Diğer bazı çekişmelerin ve çelişkilerin yanı sıra, cemiyet başkanı Seyyid Abdülkadir’in Kürdistan için muhtariyet talep eden 20 Şubat 1920 tarihli İkdam gazetesinde yayımlanan demeci, KTC’nin kuruluştan yaklaşık iki yıl sonra bölünmesine neden olmuştur. Bağımsızlık taraftarı olan cemiyet üyelerinin bir kısmı, bu açıklamayı gerekçe göstererek KTC’den ayrılarak Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti (KTİC)’ni kurmuşlar. Cemiyetin muhasibi olan Seyyid Mehmed’in açıklamasına göre, “Kürd Kulübü’nde Bedirhan Emin Âli, Halil Rami, Kamuran, Mevlanzade Rıfat, Kemal Fevzi “İstiklal” taraftarları idiler. Babam, Seyid Şefik “muhtariyetçi” idiler.”[1] Örgütteki bu ayrışma, aynı zamanda dönemin iktidar güçleri tarafından KTC şubelerinin peyderpey kapanmaya başladığı bir sürece denk geliyor. Ayrılan kanattan, bir kısmı KTİC ve Kürd Millet Partisi (KMP) adıyla yeni iki örgüt kurdular.[2] Cemiyetin son genel sekreteri Zeynel Abidin Fani gibi diğer bazıları da cemiyetten istifa ederek tarafsızlıklarını ilan ettiler.

Kürdistan Teali Cemiyeti’nden işlerimin çokluğuna ve cemiyet azaları arasında görüş ayrılığı ve fikir ihtilafı meydana çıkmasından dolayı istifa ettim. Seyyid Abdulkadir Efendi’nin şahsı ve kanaati bence pek muhteremdir. Bununla birlikte istifamın sebebi Seyyid Efendi Hazretleri’ne karşı olmadığı gibi istifalarını haber aldığım diğer saygın arkadaşlarımın da kanaati bu merkezde olduğunu kendileriyle temas neticesinde anladım. Esasen gelecek hafta pazar günü yeniden seçim icra edilecek ve netice o zaman tayin edecektir.[3]

KTC’den ayrılanlar Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti adıyla yeni bir örgüt kurdular ve bu örgütün kurucuları arasında: “Ferit Bedirhan, Şükrü Baban, Fuat Baban, Hikmet Baban, Dr. Abdullah Cevdet, Dr. Şükrü Mehmed Sekban, Bitlisli Kemal Fevzi, Ekrem Cemil Paşa, Kerküklü Necmettin Hüseyin, Mevlanzade Rıfat ve Memduh Selim Bey gibi bilinen şahsiyetler bulunmaktaydı.”[4] Bu bölünmeden sonra Jîn dergisi, 21. sayıdan itibaren Memduh Selim sorumlu müdürlüğünde ve KTİC’nin yayın organı olarak bir gazete biçiminde çıkarılmaya başlandı. Jîn dergisinin yayın politikası ya da “gazete” olarak adlandırılan 26. sayı ve sonrasından tam olarak kaç sayı yayımlandığını bilmiyoruz, fakat elimizde yalnız 33. ve 36. sayılar mevcuttur, maalesef diğer sayılar (27, 28,29, 30, 32, 32, 34 ve 35.) henüz bulunamamıştır.

Elimizdeki 33. ve 36. sayıların içeriğinden hareket ederek Jîn’in, KTİC yönetimine bağlı olarak Memduh Selim’in sorumlu müdürlüğü dönemindeki yayın politikasını ve karşılaştığı sorunları anlamaya çalışacağız. Jîn’in bu iki sayısında imzalı ve imzasız olarak yayımlanmış birçok yazı vardır. İmzasız olarak “Kürt-Ermeni İtilafı”, “Kürdistan Teali Cemiyetinin Beyannamesi”, “Seyyid Abdülkadir Efendi’nin Beyanatı”, “Kürd Cemiyetinin (KTC) Şubeleri Niçin Sed Edilmiştir (Kapatılmıştır”) başlıklı yazılar vardır. Dr. Abdullah Cevdet’inTürk Hayatı Kürde İbret Dersi” başlıklı yazısı, “Kürd Amalesi İntihabatı”, “Serbesti Gazetesi”, “Tatbiki Adalet”, “Biraz Tarihten”, “Çürük Zihniyet”, “Kürddeki Ruh” Mardinli İbrahim Hakkı’nın Kürdler Sulh Konferansı’nda ne Bekliyorlar” yazısı, Abdulaziz Yamulki’nin “Şehrezor Tarihi-Baban Hanedanı”, önceki sayıdan devam eden “Kürd Masalları” başlıklı yazı ve Mem û Zîn’in basımının bitiğini müjdeleyen bir haber vardır.

