1996 yılında Vahdet Ateş, Said Veroj, Rahmetli Mele Abdurrahman Uçaman, Avukat Nimetulah Gündüz arkadaşlarla yaptığımız konuşmalarda Kürd kültürel kimlikli bir derginin yayınlanmasında bir ortak anlayış, eğilim ortaya çıkmıştı. 1996 yılının sonbaharında geçici olarak İstanbul’a yerleştim. Birgün değerli dostum Orhan Dilber’e bazı arkadaşlarla bir Kürd kültürel kimlikli bir derginin yayınlanması düşüncesindeyiz.  Ancak benim basın yayın konusunda bir tecrübem, bilgim yoktur. Bu işe girişirsek, teknik destek verip veremeyeceğini sordum. Orhan Dilber, bu düşüncemizi destekledi ve hatta bizi teşvik etti. Eğer bu düşüncemizi uygulamaya geçirirsek destekleyeceğini söyledi.  Bu arada Kamber Soypak adında bir arkadaşın da Kürd kültürel kimlikli bir derginin yayınlamasına yönelik bir düşüncesi, projesi olduğunu söyledi. Kamber Soypak daha önce bazı arkadaşlarıyla Koral yayınlarını kurmuş ve basın yayın alanında tecrübe ve bilgi sahibidir.  En iyisi sizleri tanıştırayım, anlaşırsanız birlikte böyle bir dergiyi yayınlarsınız, dedi.

Orhan Dilber arkadaşla bir gün Avukat Kamber Soypak’ın bürosuna gittik ve tanıştık. Orhan arkadaş durumu anlattı. Kamber Soypak, birlikte dergi yayınlamasını olumlu karşıladı ve derginin izlemesi gereken ilkeleri konusunda konuştuk ve anlaştık. Ben Kamber’e şunu söyledim: Her yazar düşüncesini tercih ettiği dile ifade edecektir. Ancak yayınlayacağımız dergi, Kürd kültürel kimlikli olacağı için Kürtçe dil bilimcileri olan Said Veroj, Mele Abdurrahman Uçaman ve Nimetulah Gündüz ile tekrar görüşeceğim ve bu arkadaşlar bu girişimi onaylarsa, projemizi hayata geçiririz. Bu zeminde anlaştık.

O dönemde Zonguldak’ta Kimya öğretmeni olan Said Veroj’un yanına gittim ve durumu kendisine anlatım. Veroj da olumlu karşıladı ve birlikte İstanbul’a geldik ve Kamber Soypak’a uğradık.  (Veroj, her İstanbul’a geldiğinde Kamber’e uğrardık ve böylece ilişkilerimiz ve dostluğumuz pekişti.) Veroj’la görüştükten sonra Diyarbakır’a gidip Mele Abdurrahman ve Nimetulah ile görüştüm. İki arkadaş da gelişmeleri oldukça olumlu karşıladılar ve Mele Abdurrahman her sayı için yazı yazacağını, Nimetulah ise, hasta olduğunu ve iyileşirse yazılar yazacağını söyledi. Böylece Kürd kültürel kimlikli bir dergi yayınlama kararı oluştu.  Kamber arkadaş, derginin adının War olmasını talep etti ve bizler de uygun gördük. Kuruluş sürecinde Kamber, derginin hem sahibi hem de yazı işleri müdürü olacağını söyledi. Vahdet Ateş ise, derginin sahibi Kamber Soypak olsun, yazı işleri müdürü ben olacağım, bir cezai müeyyide durumunda Kamber avukat yetkisini yitirebilir, ben ise terziyim ve mesleğimi sürdürebilirim dediyse de Kamber iki görevi üstlenmede ısrarcı oldu. Ancak sonradan War dergisi yazı işleri müdürü olan Kamber Soypak hakkında dava açılınca, yazı işleri müdürlüğünü değiştirdik. War derginin yayınlanması sürecinde ve sonrasında Kamber Soypak’la olan ilişkilerimizde, O’nun ezilenlerden ve sömürülenlerden yana olan kararlı tutumunu gördük ve etkilendik.

2005 ya da 2006 yılında Kurd-Kave Vakfı’nın bir heyeti, Güney Kürdistan’ı ziyarete gelmişlerdi. Önce Süleymani’ye sonradan Erbil’e gitmişlerdi. Ancak Kamber arkadaşlarına, ben Erbil’de kalmayacam, dostum Mehmet Emin Aslan’ın yanına gideceğim diyerek Duhok’taki evime geldi ve beni şereflendirdi. Sonradan Erbil’den gelen heyetle Türkiye’ye döndüler. Son görüşmemiz takriben yirmi gün kadar önce hastaneye yatırıldığını duyduk ve Veroj ile birlikte telefonla aradık, sağlığına ulaşmasını dileyerek, hastalığını ve durumunu merak ettiğimizi söyledik, O da iyi olduğunu söyledi. Evet, bu görüşme son görüşmemiz oldu. 29.01.2022 tarihinde değerli dost Kamber Soypak, aramızdan ayrıldı ve sonsuz yolculuğuna çıktı. Mekânın cennet olsun.  Eşi, hayat arkadaşı Fitnat Hanım’ın, oğlu Can Kalender’in ve tüm aile fertlerinin ve sevenlerinin başı sağ olsun ve hepsine sabırlar diliyorum. 30.01.2022