A. Rahmi Hakkarî

1920’li yılların başında Kürdçe üzerine çalışan şahsiyetlerden biri de Abdurrahim Rahmi Hakarî (Abdurrehîm Rehmî Hekarî)’dir. 1890’da Van’ın Başkale kazasında doğmuş, babası Seyyid Mehmed Pertev ve anası da Ematullah Hanım’dır. İlk ve orta öğrenimini Van’da yapmış ve daha sonra İstanbul’da İlahiyat okumuş. Öğrenciliği döneminde Kürd Talebe Hêvî Cemiyeti bünyesinde faaliyet göstermiş ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin de aktif üyelerinden biriydi. Serbestî gazetesinde yazdığı makalesinde, Cemiyetin faaliyetlerinin genişletilmesi, yeni şubelerin açılması ve KTC’nin cıkardığı yayınların Kürdistan’ın her tarafında dağıtılabilmesi için çağırıda bulunmuş. “Cemiyetimizin her tarafta şubelerini çoğaltmaları için elden gelen gayreti sarfederek açılışını merkeze bildirmekle beraber, milli eksende yapılacak teşebbüslerin devamına hizmet etmek üzere yardımların toplanması ve bu gazetelerimize abone olma hususunda fevkalade ehemmiyet atfedilerek bedelleri yani günlük Serbestî gazetesiyle haftalık Kurdistan ve Jîn dergilerine ait abone bedelleri doğrudan doğruya cemiyetimiz merkezine gönderilmelidir.

Her türlü ayrılığı ve nifakı terk ile vatandaşlarımızın birlik içerisinde görevlerini güzelce ifa etmeleri, aziz vatanımızın menfaatinin gereğidir. Kürdistan, herkesten vazifesinin tamamen ifasını bekliyor.”[1]

Abdurrahim Rahmi Hakarî anadili Kürdçenin yanısıra Arapça, Farsça, Türkçe, Rusça, ve Almanca dillerini biliyordu.[2] Serbestî gazetesi ve özellikle de Jîn dergisinde Kürdçe ve Kürdlere dair çeşitli yazıları ve çok sayıda Kürdçe şiirleri yayımlanmış olup Kürd “milli şairi”[3] olarak vasıflandırılmaktaydı. Abdurrahim Rahmi, KTC bünyesinde oluşturulan “Kürd Eserleri Tetkik Komisyonu”nda yer almış, ağırlıklı çalışmaları edebiyat alanında olmakla beraber, Kürd dili ve kavaidine dair çalışmalar da yapmış. O aynı zamanda E. W. Charles Noel’e Kurmanci öğretmenliği yapmış ve 21 Ağustos 1919’da başlayan Malatya seyhatinde Ekerem Cemilpaşa, Celadet ve Kamuran Bedirhan kardeşlerle birlikte heyete eşlik etmiştir.[4]

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra İstanbul’da kalmış, bu dönemde Bedirhan ailesinden Aziz Bedirhan’ın kızı Hidayet Hanım’la evlenmiş. Evliliklerinden Mustafa Pertev, Metin, Hale ve Jale olmak üzere dört çocukları olmuş. 1925 hareketinden sonra, oluşan tek parti rejimi döneminde birçok Kürd entellektüeli gibi, o da ta 1947’ye kadar sesiz ve gözlerden uzak kalmak durumunda kalmış. 1934’te çıkan soyadı kanunundan sonra, “Zapsu” soyadını almıştır.

1947’de İstanbul’da “Ehli Sünnet” dergisini yayınlamaya başlar.”[5] Cumhuriyet’in kuruluşundan önce yayınladığı yazıları ve şiirlerinin çok büyük kısmı Kürdçe olduğu halde, bu dergide yayımlanan şiirlerinin hepsi Türkçedir. Abdurrahim Rahmi Hakarî ulema, edip, yazar ve şair yönleriyle mütedeyyin bir Kürd münevveri olarak 9 Şubat 1958’de İstanbul’da yaşama veda etmiş ve Edirnekapı mezarlığında defnedilmiştir.