Jîn’in 33. sayısında dikkat çeken bir yazı da, “Kürd Cemiyetinin Şubeleri Niçin Sed Edilmiştir (Kapatılmıştır)?” başlığıyla imzasız olarak yayımlanmıştır. KTC’nin kapatılmasına dair bir dizi sorularla dönemin Dahiliye Nazırı Adil Beye hitaben sorulmaktadır:

“1- 19 şubenin hepsi biriden mi Beyefendinin Nezareti (Bakanlığı) döneminde kanuna muhalefet ettiler?

2- Bu şubeler kanuna hangi muhalefetten dolayı kapatılmıştır?

3- Adı geçen şubeler İstanbul’daki genel merkezimize bağlıdırlar ve İstanbul merkez de kapatılmamıştır. Acaba İstanbul’daki merkezimiz Adil Bey’in dediği derecede muhalefet yapmadığı için mi kapatılmamış?

4- Sizin Bakanlığınız döneminde, bu koca Osmanlı memleketinde bizim cemiyetimizin haricinde başka hiçbir kulüp ve cemiyet kanuna muhalefet etmemiş mi? Biz başka hiçbir cemiyetin kapatılmasından haberdar değiliz.”[5]

Sonuçta yazar sorduğu soruları kendisi cevaplayarak, KTC’nin dönemin siyasi iktidarı tarafından kapatılmasına dair şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: “Hayır, biz Dahiliye Nezareti adına cevap verelim; bu cemiyetler Kürdlerin olduğu için kapatılmıştır. Çünkü bütün hükümetlerin temel siyasi amacı odur ki Kürdler kendi haklarına kavuşmasınlar.”[6]

Aynı şekilde Jîn’in 36. sayısında Hizanizade Kemal Fevzi imzasıyla “Kürdistan Muhtariyeti” başlığıyla yayımlanan yazıda, dönemin muktedirlerinin genel olarak basına ve özel olarak da Kürd basınına uyguladıkları sansür açıkça görülmektedir. Sözkonusu yazının birçok kısmına sansür uygulanmıştır ve yazar sansür uygulanan ilgili paragrafları şöyle belirtmiştir: “39 satır sansürlenmiştir, 11 satır sansürlenmiştir, 24 satır sansürlenmiştir, 26 satır sansürlenmiştir)[7] Bir yazıdan veya makaleden yaklaşık yüz satır çıkarılmışsa artık o makalenin halini siz düşünün.

[1] Şevket Beysanoğlu, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi (Cumhuriyet Dönemi), DBB Kültür ve Sanat Yayınları, 2001, s. 951

[2] Rohat Alakom, Şerîf Paşa: Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yılları, We­şanên Avesta, 1998, Stenbol, s.102

[3] Serbestî, Kürd Teali Cemiyetinden, no: 595, s. 2, 30 Recep 1338, (Salı 20 Nisan 1920)

[4] Kadri Cemil Paşa (Zinar Silopi), Doza Kurdistan: Kürd Milletinin 60 Yıllık Esaretten Kurtuluş Savaşı Hatıraları, Özge Yayınları, Ankara, 1991, s. 61, Dr. Bletch Chirguh, Kürt Sorunu, Avesta Yayınları, İstanbul, 2009, s. 61

[5] Jîn, Kürd cemiyetinin şubeleri niçin sed edilmiştir, no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, s. 1

[6] Jîn, Kürd cemiyetinin şubeleri niçin sed edilmiştir, no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, s. 1

[7] Jîn, Şehîdê Kurdistan Hemza, no: 36, Şeval 1338 (21ê Hezîrana 1920), İstanbul, s. 2