
Kurdistan’ın ilk sayısı, Hicri takvimine göre 30 Zilkade 1315’te (22 Nisan 1898) Mısır’ın başkenti Kahire’de El Hilâl Matbaasında basılmıştır. Kurdistan gazetesinin ilk sayısının yayınlanması üzerinden 127 yıl geçmiş. Gazetenin kurucusu ve sorumlu müdürü Mikdad Midhat Bedirxan (Bedirhan)’dır ve künye kısmında Kurdistan adının alt tarafında gazetenin on beş günde bir “Kürtçe” olarak yayınlanacağını bildirilmiştir. Fakat daha sonraları bu yayın periyodu, istibdadın (Abdülhamit rejiminin) yurtdışı uzantılarının baskıları ve maddi sorunlar nedeniyle ayda bire ya da daha uzun sürelere yayılmıştır. 4. sayıdan itibaren bazı yazıların ve özellikle de II. Abdülhamid’e yazılan dilekçelerin Osmanlıca dilinde yayımlandığı görülmektedir. Dört sayı bu şekilde yayınlandıktan sonra 8, 9, 11, 15. sayıları sadece Kürtçe olarak yayınlanmıştır. 24. sayıdan itibaren gazetenin ayda bir yayımlanacağı belirtilir. 25. sayıdan itibaren ise, “Kürtçe ceridedir” ifadesi “Kürtçe ve Türkçe gazetedir”[1] şeklinde değiştirilmiştir. Gazetenin her bir sayısı dört sayfadan ibarettir.
Osmanlı yönetimi ve güvenlik güçleri tarafından gazetenin Kürtler arasında ve Kürdistan vilayetlerinde dağıtımı yasaklanmıştı. Dönemin ilgili birimlerine yazılan yazıda, “Bedirhan Paşazâde Mikdad Midhat imzasıyla Mısır'da yayınlanan Kürtçe gazetenin bütün vilayetlere girişinin önlenmesi”[2] istenmişti. Buna rağmen gazete gizli bir şekilde dağıtılıyordu ve okurlar tarafından dikkatlice izleniyordu. Okur mektuplarından öyle anlaşılıyor ki gazete başta bazı Avrupa ülkeleri olmak üzere İstanbul, Süleymaniye, Şam, Diyarbakır, Adana ve Mardin’e kadar ulaşmış ve okurları da memnun etmiştir. Bu memnuniyet okur mektuplarının birinde şöyle dile getirilmiştir: “Kürtler neden eğitimde, okuma ve yazmaktan mahrum kalmışlar? Bu düşünceler beni endişelendiriyor; eziyet çekiyorum ve üzülüyorum. Hamdolsun Allah’a ki şimdi gazetemiz Kurdistan var ve Kürt milletine hizmet etmek için çalışıyor.” Gazetenin daha fazla okura ulaşması için, imtiyaz sahibi kapak kısmında şöyle bir duyuru yapmıştır: “Her sayıdan iki yüz adet gazeteyi parasız olarak Kürdistan’a göndereceğim.”
Peki o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul, Kürt aristokrat, ulema ve aydın kesimlerin de kültürel faaliyetlerinin merkezi konumunda olduğu halde neden Kurdistan gazetesi İstanbul’da değil de Kürtler ve Kürdistan’dan çok uzak olan Mısır’ın başkenti Kahire’de yayın hayatına başlamıştır? Gazetenin kurucusu Mikdad Midhat Bey’in anlatımına göre, Kurdistan gazetesinin İstanbul’da yayınlanabilmesi için birkaç kez Dâhiliye Vekâleti’ne başvuruda bulunmuş ancak II. Abdülhamit’in istibdat yönetimi böyle bir gazetenin İstanbul’da yayınlanmasına müsaade etmemiş ve o da mecburen Kahire’ye yönelmiştir. Çünkü o zamanlar Britanya Krallığı’nın Kahire yönetimi üzerinde etkisi daha fazlaydı ve II. Abdülhamid istediği her müdahaleyi yapamıyordu. Bu nedenle Kahire, Abdülhamid’e muhalif olanların önemli bir kesiminin yöneldiği bir merkez konumundaydı. Kürtler üzerinde önemli bir etkileri olan diğer birçok Bedirhan ailesi mensubu gibi Mikdad Midhat Bey de aktif bir istibdat rejimi muhalifi idi. II. Abdülhamid, imparatorluğun başkentinde muhalif bir aristokrat Kürt ailesinin bir üyesinin Kürtçe ve Kürtlere hitap eden bir gazete yayınlayıp dağıtmasını istemiyordu.
