Dilo,Ûsif Zîya rake ji gorê;/Berê kuştî bi carek bidine dorê.

Ji bo kurdan bikin cehd û xebat e;/Hela rabin sibe îda welat e.

Cîgerxwîn

Yusuf Ziya Bey, Hacı Suad oğlu, 1882 Bitlis doğumludur. Bitlis’in tanınmış ailelerinden Koçzade ailesine mensuptur. Bu nedenle bazı kaynaklarda Koçzade Yusuf Ziya Bey ismiyle geçer. İlk ilişkileri İstanbul’da Kürt yurtsever çevreleriyle ol- muştur. Rojî Kurd ve Jîn dergilerinde yazı ve şiirleri yayınlanmıştır. Yusuf Ziya Bey’i daha sonra İstanbul merkezli Kürt örgütlenmelerin içinde görmekteyiz. Kürdistan Teali Cemiyeti üyesidir. Yusuf Ziya Bey, Birinci ve ikinci dönem Bitlis Milletvekili olarak Meclis’te yer alır. Özelikle tutum ve konuşmalarıyla Meclis’teki Kürt muhalefetin sözcüsü durumuna gelir. 1920’li yıllarda Erzurum merkezli başla- yan Kürt örgütlenmesi Azadî’nin öncü kadroları içinde yer alır. Milletvekili olma avantajını kullanarak, Azadî örgütlenmesinde aktif yer alır. Öte yandan meclisteki konuşmalarıyla Kürtlerin istek ve şikayetlerini duyurmaya çalışır. Musul’un İngilizlere bırakılmasının anlaşılması üzerine Meclis’te yaptığı konuşma son derece dikkat çekicidir:

“Musul’un; Kürdün tarihinde bir kıymeti ve ehemmiyeti vardır…. İhtimal ki başka bir yer olsaydı bu kadar telaş etmezdim. Musul’un Kürdün tarihinde bir sandalyesi vardır. Arkadaşlar; bir insanı ikiye bölmek veyahut herhangi bir parçasını ayırmak mümkün değil ise Musul’u Türkiye’den ayırmak öylece mümkün değildir.”

Yusuf Ziya Bey, Kürtlerin bölünmesine şiddetle tepki göstermiştir. Yusuf Ziya Bey, Musul’un ve Güney Kürdistan’ın İngilizlere bırakılmasının, Kürtleri tam ortasından ikiye böleceğini ve bu bölünmenin beraberinde getireceği felaketlerin far- kındadır. Bundan sonra Kemalistlerin red ve inkar politikalarına yöneleceğinin de farkındadır, bunu meclis kürsüsünde dile getirir:

“Arkadaşlar, ben de biliyorum boştur, sözlerimin kıymeti yoktur, kimse dinlemeyecektir, yol taayyün etmiştir. Gidecek yol karanlıktır, tehlikelidir…. ben de biliyorum. Fakat ben tarihe söylüyorum, ben Allaha söylüyorum…”

Bundan sonra çalışmalarını Kürdistan Bağımsızlık Komitesi içinde sürdürür. Özellikle Şeyh Sait ve diğer yurtsever din adamlarını ve aşiret reislerinin, planlanan 1925 Hareketine katılmaları için yoğun çaba sarf eder. Bu çalışmaları Ankara Hükümetini ciddi biçimde rahatsız eder. Bu nedenle, 1924 Ekim ayında Beytüşşebap Ayaklanması ile ilgisi bulunduğu gerekçesi ile tutuklanır ve Bitlis cezaevine gönderilir. Kürdistan Bağımsızlık Komitesi lideri Cıbranlı Kürt Miralay Halit Bey, kardeşi Teymen Ali Rıza, damadı Faik ve Mele Abdurrahman ile Bitlis Harp Divanı’nında yargılanır ve idama mahkum edilir. Arkadaşlarıyla beraber 14 Nisan 1925 günü Bitlis çarşısında idam edilir. İdam edilirken son sözleri şunlar olacaktır:

“Bize mevki ve rütbe bahşetmek suretiyle bizi aldatabilirsiniz endişesi içindeydim. Şükür Allah’a ki bizi mermi ve iple karşılıyorsunuz ve bundan dolayı biz hiç pişman değiliz. Verdiğiniz ders sayesinde torunlarımız öcümüzü alacaklardır.”

Yusuf Ziya Bey, yaşamının her dönemini, Kürt halkının özgürlük mücadelesine adamış ve ölümü bu yolda olmuştur.

Kovara BÎR, Hejmar: 2