ABD ve müttefiklerinin Afganistan’ı terk etme kararından ve Taliban güçlerinin on gün gibi kısa bir zamanda neredeyse Afganistan’ın tamamına hâkim olmalarından sonra birçok siyasi çevrede olduğu gibi Kürd siyasetçileri arasında da ciddi bir panik havası ve yoğun tartışmalar yaşanmaktadır.

Elbette ki ABD ve müttefiklerinin bu beklenmedik Afganistan’ı terk etme kararı ve ayrıca da Eşref Gani hükümetinin Taliban güçlerine karşı hiçbir direniş göstermeden ülkesini terk etmesi bütün boyutlarıyla tartışılıp analiz edilmesi gereken önemli bir gelişmedir. Ancak Afganistan benzeri bir senaryoyu tıpatıp Kürdistan’a ve Kürd halkının mücadelesine uyarlayarak umutsuzluğa kapılmak da kesinlikle doğru bir yaklaşım tarzı değildir.

Kürdlerle Afganları benzeştirmek doğru değildir

Evet, Kürdler henüz tam da bağımsız bir devlet sahibi olmadıkları için dünyadaki diğer modern devlet sahibi milletlere göre daha güçsüz, daha geri ve daha yoksul olabilirler. Ancak Kürdlerin de kendilerine ait bir tarihi, kültürü, dili, kendilerini koruyan peşmergeleri ve en zor koşullarda bile taviz vermedikleri kimlikleri, onurları ve bağımsızlık uğruna verdikleri uzun bir mücadele süreçleri vardır. Ayrıca Kürdlerin düşmanları tarafından değerlerinin aşağılandığı, varlıklarının yok sayıldığı ve topraklarının işgal edildiği dönemlerde işgalcilere, inkârcılara ve zalimlere karşı kahramanca mücadele verdikleri ve muazzam direnişler sergiledikleri ayrıca da yüzbinlerce şehidin olduğu bir mücadele geleneğinin sahipleri oldukları unutulmamalıdır.

Dolayısıyla Kürdlerin sahip oldukları kültürleri, yaşadıkları coğrafyası, uygar dünyayla kurabildikleri ilişki tarzı ve modern bir topluluk olma yolundaki çaba ve istekleriyle farklı bir millet olduklarını hayatın tüm alanlarında ispatlamış olduklarından dolayı Kürd halkı ve ona öncülük yapanların Afgan gericileri ve cihadistleriyle hiçbir benzerlikleri yoktur.

Bölgemizin kadim halklarından olan Kürdlerin dünyanın diğer milletlerinde olduğu gibi kendilerine yönelik saldırı ve tecavüzlere karşı komşu devlet ve milletlerle zaman zaman bir takım çelişki ve çatışmalar yaşamış olsalar da Kürdlerin günümüzdeki komşularıyla çekişme ve düşmanlıkları Kürdlere ait toprakların onlar tarafından işgal edilerek Kürd kimliğinin inkâr edilmesiyle başlamıştır. Bahsi geçen bu durum Kürdlerin köle durumuna düşürülmesiyle alakalı olduğu için bütün dünya devletleri ve halkları tarafından bilinmektedir.

Kürdistanlılar ve Afganlıların Dünyaya Bakışı ve Felsefeleri Farklıdır

Kürdler kendilerine ait topraklarda devletleşme istek ve arzularını ortaya koyarken Kürdistan’da yaşayan tüm farklılıkları birer zenginlik olarak görmektedirler. Güney Kürdistan örneğinde görüleceği gibi her milletin ve her inancın kendi rengiyle yaşamasına azami dikkat göstererek modern dünyanın ilgi ve sempatisine mazhar olduğu bilinmektedir. Kürdler yaşam tarzı ve engin hoşgörüleriyle aynı zamanda demokratik yönetim tarzıyla Orta Doğudaki model ülke ve millet olduklarını ispatlayarak yine gelişmiş Batı dünyasının ilgisini çekmektedir. Bütün bu ve benzeri sebeplerden dolayı ABD ve Batılı devletlerin insan haklarına saygılı demokratik düşünceye sahip, elli milyonluk nüfusu ve mücadeleci yapısıyla bilinen Kürdistanlıları gözden çıkarması ihtimal dahilinde değildir. Bu anlamda Kürd halkı Orta Doğudaki çağdaş demokratik bir zeminin oluşmasında Batılılar için vazgeçilmez bir özelliğe sahiptirler.

