Kürd olmak itibarıyla değil, belki hakkı beyan ve bu beyanın lüzumuna binaen şu makalenin dercine lüzum görüyorum. Zira:

“Be nutq ademî bîtirest ez dewab

Dewab ez tû bîh ger negpyî sewab.”

(Sadiyî Şirazî)

(Konuşmasından dolayı insan hayvandan üstündür / Hayvan ise, doğruyu söylemediğinde senden üstündür.)

Şarkın geniş sahasında her çeşit muavenat, yardım, talim, terbiye ve murattan (himayeden) mahrum olan hamaset ve asalet sahibi Kürd ırkı, Ortadoğu’da bulunan kavimler arasında mezkûr mahrumiyetlerle beraber birçok meziyet ve seciyelerle müteferrid (eşsiz) ve mümtaz bulunuyor!.. Şecaat, sehavet (cömertlik), zeka sürat-i intikal (çabuk kavrayan), diyanet, izzeti nefis, safvet-i kalp (kalbin saflığı), vefa, nimetşinaslık, büyüklere ve eşrafa hürmet ve samimiyet adeta Kürdlerin malı mürüvvet (cömertlik) ve mümeyyiz (ayıran) sıfatıdır.

Dört beş asırdan beri bilâ-ihtiyâr (kendiliğinde) İslam Hilafetine boyun eğip tabiyet etmiş (uymuş) olan Kürdler, günbegün dini alaka ve rabıtayı takviye etikleri halde, an be an hayal kırıklığına maruz kalmış ve menfaatperest memurlar, tefrikacı fırkalar ve terbiyesiz idarecilerin tekdir, terhib (korkutma) vs. … ve tenfirlerine (nefret ettirmelerine) hedef olmuşlardır. Zaten taraflar arasında dil, ahlak, adetler ve geleneklerce tezat teşkil edecek olan sebeplerin vücudu, emel ve maksatlar itibarıyla dahi bariz olan farklılık ve ayrılığın varlığı; daimi surette yukarıdaki sonuçları neticelendireceğine tereddüt edilmez. Meşrutiyetin başlangıçlarından bu günlere kadar Kürdistan sahasında cereyan etmiş olan elim (üzüntü verici) hadiseler meydandadır.

Şu zararlı mahzurların kaldırılması kolay olduğu halde; kibir, gurur ve cehaletten dolayı defedilmesi katiyen tevessül (girişme) edilmemiştir. Fakat muhterem halifemizin başa geçmesinden şimdiye kadar bu önemli işi nazarı itibara almış, Kürdistan’da ve Kürdler arasında asalet, necabet ve marufiyet (tanınmışlık) itibarıyla mühim bir mevkiye haiz olan değerli zevattan birkaçını kabineye dahil etmektedir. Nitekim Tevfik Paşa kabinesinde Şeyhülislam Hayderizade, İsmail Paşazade, İzzet Bey ve Ferit Paşa’nın birinci kabinesinde Ayandan Seyyid Abdülkadir Efendi ve bilhassa Müşir Ali Rıza Paşa kabinesinde ikinci defa olarak Şeyhülislam Hayderizade İbrahim Efendi Hz.leri kabineye dahil olmuşlardır. Bu gibi isabetli tedbirler ve hoş tevcihler; mezkûr sakıncaların kaldırılmasına ve Kürd ırkının yüceliğine sebep olabileceği apaçıktır.

Şeyhülislam Hayderizade İbrahim Efendi Hz.lerinin fazilet ve kemalat mertebeleri, edebiyat ve irfandaki basamakları herkesçe malum[1] ve teslim edildiğinden yüce menakiblerinden bahsetmek,  adeta malum-i ilan kabilindedir. Fakat Kürdistan ekabir (büyükleri) ve eşrafı daha fazla memnun ve Kurdistan mecmuasının değerli kadın-erkek okuyucularını sevindirmek ümidiyle Şeyhülislam Efendi Hz.lerinin yüce resimlerini yayınlamakta ve yalnız Kürd ırkı için değil belki bütün Müslümanlara medar-i iftihar olan “Hayderi” ilmi hanedanından müellif ve müellefatından (yazılan eserlerinden) kısaca bahsetmek ve halihazırda Şeyhülislam Hz.lerinin, Şeyhülislam ve Kürdistan’ın en yegane ilmi hanedanının  nesl-i necibi (soyu temiz) olmak haysiyetiyle kendilerine teveccüh etmiş olan kutsal vazifeyi aşağıda arzediyorum.

