Önceki paylaşımıma istinaden bir arkadaş şöyle sordu: "Kürtleri milletsizleştirmek ne demektir? HDP bu süreçle ilişkilendirilebilir mi?

Kürtleri ulussuzlaştırmak derken, bir millet olarak var olan Kürtleri milletsizleştirme yönünde bir eğilimden söz ediyoruz. Peki, bu eğilimde HDP’nin bir rolü var mı? Kanaatimce HDP, Kürtlerin millet olarak varoluşlarının sorun hâline getirilmesinin ve sistematik biçimde geçersizleştirilmesinin en açık ve en etkili simgesidir. Çünkü HDP, Türkiyelileştirme stratejisinin en güçlü ve kurumsal aracıdır.

Her şeyden önce, HDP’den önce bu tür bir düşünsel yönelim yalnızca Öcalan’ın teorik düzeydeki metinlerinde ve ideolojik çerçevelerde mevcuttu. Ancak HDP ile birlikte bu eğilim siyasal alanda ete kemiğe bürünmüş ve kurumsallaşmıştır. HDP, Kürt ulusunu bir “ulus” olarak değil -bunu açıkça dile getirmese de- “halklar” kavramı üzerinden tanımlamaya başlamıştır. Oysa “halk” kavramı, “ulus” ya da “millet” kavramlarından siyasal içerik ve hak talebi bakımından niteliksel olarak farklıdır. “Halk”, genellikle popüler bir topluluğu ifade eder; siyasal haklar talep eden, kendi kaderini tayin etme hakkını önceleyen bir özne değildir. Bu bağlamda “halk” kavramı, siyasal bir özne değil, sosyolojik bir varlık olarak konumlanır. Bu yaklaşım, Kürt meselesini bir ulus meselesi olmaktan çıkarıp, çokkültürlü bir “halklar meselesi”ne indirgeme çabasının bir tezahürüdür. HDP’nin bu stratejisi, Kürt ulusal varoluşunu hedef alan ve ulusal kimliği muğlaklaştırmayı amaçlayan programlı bir müdahale niteliğindedir.

İkinci olarak, Türkiyelileşme söylemi bağlamında HDP, en belirleyici rolü oynamaktadır. “Türkiye” bir kavram olarak başlı başına etnik temelli bir adlandırmadır. Türk Anayasası’ndaki “Türk milleti”, “Türkiye halkı”, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”, “Türk devleti”, “Türk toprağı”, “Türk adaleti”, “Türk dili”, “Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir” ya da “Türk milletine aittir” gibi ifadeler, birbirinden ayrılmaz unsurlar olup, kurucu düzeyde Türk olmayan kimlikler ve milletlerin -anayasal olarak- dışlandığı ya da asimile olmaları gereken bir ırkçı yapıyı inşa etmiştir. Bu ırkçı yapı, tarihsel, kültürel, dilsel ve etnik kırımlara dayalı bir etnosentrik karakter taşır; bunun içi muazzam bir benzeştirme ve asimilasyonun altyapısını oluşturur.

Dolayısıyla temel soru şudur: “Kim Türkiyelileştirilmelidir?” Bu soruya verilecek tarihsel cevap nettir: Kürtler. Zira Cumhuriyet’in başından beri, asimilasyon politikalarına karşı en uzun süreli, en örgütlü ve en dirençli mücadeleyi veren topluluk Kürtlerdir. Türkler bugüne dek “Türkiye’li” olmaya hiç karşı çıkmamışken, Kürtlerden başka kim Türkiyelileştirilmelidir?

Bir Kürt partisi, Kürtlerin Türkiyelileşmemesini bir sorun olarak görmek yerine, Türkiyelileşmeyi ya da Türkleştirmeyi sorun olarak görmesi gerekmez mi? Neden bu hedef, bir “Kürt partisi” tarafından üstleniliyor ve Kürtleri Türkiyelileştirme misyonu haline getiriliyor? Neden Türkiye’yi dönüştürmek yerine, haksızca suçlu ilan edilen Kürtler hedef gösteriliyor ve onların değişmesi gerektiği yönünde bir strateji geliştiriliyor? Türkiye ve Türk devleti, Kürtlere yönelik tarihini sorgulamak yerine neden Kürtlerin asimile olmamış olmasını sorunlaştırıyor? Zaten Türk devleti yüz yıldır bunu yapmaya çalışmıyor mu? Ama başaramamış. Bunun üzerine Öcalan ortaya çıkıp “Bu misyonu ben üstleneceğim” diyor. HDP de bu stratejinin ideolojik ve kurumsal enstrümanıdır.

