Mevlanzade Rıfat eşine nazire olsun diye Kadınlar Dünyası’na karşı sadece bir sayı Erkekler Dünyası gazetesini (6 Kanun-i Sani 1329/ 19 Ocak 1914) çıkartmış. “İki Söz” başlıklı giriş yazısında, bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır: “Erkekler Dünyası basın sahasına atıldı ve vazifesine başladı. İhtimal ki bu isimden, Erkekler Dünyası isminden “Kadınlar Dünyası”na, kadınların meşru mücadelesine zıt bir konum, zıt bir meslek takip olunacağı zannedilsin. Erkekler sırf erkeklik, hayatta sırf erkeklerin mücadelesinde bulunması maksatları hatıra gelsin. Hayır; Erkekler Dünyası, bu hastalıklı fikir ve itikadı takip etmez ve etmeyecektir. Bugün dünyanın her tarafında, hatta Çin’de ve Japonya’da bile ailenin varlığı milletin varlığıdır. Velhasıl insaniyetin tek bir ayakla kemâlata ve yükselmeye doğru yürüyemeyeceği anlaşılmıştır. Kadına da erkekler gibi hukuk vermek, erkekler gibi hayat mücadelesinde serbest bırakmak lüzumu idrak edilmiştir.

Erkekler Dünyası; beyhude zorbalıklara, tehlikeli gururlara kapılan cahil tabakanın efkâr ve dimağını aydınlatmak ve terbiyeye çalışarak kadın haklarını da daha geniş çerçevede müdafaa edecektir…”[1] Nuriye hanımın dediğine göre, böyle bir derginin yayınlanması düşüncesi M. Rıfat tarafından önerilmiş ve 163. sayıdan itibaren de kendisi bu gazetenin sorumlu müdürlüğünü üstlenmiştir.

1913 yılında Almanca yayımlanan Berliner Tageblatt gazetesinin haftalık kadın eki adına İstanbul’a giden Odette Feldmann burada yayımlanan Kadınlar Dünyası dergisini ve redaktörü Nuriye Hanım’ı (Nuriye Ulviye Mevlan) da ziyaret eder ve kendisiyle kadınların durumu üzerine sohbet eder. İsveç’te çıkan Dagny adlı kadın dergisi de bu sohbeti ilginç bularak İsveççe olarak yayımlar. Yazının bir yerinde Nuriye Hanım, kendisi gazeteci ve Serbestî gazetesinin sahibi ve editörü olan Mevlanzade Rıfat Bey ile evli olduğunu söyler. Kadınlar Dünyası’nın bu gazetenin matbaasında basıldığı da belirtilir. Nuriye Hanım bu söyleşinin bir yerinde önemli bir noktaya değinir: “… bir kadın dergisi çıkarma düşüncesini kendisinde uyandıran kişinin eşi olduğunu” belirtir.[2] Bir yandan Nuriye Hanım, bir yandan da eşi Mevlanzade Rıfat’ın bu yıllarda ülkenin başkenti İstanbul’daki basın ve yayın çalışmaları, insan ve kadın hakları alanında sürdürdükleri çalışmalar, burada görüldüğü gibi yurt dışında değişik Avrupa ülkelerinde de ilgi ile izlenir.[3]

