Bundan üç yıl önce 25 Eylül 2017 tarihinde Kürtler için tarihi bir gün tarih sayfalarına düştü. Başka bir ifadeyle 25 Eylül 2017 tarihinde Kürtler yeni bir tarih yazıdı, yeni bir tarihi sayfayı açtılar. Bu tarihte, Kürdistan Federe Devleti’nde bağımsızlık referandumu yapıldı. Referandumun sonucunda Kürdistanlılar ezici bir çoğunlukla, % 93 oy oranıyla bağımsız devlete “evet” dediler.

REFERANDUM GÜNÜ ORTAYA ÇIKAN SONUÇ, KÜRTLERİN BEKLEDİĞİ VE BÜYÜK BİR SEVİNÇLE KARŞILADIKLARI BİR SONUÇTU…

Kürdistan’ın bütün parçalarındaki ve dünyadaki Kürtler, Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin öncülüğünde Kürdistan partilerinin çoğunluğu ve Kürdistan Meclisi tarafından alınmış olan bu kararın, zor alındığını yakından izleyerek biliyorlardı. Ayrıca tüm Kürtler, bu kararın Kürdistan Başkanı, Kürdistan Partileri, Kürdistan Meclisi tarafından tesadüfen alınmadığını bilince çıkarmışlardı. Çünkü biliyorlardı ki,  Kürt milletinin nabzını, yüz yıllık milli mücadele tecrübesiyle elinde tutan Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin,  sonucunun başarısız olacağı bir tarihi olaya öncülük etmesi düşünülemezdi. O halkını tanıyordu. O halkın duygularını ve isteklerini yakında biliyor, takip ediyor. Halkın talep ve isteklerini yerine getirmede Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin usta, lider, dava adamı olduğu da tarihsel gelişmelerle ortaya çıkmıştı.

Tüm Kürtler, bağımsızlık referandumu kararının alınmasından önce birçok riskleri ve saldırıları, bağımsızlık referandumu kararından sonra birçok provokasyonu göze almanın sıradan bir olay, sadece söz olsun diye alınmış bir karar için olmadığını da biliyorlardı.

Bundan dolayı tüm Kürdistan parçalarındaki Kürtler ve dünyadaki Kürtler (PKK, Goran, Kürdistan İslam Örgütü taraftarları hariç),  bağımsızlık referandumunun olumlu sonuç vermesi için canı gönülden çalıştılar. “Bağımsız Kürdistan Devlet” merkezli mitingler, kapalı salon toplantıları, müzik festivalleri, konferanslar, seminerler, televizyon programları yaptılar. Gazete ve dergilerde yüzlerce makale yazıldı.

Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin, büyük kitle katılımlarıyla yaptığı bağımsızlık referandumunu destekleme mitingleri, mitinglerde yaptığı akılcı ve milli demokrat konuşmaları Kürtlerin destekleme ve çalışma isteğini daha da fazla artırıyordu.

Kürdistan Başkanı’nın, büyük emperyalist devletlerin “Referandumu erteleme” taleplerine karşılık ileri sürülen taleplerin kabul edilmemesi üzerine, bağımsızlık referandumunu ertelememesi, büyük bir riski göğüslemesi, cesaretli davranışı, dava adamlığı duruş ve davranışı,  bütün Kürtleri fazlasıyla gururlandırdı. Bunun sonucu da Kürtler bağımsızlık referandumuna sahip çıkmanın bir namus, bir şeref, en önemlisi de çocuklarımızın geleceği, devlet olmamız anlamına geldiği bilinç ve milli şuuruyla daha da ileri atılımlar yaptılar.

O andan itibaren işler daha da ciddileşti, Kürtlerin tam anlamıyla ezberi bozuldu, yeni bir gelecek kurgusu ve senaryosu yazılmaya başlandı. Umutlar arttı. Umutlar ve güven arttıkça dünyanın dört bir yanından Kürtler, Kürdistan Federe Bölgesine akın ettiler.   

Kürdistan çeşitli renklerle donatıldı. Günler öncesinden halaylar tutuldu.

Biz Kuzeyli Kürtler de günler öncesinden Kürdistan Meclisi önünde gösteriler yaptık.

Kürdistan Başkanı Mesut Barzani’nin, “devletin sadece Kürtlerin devleti olmadığı, olmayacağı, olamayacağı; devletin, tüm Kürdistanlıların, yani Kürdistan’daki tüm farklı ulusal toplulukların ve dini azınlık gruplarının federal ve demokratik devleti olacağı” vizyonu, bağımsızlık referandumuna desteğin zirveye çıkmasına neden olan önemli bir vakıa olduğunu düşünüyorum.

Bağımsızlık referandumunun sonucu da, tüm Kürtlerin gönlünce oldu. Bağımsızlık referandumundan, Bağımsız Kürdistan Devletine “evet” denildi.

Bu sonucun tüm Kürtler için büyük bir sevinç kaynağı olduğu tartışmasızdı.

