16-17 Ekim 2017 Kerkük işgali ve ihanetinin üzerinden 3 yıl gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen Kürdistani bölgelerdeki işgal, zorbalık ve buna bağlı sorunlar olduğu gibi yerli yerinde durmaktadır. İçimizdeki birtakım kifayetsiz grup ve şahısların, kendi örgüt ve ailevi çıkarları uğruna ortaya koydukları talihsiz davranış Kerkük ve diğer Kürdistani toprakların işgaline neden olmuş, ortaya çıkan durum yüzbinlerce Kürd insanını kendi topraklarında mülteci ve derbeder bir yaşama mahkum etmiştir.

Kerkük’ün işgal projesinin ve ortaya çıkan gayri insani durumun asıl mimarları sömürgeci T.C. devleti ile yeminli Kürd düşmanı olan İran mollalarıdır. Ortaya çıkan bu olumsuz sonuçtan dolayı, biz Kürdlerin asıl sitem ve kızgınlığı ezeli ve ebedi düşmanımız olan sömürgeci devletlere değil gerçek kızgınlığımız sömürgeci devletlerin sinsi oyunlarına alet olan düşmanlarımızın tezgahladığı oyunları kolaylaştıracak tutum takınan sözde Kürd siyasi yapıları ve çevrelerinedir.

Bu bedbaht çıkarcı çevreler bir gerçeği bilmek zorundadırlar. O da kendilerine düşmanları tarafından vaat edilen çıkarlar, özgürleşmiş bir Kürdistan şartlarında kendilerinin sahip olacağı imkanların on binde birine dahi tekabül etmeyeceğidir. Daha da önemlisi birtakım maddi çıkarlar uğruna gösterdikleri zaaf, bahsi geçen bu çıkar çevrelerinin Kürdistan mücadele tarihindeki adı ve yeri ne yazık ki ihanet olarak bilinip yazılacaktır. Yine aynı siyasi çevreler bilmelidirler ki Kerkük işgali ve ihaneti olmasaydı düşmanlarımızın Afrin ve Rojava’nın diğer bölgelerini işgale yeltenme cesareti olmayacaktı. Bu anlamda Kerkük işgal ve ihaneti sömürgecileri cesaretlendiren ve bir bütünen Kürdlerin özgürlük mücadelesinde büyük bir kırılmaya sebep olmayacaktı.

Bu özet gerçeklikler ve belirlemelerden sonra asıl konumuz olan Şengal’de ki duruma bakacak olursak öyle görünüyor ki başını PKK’nin çektiği birtakım Kürd siyasi örgütleri ne Kerkük ne de Rojava’da ki hatalarından ve yanlışlarından yeteri kadar ders çıkarmamışlar veyahut da çıkaramamışlar ve geçmişteki hata ve yanlışlarını bugün de Şengal’de sürdürme istidadı göstermektedirler.

Tüm Kürdistani çevreler çok iyi bilmelidirler ki Kerkük Kürdistan’ın kalbi ise Şengal stratejik konumu itibariyle Kürdistan’ın beynidir. İşte bu sebeplerden dolayı Şengal’de birtakım yanlışta yapılacak ısrar ve ideolojik tutum Kürdlerin ölüm fermanı anlamına gelmektedir. Yine bilinmelidir ki Kürdistanı sömürgeleştiren T.C. ve İran devletleri Şengal’de kendi çıkarları uğruna büyük hesaplar yapmaktadırlar. Bunların Şengal ile ilgili hedefleri üç aşamalı bir projeyle hayata geçirilmek istenmektedir.

  • Şengal’de Kürdler arası yeni bir kardeş çatışması yaratmak.
  • C. devletine bağlı Işid çevreleri ile İran’a bağlı Haşdi Şabi çeteleriyle bu stratejik bölgeyi kendi kontrollerinde tutmak.
  • Bu vesileyle Başur ve Rojava Kürdistanı’nın arasına yeni bir hançer saplayarak Kürdlerin nihai hedefi olan Akdeniz’e çıkma hayallerini öldürmektir.

Yukarıda belirtmeye çalıştığımız gerçekliğe baktığımızda ve sömürgeci devletlerin Kürdlerin bölgede herhangi bir statü sahibi olmaması için birlikte geliştirdikleri düşmanca ve sinsi planların boşa çıkarılması Kürd siyasi çevrelerinin birlikte hareket etmesi için tarihi bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır. Bu anlamda Kürdistan bölgesel yönetiminin başta Haşdi Şabi vb. çete örgütlerinin Şengal’den uzaklaştırılma projesine tüm Kürd siyasi yapılarının hiçbir bahaneye sığınmadan Kürdistan bölgesel yönetiminin geliştirdiği bu alanı temizleme projesine ve mevcut yönetimin iradesine saygı göstermeleri gerekmektedir.

Bunun tersi bir tutum ve davranış Güney ve Rojava Kürdistanı’nın birliğine onarılmaz zararlar vereceği gibi Kürdlerin düşmanlarına karşı birlik olma çalışmalarına da büyük bir darbe olacaktır. Bütün bu gerçekliklerden dolayı umuyor ve temenni ediyoruz ki tüm Kürd siyasi çevreleri geçmişte yaşanmış talihsiz olaylardan ciddi bir ders çıkararak mazlum halkımızın hak ve özgürlük mücadelesine olumlu sonuçlar yaratacak bir tutum takınarak tarihe ve halkımızın isteklerine cevap olurlar.

Saygılarımla

17.10.2020 / İstanbul