Abdurrahim Rehmi’nin yayınlanmak üzere birçok eser hazırladığını, “Dersa Dîn” adılı kitabın sonunda verdiği malumattan anlıyoruz. Ancak sözkonusu eserlerden sadece “Dersa Dîn”, “Gazîya Welat” ve “Kilîla Xwendinê” adlı eserlerinin basıldığını aktarmaktadır.[6] “Kilîla Xwendinê” (Okumanın Anahtarı) adlı eserin aslında kendisi tarafında hazırlanmış Kürdçe alfabe olduğunu öğreniyoruz. Bunun yanısıra Kürdçe fiil çekimlerini konu alan üç bölümlük bir çalışması da mevcuttur. “Kürd gençlerine bir hediye” başlığıyla “cedvel-1-2-3” şeklinde Kürdçe-Osmanlıca olarak hazırlamış olduğu “Tesrîfa fi’îlan” (fiil çekimleri), Jîn dergisinin 1 Temmuz 1920, 15 Ağustos 1920 ve 20 Kasım 1920 tarihli sayılarında seri olarak yayımlanmış.[7] Tablo şeklinde hazırlanmış bu çalışmalardan birinci tablonun altındaki “İfade” maddesinden öğreniyoruz ki “mufessel kavaid” adıyla bir çalışma daha yapmıştır ancak yayınlayamamıştır. “İfade: Birtakım madde-i muvani’den dolayı Kürd lisanının mufessel kavid kitabını neşr edemediğimden müteessifim.”[8] Fakat yazarın bahsettiği bu kitaplar şimdiye kadar bulunamamıştır. Yazarın “Kürd gençlerine Bir Hediye” başlığıyla Jîn gazetesinin eki şeklinde yayınlanan ve “Cedwel-1” olarak adlandırdığı fiil çekim tablosu, aşağıda latin harflerine transkribe edilmiş haliyle görülmektedir.

Hêvî Cemiyeti’nin yayınladığı Hînkerê Zimanê Kurdî

1920’den sonra Kürdçe üzerine yazılmış önemli eserlerden biri de Hînkerê Zimanê Kurdî adlı Kürdçe öğretme rehberidir. Daha öncede belirtiğimiz gibi, Birinci Dünya Şavaşı gerekçe gösterilerek dönemin siyasi iktidarı tarafından kapatılan Kürd örgüt ve cemiyetleri, 1918’in sonlarına doğru savaşın sona ermesiyle birlikte yeni cemiyetlerle birlikte kapatılmış olan eski cemiyetler de yeniden faaliyete başlamışlar. Aktifleştirilen bu cemiyetlerden biri de Kürd Talebe Hêvî Cemiyeti (KTHC) idi. Kurdê Wanî imzasıyla yazan ve cemiyetin sekreterliğini de yapan Memduh Selim Bey, Hêvi Cemiyeti’nin kuruluş amacını şöyle açıklar: Kürd dili ve edebiyatının reforme edilmesi, Kürdçe kitap hazırlayıp yayınlamak. 1921 kongresinde buna bir de “Kürd tarih ve coğrafyasının yazılması” eklendi.[9] Hêvî Cemiyeti’nin bu yeni dönemdeki bilinen en önemli çalışması, bir komisyon tarafında hazırlayıp yayınladıkları Hînkerê Zimanê Kurdî[10] (Kürdçe Dilini Öğretme Rehberi) adlı eserdir. Bu kitap toplam 64 sayfadan ibaret olup Kitabın kapağında: “Kürd Hêvî Talebe Cemiyeti neşriyatından, sayı: 1, Kürdçe okumak isteyenlere lisan rehberi; Kurmancî ve Babanî (Soranca), Necm-i İstikbal Matbaası, 1337-1921”[11]

Kurmancî, Soranî-Babanî ve Türkçe olarak yayınlanmış önsözde buna dair şu cümleler yer almıştır: “Bu kitabı, Kürdçeyi bilmeyen, genç arkadaşlarımıza bir lisan rehberi olmak üzere takdim ediyoruz. Bu eserde tâkip ettiğimiz gâye ancak tekellümü az-çok öğretmek olduğundan, kavâid ve imlâ hususâtına ehemmiyet verilememiştir. Bugünkü yazının lisânımızı ifâdedeki noksanını ve bâzı kavâid-i sarfiyemizin tesbiti, âtiye ve daha selahiyetdâr zevâtın uhde-i mârifetlerine kalmıştır. Bu eserde yalnız, Kürdçeyi mümkün mertebe telaffuz edildiği gibi yazmağa dikkat edilmiştir. Bununla, lisânımızı mükemmelen yazıp okumak için serî bir ıslâh-ı hurûfun derece-i zarûreti bir def”a daha şiddet-i kâfiye ile anlaşılmış olsa gerektir.