Afganistan Toplumu ve Taliban Bileşenlerinin Mevcut Yapısı

Afganlılar her türden radikal İslamcı hareketlere ve cihadist yapılara ev sahipliği yaptıkları için dünyamız insanlığına büyük zararlar verebilecek bir potansiyele sahip oldukları her yönüyle bilinmektedir. Bu özelliklerinden dolayı ABD ve Batılı ülkeler için önemli bir tehlike ve tehdit gücü olarak görülmektedirler. Ayrıca ABD ve Batılı ülkeler İran ve Türkiye Devletlerinin Afganistan’dan devşirdikleri bir takım mezhepçi militan unsurlarla hem kendi ellerini güçlendirmek hemde Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde bunları kullanarak huzur ve istikrarı bozmaya yönelik hesaplarının farkındadırlar. Sonuç olarak ABD ve Batılı ülkeler Afganlıları ve onların temsilcisi durumundaki liderlerini ehlileştirmede başarılı olamamışlarsa da asıl amaçladıkları Afganistan coğrafyasındaki yeraltı zenginliklerini kullanmada hayli büyük bir mesafe kaydettiklerini göz ardı etmemek gerekiyor.

Evet, Afganistan bir devlettir ancak geçmişten bugüne Afganistan’ı yöneten iktidarlar kendi kişisel, ailesel ve aşiretsel çıkarlarını düşünmekten öteye mağdur ve fukara Afgan halkına hiçbir şekilde hizmet etmemişlerdir. Özcesi Afganistan devlet olmuş ancak hiçbir zaman milli bir düşünceye sahip iktidarların ve yöneticilerin sahibi olamamıştır.

Saygılarımla

23.08.2021 İST

* * *

Hani Halklar Kardeşti, Peki Kürdlere Yönelik Bu Vahşet Ne?

Soğuk savaş dönemi ve iki kutuplu dünyaya ait bu söylem ve sloganın günümüz dünyasında hiçbir Kıymet-i Harbiye’sinin olmadığının hep birlikte görüp yaşamaktayız. Peki, gerçek bu iken PKK hareketinin Kürd halkına ve özellikle de Kürd gençliğine halkların kardeşliği düşüncesini ısrarla şırınga etmeye çalışması acaba normal midir?

Elbette ki normal değildir.

Peki, toprakları sömürgeciler tarafından işgal edilip kimliği ve birçok değeri elinden alınarak köle durumuna düşürülmüş ve son 100 – 150 yılda defalarca katliam ve kırımlardan geçirilmiş, sürgünlerde perişan edilmiş Kürd halkının kendi meşru haklarını elde etmeden ve eşit demokratik zemin yaratılmadan kendine bu vahşeti uygulayanlarla kardeş olması mümkün müdür?

Elbette ki mümkün değildir.

Ancak gelin görün ki Kürdlükle ve Kürdistanilikle zerre kadar ilişkisi olmayan Kandil kurmaylarından Duran Kalkan için bu mümkün olacak ki daha bundan dört yıl önce Kandil’de etrafına topladığı eski yoldaşları olan birkaç Türk solcu eskisiyle adını Halkların Devrimci Birliği olarak süsledikleri bir deklarasyonla Türk ve Kürd halkının kardeşliğini böbürlenerek ilan etmemişler miydi? Peki, bu bol alkışlı deklarasyonun ve sözde kardeşliğin mimarları Kürdler metropollerde katledilirken bunlar nerede ve bu deklarasyonun sonuçları bu günlerde nasıl tezahür ediyor ona bir bakalım?