Kurdistan gazetesinin yayınlandığı yer İstanbul’dan çok uzakta da olsa, Abdülhamit’in istibdat yönetiminin doğrudan veya dolaylı baskısından kurtulamamıştır. Bu baskılar sonucu gazetenin yönetimi ve yayın yeri sık sık değiştirilmiştir. Gazetenin yönetimi, 6. sayıdan itibaren Mithat Bedirhan’dan kardeşi Abdurrahman Bedirhan’a geçer ve aynı zamanda gazetenin yayın merkezi Kahire’den İsviçre’nin Cenevre kentine taşınır. Cenevre’de 14 sayı yayınlandıktan sonra, gazetenin yayın merkezi tekrar Mısır’a taşınır ve 20. sayıdan 24. sayıya kadar yine Mısır’da yayınlanır. 24. sayıdan itibaren gazetenin yayın merkezi bu kez Kahire’den İngiltere’nin başkenti Londra’ya nakledilir. Burada aylık olarak yayınlanır, ancak gazete bu taşınmanın etkisiyle yaklaşık on ay basılamaz. Gazete Londra’da yayına başlamadan önce Osmanlı’nın ilgili makamları şu şekilde uyarılmıştır: “Bedirhan Paşazâde Abdurrahman Londra'da Kurdistan isimli bir gazete çıkarmak tasavvurunda.”[3] Gazetenin 24. sayısı Londra’da yayımlanmış ve oradan da güneydeki Folkstone kentine yerleşmiş ve burada beş sayı yayımlandıktan sonra yayın merkezi tekrar Cenevre’ye taşınmıştır. Abdurrahman Bedirhan İngiltere bulunduğu zaman Prens Sabahattin’in Osmanlı gazetesi de Londra ve Folkstone kentlerinde yayın yapmaktaydı. Abdurrahman Bedirhan orada Osmanlı gazetesi yönetimiyle iyi ilişkileri vardı. Kurdistan gazetesi 14 Nisan 1902’de Paris’te Prens Sabahattin Bey’in başkanlığında düzenlenen ve bölünmeyle sonuçlanan İTC kongresiyle ilgili Kürdçe olarak “Qongre” başlığıyla uzun bir haber yayımlar. Bu yazıda kendisinin de o zaman örgüt azası olduğunu belirtir. 1902’de güvenilir kırk üyenin katılımıyla Paris’te Kongre yapıldı. Kongrede gayri Müslümlerden de iki-üç kişi vardı. Kongrede hedeflediğimiz asıl amaç, en kısa bir süre içerisinde maksada ulaşmak için ülkemizde ne kadar özgürlük savunucuları varsa hepsinin ittifakını oluşturup aynı amaca hizmet için bir yolda yürüyebilmikti.[4] Gazetenin son iki sayısı daha Cenevre’de yayınlanır ki son sayı olarak bilinen 31. sayı, 14 Nisan 1902 tarihini taşımaktadır.
Kurdistan gazetesi zengin bir içeriğe ve yazar kadrosuna sahip olmasa da gazetenin yazım dilinin ağırlıklı olarak Kürtçe olması, Kürt tarihi ve kültürüyle ilgili önemli yazılar yayımlaması, dönemin toplumsal ve siyasal durumuyla ilgili makalelere yer vermesi ve istibdat yönetimine karşı sıkı bir muhalefet yürütmesi ile dikkati çekmektedir. Kurdistan gazetesinin 9. sayısında “Sebat’ul Mulki Bi’l-E’dl” başlığı altında yayımlanan yazıda, bu muhalefet çok açık bir şekilde ortaya konmuş ve şöyle denmiştir: “Şu an Kürdistan istibdat yönetimi altındadır, sizi yönetenler Abdülhamit tarafından gönderilmiştir. Fakat Kürdistan’ın sahibi sizsiniz!”[5] Bunun yanı sıra toplumsal eğitim ve milli uyanışa vurgu yaparak özellikle çocukların eğitimi, yeni zanaatların öğrenilmesi ve meslek edinme konularında da dikkate değer yazılar yayımlanmıştır. Aynı zamanda Kurdistan gazetesinde, Kürd edebiyatının önemli klasiklerinden olan Ahmedê Xanî’nin Mem û Zîn eserinden ve Şerefhan’ın Şerefname’sinden de önemli bölümler yayımlanmış. İşlenen en dikkat çekici konulardan biri de, olası bir Kürt-Ermeni çatışmasına dikkat çekilmesi, Kürtlerin, siyasi iktidarın bu yöndeki kışkırtma