Kürd Talebe Hîvî Cemiyeti dokuz senelik mesâisine bir de böyle bir eser ilâve edebildiğinden kendisini bahtiyar addeder.” [12]

Kürd ve Kürdistan sorunuyla yakından ilgilenen İngiliz Binbaşı E. W. Charles Noel’in Kürdçe alfabeye dair aktarımları, o dönemin konuyla ilgili tartışmalarını özetler niteliktedir. Kürd-Ermeni nüfuslarını incelemek üzere 1919’un ağustos sonlarına doğru Ekrem Cemilpaşa, Celadet ve Kamuran Bedirhan kardeşler, Abdurrahim Rahmi ve birkaç Soran bölgesi Kürdlerinden oluşan bir heyetyle birlikte Halep’ten Malatya’ya doğru yola çıkarlar. Heyette yer alanların çoğunluğu dönemin Kürd cemiyetleri üyesi, aktivisti ve aydınlarından oluştuğu için, seyahat boyunca sohbetlerinin önemli konularından biri de Kürdçe yazı dili ve diyalektleri arasındaki fark olmuştur. E. W. C. Nole, bu konuda kendi düşüncelerini ve o dönem Kürdler arasında yapılan tartışmalarla ilgili izlenimlerini şöyle aktarmaktadır: “Arap harflerinin Kürdçedeki sesli harfleri karşılamak için ne kadar yetersiz olduğunun farkına vardım. Ben ve heyetin Kürt üyeleri zaman zaman Kürd şiirlerini ve yerel deyişlerini kaydettik, Onlar Arap harflerini kullandı ben ise Latin harflerini kullandım. Henüz Kürdçeye tam anlamıyla hakim olmadığım halde yazdıklarımı onlardan daha doğru ve daha kusursuz okuyabiliyordum. Kürd gençlerinin çoğunluğu Latin harflerinin Kürdçeye daha uyumlu olduğuna inanıyor ve bunun Kürdistan’da geçerlilik kazanmasına çalışıyorlardı, fakat daha yaşlı kuşaklar ve özellikle din adamları böyle bir yeniliğe İslami temellerle karşı çıkıyorlardı.”[13]

Mehmed Mihri de Kürd dili üzerine yapılan tartışmalara 1913’te katılmış; Kürd dilinin zerafetine ve nazikliğine rağmen, henüz yazılmış kitabı ve bir kavaidinin (gramerinin) olmamasından yakınır. Aynı zamanda Kürd toplumu büyük bir nüfusu ve eski bir tarihi geçmişe sahip olmasına rağmen, tam olarak iyi yazılmış bir tarihinin olmamasına vurgu yaparak der ki; bu nedenle Kürd çocukları mecburen zamanlarının büyük kısmını Farsça, Türkçe ve diğer dilleri öğrenmeye sarfediyor, kendi dilini öğrenmekten mahrum kalıyor. Eğer bir Kürd dili gramerini oluşturabilirsek, başka bir dili öğrenmek zorunda kalmazlar.[14]

[1] Hekkarili Abdurrahim Rahmi, Serbestî, sayı: 483, 2 Mayis 1919

[2] Mehmûd Lewendî, Armanc, Hejmar: 145, Çileya Pêşîn 1993, s. 7

[3] Jîn, Bir Şehid-i Millet, Sayı 36, 21 Haziran 1336 (21 Haziran 1920)

[4] Abdurrahim Rahmi, Malatya seferinden sonra “Cenabê Noel” başlığıyla Binbaşı E. W. Charles Noel’e hitaben Kürdçe bir şiir kaleme almış.

[5] Nacat Zivingî, Zana û Rewşenbîr Evdirehîm Rehmî Hekarî (Jîyan, Berhem û Helbestên Wî), Avesta Yayınları, İstanbul, 2015, s. 34

[6] Ayhan Geverî, Derwaze, Jimar: 1, Gulana 2017 s. 148-155

[7] Ayhan Geverî, Derwaze, Jimar: 1, Gulana 2017, s. 150

[8] Mehmûd Lewendî, Armanc, Jimar: 145, Çileya Pêşîn, 1993, s. 6

[9] Kurdî Wanî [Memduh Selîm Begî], Tarih Huzurunda Bir Tashih, Dîyarîyî Kurdistan (He­diyetu Kurdistan), Pencşeme/18 Hezîran 1925, sayı: 7. Bn. https://kovarabir.com/kurd-wani-ta­rih-huzurunda-bir-tashih-duzeltme/, 01.02.2022

[10] Mesûd Serfiraz, Kurd, Kitêb, Çapxane (Weşangerîya Kitêbên Kurdî di Dewra Osmanîyan de (1844-1923), Peywend Yayınları, İstanbul, 2015, s. 163

[11] Hînkerê Zimanê Kurdî, Hazırlayan: Kürdoloji Çalışmaları Grubu, bgst Yayınları, İstanbul, 2008

[12] https://www.yenisafak.com/yazarlar/mufit-yuksel/ana-dilde-egitim-ve-kurtcede-alfabeiml-meselesi-8-40651, 05.02.2022

[13] E. W. Charles Noel, Kürdistan 1919 (Binbaşı Noel’in Günlüğü), Avesta Yayınları, İstanbul, 1999, s. 23

[14] Seîd Veroj, Mehmed Mîhrî Hîlav û Kovara Kurdistan, İBV Roni Basın Yayın, 2015, s. 149