Günlerden bir gün masum bir Kürd kızı Deniz Poyraz kardeşimiz İzmir HDP İl Binası’nda vahşice katlediliyor ama kardeş olduğumuz Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, Sırrı Süreyya Önder ortalıkta yoklar. Oh ne güzel, ne ala zaten biz bu özellikli insanları parlamentoya göndermek üzere kardeş yapmıştık. Ertesi gün Afyon’da, Ankara’da, Çorum’da mevsimlik Kürd işçileri linç ediliyor ama Akın Birdal, Ufuk Urasları görene madalya takıyorlar? Onların çok işi var, onlar aydın entelektüel ortalıkta görünmek onlara yakışır mı? Muhtemelen bu zatlar milletvekili maaşlarıyla tatil beldelerinde üzerlerinde şortlarıyla fikir üretiyorlar? Peki, kardeşlerimiz olarak ilan edilen sendikalar ve sendikacılar Konya’da bir Kürd ailesinin kurşunlanarak toptan ortadan kaldırılmasına ne diyorlar?

Hop bir dakika: Onlar emekçilerin kavgasının yanında ve devletlerinin bekası için büyük bir mücadelenin içindeler. Ellerinde ki Türk bayraklarıyla Enternasyonalist Marşı söyleyerek halkların kardeşliğini alanlarda temsil etmekle meşguller. Ya gerisi: Gerisinin ne olduğu belli, Onlar iş adamları, ürettikleri malları bölge insanlarına pazarlayarak göbeklerini şişirmekle meşguldürler. Onların ayak takımıyla yani Kürdlerle ilgilenecek vakitleri olmaz, ayrıca onların da kutsal ve vazgeçilmez vazifeleri var, Kürdlerden kazandıkları büyük paralarla büyük sanayi tesisleri kurarak İHA – SİHA – TANK – TOP üreterek kendi devletlerine diyet borçlarını ödemekteler.

Peki, daha kimler kaldı: İşte zurnanın zart dediği bu sırada Kürd hainleri var, onlar ne olacak? Şimdi bu da sorulacak soru mu yani: Hiç merak etmeyin, namuslu, onurlu ve mücadeleci Kürdlere diz çöktürüldükten sonra emin olun ki sıra onlara da gelecek ve en büyük kazığı onlar yiyeceklerdir ve bu alçakların arkalarında o kirli ve alçakça anılarından başka hiçbir şeyleri kalmayacaktır.

Peki, bu kadar karanlık tablodan sonra namuslu ve cesur Kürdler ne yapmalı? Yani dükkânı kapatıp evlerimize mi gideceğiz?

Aha işte bu olmadı: Namuslu ve mücadeleci Kürdlerin yapabilecekleri o kadar çok iş var ki, en başta Kürdlerin birbirleriyle kardeş olması ve milli davalarına sahip çıkmaları için herkesin kanının son damlası ve son nefesine kadar bıkmadan, usanmadan ve asla inançlarını kaybetmeden kendi halkına hizmet etmeleri gerekiyor. Tıpkı Qazi Muhammet, Mela Mustafa Barzani, Broye Heske Telli, Dr. Kasım Lo ve son yıllarda düşmanlara hiçbir koşulda baş eğmeyen genç yiğitler gibi mücadeleyi sürdürmelidirler.

Ya sonrası: Sonrasına Allah Kerim, bilinmelidir ki zalime karşı haklı ve meşru mücadele veren mazlum Kürd halkının ne kanı yerde kalacak ne de bu masum milletin ahıyla sömürgeci zalimler abad olacaklardır.

Yine bilinmelidir ki halkların kardeşliği büyük bir yalandan ibaret olup sadece ve sadece Kürdlerin milli bir anlayışla davalarına sahip çıkmalarının önüne konulmuş sinsi bir tuzaktan başka bir anlamı yoktur.

Saygılarımla.

17.08.2021 İST