Celadet Bedirhan/ Kurdistan’a doğru

0
2425

Geçen gün bu başlık ile yayınlanmış makalemizde, Kürd aydınlarını Kürdistan’a davet ediyorduk.

Bu kesin ve kat’i lüzum hakkında ehemmiyetle dikkati celp etmiştik. Malum tahrikler ile en son meydana gelen hadiseler, bu gerekliliği teyit ve teşvik etmektedir (belgelemektedir).

Gerçekten Kürdistan Tealî Cemiyeti’nin neşrettiği beyanname ve hazır hale getirilen Kürd Nasihat Heyeti, bu lüzum ve ihtiyacı karşılamak maksadıyla gerçekleşen faydalı ve tebrike şayan teşebbüslerdendir. Fakat zanımızca bu çalışmaları ferdi teşebbüslerle teyit edilmelidir.

Çünkü yaşamakta olduğumuz şu zaman, mühim ve tarihi bütün kâinat için ne nispetinde ehemmiyete haiz ise, bizim içinde aynı derecede ve belki de daha ziyade ehemmiyete haizdir. Hiç şüphe yok ki Kürdistan’ın geleceği konumu ve esaslı şartları, geçirmekte olduğumuz şu birkaç gün zarfında, bu mühim günlerin milli tezahürat ve hareketlere nazaran oluşup ve teşekkül edecektir.

Kürdlerin ve bütün cihanın kaderi ve gelecekteki hayatını elleri arasında bulunduran Avrupa büyük devletleri, bu dakikada dikkati nazarlarını her yere ve her noktaya atfetmişler, verecekleri hüküm hakkında dış muhitlerden düsturlar ve esaslar topluyorlar.

Acaba bu önemli zaman tarihinde, Kürdler ve Kürdistan ne halde bulunuyor?

İstihbaratımıza nazaran, Kürdistan’ın konumu henüz bugünün nezaket ve ehemmiyetiyle uygun olacak derecede kesin ve tam bir açıklık içinde değildir.

Hala bulanık suda balık avlama sevdasından vazgeçmeyen ve iktidarını yitirenlerin üyeleri, Kurdistan’da tasarladıkları emellerine hizmet için berdevam tahriklerinde ve faaliyetlerinde bulunuyorlar.

Uzağa gitmeye ne hacet? İstanbul’a yapacağımız bir bakış, basit fakat derin bir bakış, bize bu hususta kesin bir fikir vermeye kafidir. Öyle zan, değil zan itikat ediyoruz ki bugün payitahtımızda her şeye rağmen ittihatçılık ve ittihatçı fikirler sıcağı sıcağına ve hummalı bir faaliyetle yaşıyor. Aynı durum büyük itilaf devletlerinin nezaretinden ve zabıtalarından uzak olmak itibariyle taşra ve Kürdistan’da daha aleni ve daha şiddetli olarak hüküm icra ediyor.

Bu adamların Kürdistan’da yapmağa muvaffak oldukları şey, beş-on safdili iğfal ederek bazı meclisleri rencide edecek hareket ve teşebbüslere kıyam ettirmeleridir. Sınırlı ve mevzuu olmakla beraber, milli menfaatlerimizin bakış açısından kötü tesir icra etmesi, bilinen bu teşebbüslerin önüne geçmek, kesin ve şiddetli bir ihtiyaçtır.

Nitekim Kurdistan Teali Cemiyeti’nin beyannamesinde bu noktayı ehemmiyetle işaret ederek, şunun-bunun aldatmasına kapılmayarak milli kaderimizi tayin edecek olan büyük İtilaf Devletleri memurları ve temsilcilerine karşı alınması lazım gelen hürmetkâr hareket hattı izah olunmuştur.

Esasen bu hareket hattı, şimdiye kadar kendisine ilke edinen Kürd milleti, bundan sonra da ırkının özelliklerinden olan sükûnet, vakar ve ciddiyetle adil kişilere tevdi etmiş olduğu hukuk ve milli kaderi hakkındaki kararın çıkmasını beklemelidir. Şunun bunun aldatmasına kapılıp da çoğunluklara kıyam etmek isteyen vatandaşların da böyle münasebetsiz durumlara meydan vermemek herkesin vazifesidir.

İşte Kurdistan’a davet ettiğimiz Kürd gençliğinin vazifeleri hakkında çizilecek programın birinci maddesi…

Kaynak: Caladet Bedirhan, Kürdler ve Kurdistan:  Kurdistan’adoğru-2, Serbestî, no: 484, 3 Mayıs 1919)