Bu süreçte M. Rıfat’ta önemli bir fikirsel gelişim ve değişim olur. O da artık Osmanlının kurtuluşu ve Osmanlı milletler sorunun çözümü için, önceleri savunduğu “İtihad-ı Osmani” yani Osmanlı birliği içerisinde “Adem-i Merkezi” yönetimler oluşturulması gibi çözümlerden uzaklaşır ve artık mesaisini ağırlıklı olarak Kürd millet sorununun çözümü için harcar. Kürdistan sorunuyla ilgili arayışları çerçevesinde, dönemin Kürd örgütleri ve çıkardıkları yayınlarla ilişkisi daha da artmış, bu yayınlar aracılığıyla yazmaya ve konuyu tartışmaya başlamıştır. Kürd Talebe Hêvî Cemiyeti’ne bağlı olarak yayınlanan Hetawî Kurd dergisine gönderdiği mektupta şöyle demektedir: Şimdi biz Kürdlere düşen vazife; başımızın çaresine bizzat bakmaktır. Doğal olarak hiçbir Kürd ırkının ölmesini, insanlık içerisinde sönmesini, ırkdaşı tarafından yutulmasını istemez. Bundan ötürü “Başımızın çaresine bizzat bakalım” cümlesine her Kürd’ün iştirak etmesi lazımdır.”[4] Ve aynı yazının devamında, Abdullah Cevdet’in Hetawî Kurd dergisi birinci sayısında “Hetawî Kurd Gazetesi Muharrirlerine” başlığıyla yayımlanan yazısının içeriğinde Kürd gençlerine yaptığı çağrıyı hatırlatarak şu öneride bulunur: “Bu konuda sayın Dr. Abdullah Cevdet Beyle hemfikir değilim: Ortada belli başlı bir gaye olmadan Kürd gençlerini Anadolu’ya yaymak gereksizdir, faydasız ve boştur. Bu tavsiye pek erkendir.”[5] Bu tartışmalar devam ederken Birinci Dünya Savaşı başladığında, siyasi iktidar tarafından bütün Kürd cemiyetleri kapatılır ve onlara bağlı yayınlar da durdurulur. Dört yıllık savaş süresince M. Rıfat’ın görünür bir çalışmasına pek rastlamadım.

Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra M. Rıfat, yeniden aktif olarak siyasi ve yayın faaliyetlerine girmiş. Mehmed Emin Âli Bedirhan’la ve diğer arkadaşlarıyla birlikte 22 Teşrin-i Evvel 1334’te (22 Ekim 1918’de) Radikal Avam Fırkası kurmuşlar ve bu partinin yayın organı olarak da 26 Ekim 1918’de İnkılab-ı Beşer adlı bir gazete yayınlamaya başlamış. Bu gazete kısa bir sürede kapandıktan sonra, 17 Kanun-i Sani 1919’da Hukuk-u Beşer gazetesini yayınlamaya başlar. Hukuk-u Beşer gazetesinin yönetim yeri ve adresi olarak Kadınlar Dünyası gazetesinin adresi gösterilmiş. Her sayı iki sayfadan ibaret olup birinci sayının künye kısmında, “Radikal Avam Fırkası’nın fikirlerini yayar yevmi gazete”[6] 57. sayısı da mevcut olup künye kısmında, “Her gün sabaları intişar eder müstakil fikir gazetesi”[7] yazılmış. Gelecek yazıda Radikal Avam Fırkası’nın kuruluş amacı ve programına dair kısa bir değerlendirmede bulunacağım.

 

[1] Erkekler Dünyası, İki söz, No: 1, s. 2, Pazartesi, 6 Kanuni Sani 1329 (19 Ocak 1914)

[2] Kadınlar Dünjasse och Nurieh Hanoum – En Turkisk kvinnotidning och dess redaktor, Dagny, nr 33/1913, rûp.256 (Bu kaynağın Türkçe başlığı: Kadınlar Dünyası ve Nuriye Hanım-Bir Türk Kadın Dergisi ve Redaktörü)

[3] Rohat Alakom, Kürd Kadınları Teali Cemiyeti, Avesta, 2019, s. 57-60.

[4] Hetawî Kurd, Sayı: 2, 21 Teşrin-i Sani Sene 1329

[5] Mevlanzade Rıfat, Muhterem Hetawî Kurd gazetesi kurucularına, Hetawî Kurd, no: 2, 21 Teşrin-i Sani 1329 (4 Aralık 1913

[6] Hukuk-u Beşer, numro: 1, Cuma, 17 Kanun-i Sani 1919

[7] Hukuk-u Beşer, numro: 57, Pazartesi, 24 Mart1919