1- “İrtibat alakasında zerre kadar rehavet (gevşeklik) bile- seçimlere iştirak etmeyerek şöyle dursun Kürdlerin diyanet, azim ve hazmine şayan olmadığından, Kürdleri tamamen yaralayıp tiksindirmiş ve etmekte olan muamelelere son verdirmek “Osmanlılar yanında parmakla gösterilen ve Kürd ırkı arasında mühim bir öneme haiz olan zevatın sebepsiz emekliye sevki, azil ve tevkifleri mezkûr muamelelerin bir kısmı olup mütarekeden sonra ve bilhassa Ferit Paşa zamanında sürekli devam ediyordu. İşte ferik (korgeneral) Ahmed Hamdi Paşa’nın emekliye sevki, mirliva (tuğgeneral) Mustafa Paşa ve miralay (alay komutanı) Halil Bey’in azli ve kaymakam Aziz Bey’in tevkifi apaçık bir misaldir.

2- “Kürdistan”da hayat-memat meselesi için teşekkül etmiş Ferit Paşa zamanında sebepsiz kapatılmaya maruz kalmış olan “Kürdistan Teali Cemiyeti” şubelerini açtırmak.

3- Âli ve teali (yüksek ve lise) tahsilleri görmüş ve Şeyhülislam Efendi Hz.lerinin tedrisat halkasında dört sene bulunmuş, millet ve devletin saadet ve bekası için hayatını veren ve mevcudiyetine amade olan Vanlı Hamza Efendi; inkıraza (yok olamaya) mahkum olan akraba ve kederli bağlantılarının mahallesine, harap ve mezaristan olan vatanına “Van”a avdet ederken yine  Ferit Paşa zamanında hapis ve tevkif edilmiş ve hiçbir kanuni ve akli sebebe dayandırmaksızın susuz, ekmeksiz, parasız olarak aylarca sefil ve sergerdan (şaşkın) bırakılmış, bu hadise bütün Kürd genç ve münevverlerini (aydınlarını) yaralamıştır. Bu zulmün kaldırılması ve adı geçenin tahliye ettirilmesi de arzedilmiş vazifelerdendir.

4- “Ma eerselna min resûlin illa bîlisani kawmihi” (Ayet) (-Biz insanlara açıklasın diye- Peygamberi kavminin diliyle gönderdik.) anlamınca, muktedir ve münevver Kürd insanları var iken, mahalli dile vakıf ve gelenekler, ahlak ve ırki duygulara vakıf olmayanları tayin etmek, akıl, mantık ve fikre muhalif olduğundan Kürdistan eşrafından ve Kürdler arasında bilinen, ilim, iktidar ve sadakat noktayı nazarından mutemet (itimat edilecek) zevatı değişik memuriyetlere tayin ettirmek)

5- Serbest bir surette hiçbir baskı ve tahakküm altında olmamak şartıyla, seçimleri icra etmek ve Kürdlerle “tamamen ekseriya” meskûn olan vilayetler ve livalarda Kürdlerden namzet göstermek ve mebus seçmektir.

Şu maruzatımızı maddi ve manevi faydaları açık bir surette bariz ve adalet hakkı, hakikat, meşrutiyet ve temsile uygun olduğundan kabule mazhar olmasına intizar ve başarılı bir şekilde gerçekleşmesinde pek ümit varım.

Kaynak: Kurdistan, Sayı: 15, 29 Teşrin-i Evvel 1335 (29 Ekim 1919)


[1] Şark’ın yegane bir alimi, edibi ve faziletlisidir. Zira kendisi dört dilde (Türkçe, Arapça, Farsça ve Kürdçe) beliğ bir şiir, iyi bir hatip ve fazıl, alim bir ediptir.