Tam da bu noktada, HDP gibi Kürtler adına siyaset yürüttüğünü iddia eden bir partinin, Kürtlerin siyasal, tarihî ve ulusal direnişlerini meşrulaştırmaktan ziyade gayrimeşrulaştırmaya yönelik stratejik bir rol üstlendiğini görüyoruz. HDP, Kürtlerin geçen yüz yıllık tarihinin ortaya koyduğu direniş pratiklerini bir “sorun” olarak tanımlar; ulusal ayaklanmaları (isyan değil — çünkü ancak eşkıya isyan eder), kimlik mücadelelerini ve siyasal talepleri itibarsızlaştırır.

Bu tutum, Türk milliyetçiliğine en güçlü ideolojik ve stratejik araçları, aynı zamanda epistemik bir silah sunar. Bugün artık Kürtlerin “Türkiyeleşip Türkiyeleşmediğine” dair kararı Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek ya da Recep Tayyip Erdoğan gibi aktörler verir. Kürtler “Türkiyeleşmediğinde” suç Kürtlerde değil; kabahat Türkiye’nin ırkçı ve Türkleştirici tarihi ve yapısındadır. Ancak Öcalan’ın Türkiyelileşme oyunu aracılığıyla, Kürtler kendi varlıklarını Türk milliyetçi siyasal aklının onayına sunmak zorunda kalan bir konuma itilmektedir.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) ortaya çıkışıyla birlikte Kürt meselesinin folklorize edilmesi stratejisi kurumsal ve yapısal bir enstrümana dönüşmüştür. HDP, Kürtleri siyasi haklara ve kendi kaderini tayin etme hakkına sahip bir millet olarak değil, bir “halk” ya da “halklar toplamı” olarak yeniden tanımlayarak, Kürtlere milletsizleştirilmesini kurumsallaştırmaya çalışmaktadır. Bu yeniden tanımlama, Abdullah Öcalan’ın yıllar önce kuramsallaştırmak arzusunu taşıdığı Türkiyelileştirme ve entegrasyon söyleminin, aynı stratejinin kurumsal düzeyde devamı ve genişletilmiş hâlidir.

Bu yaklaşımda Kürtler, uluslararası hukuk açısından hak sahibi bir millet yerine, çokkültürlü yapı içerisinde eritilebilecek ve bağımsız siyasal özne niteliği taşımayan bir “halk”a indirgenmektedir. Peki, “halk” nedir? Nasıl bir hukuki varlığı vardır? “Millet” veya “etnisite” gibi kavramlar yalnızca toplumsal kimlikleri değil, aynı zamanda uluslararası hukukta tanınan siyasal ve hukuki statüleri de ifade eder. Bu kavramların bilinçli olarak silinmesi, Kürtlerin kolektif ve ulusal meşru eylem ile talep kapasitesini ortadan kaldırmaya ve onları talepsiz, dekoratif ve zararsız bir çerçeveye hapsetmeye yönelik bir çabadır.

Bu nedenle HDP, bir Kürt partisi adına, Kürtlerin milletsizleştirilmesi yönündeki stratejinin en açık, en sistematik, en etkili ve en simgesel örneğidir. HDP’nin siyasal çizgisi, Kürtlerin ulusal taleplerini bastıran, onları siyasal özne olmaktan çıkaran ve Kürt ulusunu zararsız bir kültürel unsura indirgemeyi amaçlayan stratejik bir yönelimi temsil etmektedir.

15 Temmuz 2025

X'te Kamal Soleimani: "HDP’nin Kürtleri Milletsizleştirme Rolü Önceki paylaşımıma istinaden bir arkadaş şöyle sordu: "Kürtleri milletsizleştirmek ne demektir? HDP bu süreçle ilişkilendirilebilir mi? Kürtleri ulussuzlaştırmak derken, bir millet olarak var olan Kürtleri milletsizleştirme yönünde bir https://t.co/nrwqKatKZZ" / X