BAĞIMSIZLIK REFERANDUMUNDAN ÇIKAN SONUÇ SÖMÜRGECİ 4 DEVLETİN KORKTUĞU BİR SONUÇTU: BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU SONUCU TÜM KÜRTLERİN DEVLET İSTEDİĞİNİ ORTAYA KOYDU. SÖMÜRGECİ DEVLETLERİN “KÜRTLER DEVLET İSTEMİYOR” TEZİNİ YIKTI…

Sömürgeci Devletler, Kürdistan’ı işgal ve ilhak eden, sömürge altı statüyle ellerinde tutan; Kürtlerim bütün milli değerlerini gasp eden devletlerdir. Bundan dolayı bütün Kürdistan’daki milli hak arayışlarını, milli direnmeleri kanla ve katliamlar bastırmışlardır.

Onlar, Kürtlerle ilgili olarak, sadece kendi devletleri bünyesinde değil, kendi devletlerinin dışındaki gelişmelere karşı da her zaman tahammülsüz ve acımasız olmuşlardır. Bundan dolayı, Kürdistan’ın herhangi bir parçasında ortaya çıkan ve gelişen milli direnme hareketlerini bastırmak için ittifak sağlamışlar, birlikte hareket etmişler ve etmektedirler.

Bu ittifak en somut şekilde 1975 yılında Kürdistan Otonomisinin yıkılmasını onaylayan Cezayir Antlaşmasıyla göze batırılmış ve bilinçlere çıkmıştır.

Kürdistan bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine karşıdırlar. Bundan dolayı da Kürtlerin devlet olmasına kesinlikle karşıdırlar, Kürtlerin devlet taleplerini kanla bastırmaktadırlar.

Kürtlerin devlet olmasına karşı olmak için birçok tez ileri sürmektedirler. Bu tezlerden biri de, “Kürtlerin devlet istemediği” doğrultusundaki tezleridir.

Bağımsızlık referandumundan çıkan sonuç, Kürdistan Devleti’nin kuruluşunu isteme talebidir. Bu talep sadece Kürdistan’ın Güney parçasındaki Kürtlerin değil, bütün parçalardaki Kürtlerin isteği ve talebi olarak ortaya çıkan ve şekillenen bir iradedir.

Daha doğru ifadeyle bağımsızlık referandumu sonucu, Kürdistan’ın Güneyi ile ilgili somut olmasına rağmen, diğer Kürdistan parçaları için model niteliğindendir.  

Bundan dolayı bu sonuç, dört sömürgeci devleti korkutmuş, onların birlikte saldırıya geçmesine neden olmuş. Kerkük’ün işgalini, Kürt işbirlikçilerinin (YNK, PKK, Goran’daki bir grup) desteğiyle gerçekleştirmişlerdir.

Hewlêr’e de saldırmak istemişlerdir. Ama Mesrur Barzani’nin pêşmergelerin kararlı ve kahraman direnişiyle kırılmışlardır.

Bağımsızlık referandumu sonucu, aynı zamanda sömürgeci devletlerin “Kürtler devlet istemiyor” tezini de iflas ettirdi.

BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU SONUCU DEVLET OLMAMIZIN VE OLACAĞIMIZIN HUKUKİ DEMOKRATİK BELGESİDİR…

Kürtler, Kürdistan’ın Güneyinde uluslararası hukuk ve demokrasinin evrensel prensiplerine uygun Kürdistan Bağımsızlık referandumunu gerçekleştirdi. Referandum sonucu, yapılış yol ve yöntemi kadar meşru, uluslar arası hukuka ve demokrasiye uygun bir sonuçtur. Bu sonuç, Kürtlerin devlet istedikleridir. Bu istek uluslar arası hukuk ve demokrasi ilkeleri açısından meşrudur.

Bundan dolayı bu sonuç belgesi, Kürtlerin yarın karşılığını alacak senede benzer. Borçlu olanın borcunu ödememekte ısrar etmesi, borçluyu borçlu olmaktan çıkarmaz.

Sömürgeci devletler ve özellikle de Irak Devleti, Kürdistan Bağımsızlık Referandumu sonucunu bugün zorbalıkla, şiddetle, uluslararası ve bölgesel gerici güçlerle, millet haklarına düşman ittifakla, gayri meşru güç odaklarıyla, işbirlikçileri olan Kürtlerle uygulama alanına sokmazsa da, uygulama alanına sokulacak koşulları ileriki dönemde gelecektir.

Bu nedenle Kürdistan Bağımsızlık Referandumunun sonucu, Kürtler olarak devlet olmamızın ve olacağımızın belgesidir. Bu belgeyi sıkı bir şekilde koruyalım. İcraya konulacak günlerin koşullarını yoğunlaştıralım ve karşılığını alalım.

Uluslararası hukuka, milletlerin hak ve özgürlüklerine, insan olmanın gereklerine, demokrasiye, barışa ve adalete uygun yapılan ve meşru sonuç doğuran Kürdistan bağımsızlık Referandumunu görmezlikten gelen, demokrasi iddiasında olan devletlerin ve güçlerin karşı tutumlarını da unutmayalım. Görmezlikten gelmeyelim. Gereken yerde yüzlerini eleştir şamarlarımızı indirelim. 

Diyarbekir, 22 Eylül 2020

([email protected])