ve teşviklerine alet olmaması gerektiği yönünde uyarılarda bulunulmasıdır. Dolayısıyla emsallerinin ortaya çıkışından çok sonra çıkmaya başlamasına karşın söz konusu gazetenin kurucu ve yöneticilerinin dönemin milliyetçi fikirlerinden etkilendiği, yazılarında Kürdistan’ın Osmanlı mülkü olarak değil, Kürd toprakları, vatanı ve tarihsel bir anayurt olarak savunulmasını öne çıkarttıkları açıkça görülmektedir. “Kürdistan’ın sahibi Kürdlerdir, Kürdistan’a bir düşman saldırı olursa, Kürdler ölümüne savunmalıdır. O toprağı Kürdler ekiyor ve Kürdler biçiyor, çünkü Kürdistan sizindir. Eğer Kürdistan’ın hep sizin elinizde kalmasını istiyorsanız, eğer çocuklarınızın ve kadınlarınızın savunmasız ve fakir kalmasını istemiyorsanız, bu zalim memurları ülkenizden kovmanız gerekiyor.”[6]
Mikdad Mithad Bedirhan ve Abdurrahman Bedirhan’ın yazıları başta olmak üzer genel olarak Kürdistan gazetesinde yayımlanan yazıların içeriğine baktığımızda; tarihsel bir anayurt olarak Kürdistan’ın sahiplenilmesi ve savunulması açık bir şekilde vurgulanmasına rağmen, Kürdistan’ın Osmanlıdan kopuşunu çağrıştıracak bir dilden ziyade, “Osmanlıcılık” fikrinin halen imparatorluk bünyesindeki farklı unsurların geleceğiyle ilgili çözümün önemli bir siyasal perspektifi olarak görülmektedir. Ahmed Kardam göre; Kürdistan gazetesi, Kürd milliyetçiliği doğrultusunda atılmış ilk adım olduğu elbette doğrudur. Ama bu “milliyetçilik” Osmanlı İmparatorluğundan ayrılma hedefini içermeyen, kendisini sadece Kürtlerde ulus farkındalığı, ulus bilinci yaratmaya yönelik fikirsel ve eylemsel faaliyetlerle sınırlayan kültürel milliyetçilikti.”[7] Dr. Celîlê Celîle göre ise; Kurdistan gazetesi, Kürd ideolojisinin oluşmasında en büyük tesiri olan ilk gazetedir. Gazetenin başyazarı Abdurrahman Bedirhan, bu süreçte öne çıkan en önemli Kürd mücadelecisi ve ideologlarındandır.[8]
Bu dönemde yani Kurdistan gazetesi henüz yayınını sürdürürken çıkan ikinci Kürd gazetesi ise Kurdistan’ın devamı ya da eki niteliğinde olan Ümmîd gazetesidir. Ümmîd gazetesinin ilk sayısı 15 Ağustos 1900 tarihinde başlamış, imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Mehmed Salih Bedirhan’dır. Mehmed Salih Bedirhan, İzzet Bey’in oğlu ve Salih Bey’in torunudur. Dedesi Salih Bey, Mir Bedirhan’ın ağabeyi Abdullah’ın oğludur. Defter-i Â’malım adlı günlüğünde, Rumi takvime göre 1290’da (1874) Lazkiye’de doğduğunu belirtir.[9]
Gazetenin künye kısmında on beş günde bir yayınlanacağı belirtilmiştir, ancak toplam kaç sayı yayınlandığını bilmiyoruz. Elimizde gazetenin sadece ikinci sayısı mevcuttur. Üzerinde yayın tarihi olarak Pazar 6 Cemaziyel-Evvel 1318 yazılmıştır[10] ki bu da miladi takvime göre 1 Eylül 1900 tarihine tekabül eder. Eğer belirtilen periyotta bir gecikme yoksa, gazete on beş günde bir yayınlandığına göre, birinci sayısının 15 Ağustos 1900 yılında yayımlanmış olması gerekir. Gazetenin kapağında, iri harflerle yazılan Ümmîd’in hemen üst kısmında Mason ambleminin yer alması, gazetenin büyük ihtimalle muhalif olan Masonların desteğiyle yayınlandığını akla getiriyor. Ümmîd gazetesinin Kurdistan gazetesiyle bir ilişkisinin olup olmadığı, varsa ne tür bir ilişki olduğunu bilemiyoruz. Ancak içeriğine baktığımızda işlenen konular bağlamında bir paralellik vardır.
