Nisan 2023.
12. https://marsaddaily.com/news.aspx?id=2509&mapid=19, 13 Nisan 2022.
13. https://www.reuters.com/article/oegen-iq-kurds-cinema-ab2-idARAKBN0IF0EY20141027, 27 Ekim 2014.
Ayrıca bakınız:
Genocide in Iraq: The Anfal Campaign Against the Kurds, Human Rights Watch, July 1993
Whatever Happened To The Iraqi Kurds? Human Rights Watch, 1991
Case Study: The Anfal Campaign (Iraqi Kurdistan), 1988 gendercide.org
The Crimes of Saddam Hussein – 1988 The Anfal Campaign
Anfal: The Kurdish Genocide in Iraq
Iraqi Holocaust files
Anfal//kdp.se (official site of KDP).
https://www.aljazeera.net/politics/2022/4/14/
https://pressbee.net/show4511267.html?title=
https://www.skynewsarabia.com/middle-east/1459779, 27 Ağustos 2021.
https://www.facebook.com/1651081395123645/posts/1900387603526355/, Ghazi R. Hasan facebook, 25 Şubat 2015.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.