Gazetenin elimizdeki sayısının bütün yazıları Osmanlıca kaleme alınmış, toplam dört yazı yayımlanmış olup hepsinin altında Ebu’l Berekat imzası vardır. Ebu’l Berekat imzası, büyük ihtimalle Mehmed Salih Bedirhan’ın mahlasıdır. Ümmîd gazetesi, istibdat yönetimine karşı halkçı bir çizgide yayın yapmış ve bu duruşunu şöyle dile getirmiştir: “Ümmîd gazetesi, memleket ve millet hizmetindedir. Milletin dertlerini dinlemeye hizmet eden siyasi gazetedir.”[11] Kapak yazısı ile içerideki yazılardan anlaşıldığına göre o da Kurdistan gazetesi gibi, Abdülhamid’in istibdat rejimine karşı mücadeleyi sürdürmeye girişmiş, muhalefet etmeyi “faziletli bir cihat” olarak tanımlamış ve daha vurgulu bir şekilde öne çıkartmıştır. Öyle ki gazetenin künye kısmının en üstünde motto şeklinde şöyle yazılmıştır: “Cihadın en faziletlisi; zalim sultana karşı söylenen doğru ve hak sözlerdir.”[12] Gazetenin ikinci sayısında yer alan, “Jubiley-i Yadigâr Yahut Utanmayan Kimdir?” ve “Hakkı Açıklama” başlığı altında yazılmış iki yazıda da Abdülhamid’in istibdat yönetimi şiddetli bir şekilde eleştirilmekte ve şöyle denilmektedir:
“Bir iki aydan beri her gün bir gazetede jübile-i yadigârı olarak falan vali şunu yaptı, falan mutasarrıf şunu etti, Abdülhamit de İstanbul’da bir Darûl-Fûnun tesis etti. Abdülhamit’in yirmi beşinci yıldönümü şerefine şenlikler tertip ediliyor. Kur’anlar okunacak, ondan sonra da biralar, şaraplar içilecek, çalgılar çalınacak, danslar edilecek. Velhasıl İslamiyet şerefine, insaniyet namına yakışmayacak rezaletler…
Şimdi düşünecek olursak, kendimiz için, kocaları ölmüş dulların, babaları ölmüş yetimlerin, evlatları ölmüş bahtsız baba ve annelerin, biraderleri ölmüş kimsesiz bacıların acılı ağlamalarından, yürek parçalayan feryatlarından güzel bir sevinç vasıtasını bulabilecek miyiz? Ne bedbaht mahlukuz ki gözümüz önünde deveran eden bu ciğer parçalayan durumlara karşı, sevincimizi göstermek ve bu olayların asıl sorumlusu olan bir gaddarın şerefine şenlikler tertip etmek alçaklığını irtikap etmeye tenezzül ediyoruz.[13]
Bedirhan ailesi üyelerinin sahipliğinde ve sorumlu müdürlüğünde yayınlanan bu iki gazetenin de arkasında herhangi bir legal veya illegal cemiyetin olduğuna dair şimdiye kadar bir bilgiye ulaşılmış değildir. Bu dönemde kurulduğu bilinen ilk Kürd cemiyeti, Kürdistan Azm-i Kavi Cemiyeti’dir.
[1] Kurdistan, no: 25, Duşenbe, 6 Camezeyilahir sene 1318, Folkstone.
[2] BOA, 30-1685, 08-12-1315 (H).
[3] BOA, 398-2, 10-01-1316 (H).
[4] Kurdistan, Eded (Sayı): 31, sala çiharê, duşemb, 1 Nisan sene 1318 (14 Nisan 1902), Kurdistan: Rojnama Kurdî ya Pêşîn-İlk Kürd Gazetesi (1898-1902), Cild- 1, Werger: M. Emin Bozarslan, Deng Yayınevi, Sweden, 1991
[5] Kurdistan, Eded (Sayı): 9, Sêşembe, 20 Receb 1316. Kurdistan: Rojnama Kurdî ya Pêşîn-İlk Kürd Gazetesi (1898-1902), Cild- 1, Werger: M. Emin Bozarslan, Deng Yayınevi, Sweden, 1991
[6] Kurdistan, Eded (Sayı): 9, Sêşembe, 20 Receb 1316. Kurdistan: Rojnama Kurdî ya Pêşîn-İlk Kürd Gazetesi (1898-1902), Cild- 1, Werger: M. Emin Bozarslan, Deng Yayınevi, Sweden, 1991
[7] Ahmet Kardam, Kürt Tarihinin Unutulmuş Bir Sayfası Abdürrezzak Bedirhan, dipnot yayınları, Ankara, 2025, s. 55-56
[8] Dr. Celîlê Celîl, Jiyana Rewşenbîrî û Sîyasî ya Kurdan (Di Dawîya Sedsala 19an û Destpêka Sedsala 20an de), Weşanên Jîna Nû, Uppsala, 1985, s. 181
[9] Mehmet Salih Bedir-Han, Defter-i Â’malım (Mehmed Salih Bedirhan’ın Anıları), Yayına hazırlayan: Mehmed Uzun-Rewşen Bedir-Han, s. 30-31, Belge Yayınları, İstanbul,1998
[10] Ümmid, sayı: 2, 6 Cemaziyel Evvel 1318 (1 Eylül 1900)
[11] Ümmîd, sayı: 2, 6 Cemaziyel Evvel 1318, s. 1
[12] Ümmîd, sayı: 2, 6 Cemaziyel Evvel 1318, s. 1
[13] Ümmîd, sayı: 2, 6 Cemaziyel Evvel 1318, s. 2
                
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
                    
Yorumlar (0)
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yazın.