Özgürlüğünü istiyor diye Kürde yapılmadık zulüm kalmaz. Türk basını başından beri bildiği bütün hakaretleri Arapça,farsça Kürde karşı kullanır.

Kürdün katledilmesinde ‘Vaziyet inkişaf ediyor’dur mesela.

‘Şakiler ihata ediliyor’dur.

Sömürgeci, işgalci ,talan müfrezelerinin ‘kıtaatının yürüyüşüne’ karşı koymaya çalışan Kürt, Kemalizmin ceridelerinde ‘eşkiyadır, sergerde’dir.

Kürdün toplu katli Türk lügatında ‘külli  telafat’tır.

Kürdlerin ‘tedip ve tenkili’ zamanlarında gazeteler hep bir ağızdan bağırmaktadır:

‘Eşkiya kaçmak’tadır!

‘Mahsur eşkiya yerlerinden kımıldamağa imkan bulamamakta ve şedit hava bombardımanı hemen hiç kesilmeden devam etmektedir’(Cumhuriyet, 07.08.1930)

Ağrı direnişinde sık sık kullanılırdı bu ifadeler.

Gazetelerde Kürt soykırımı bayram müjdeler gibi duyurulmaktaydı:

‘Netice çok yaklaşmıştır ve kat’i imha; artık gün meselesi olmuştur. Ankara’da an be an bu habere intizar ediliyor.’ (Cumhuriyet, 9 Temmuz 1930)

‘Tenkile devam’ manşetleri yüz metre bayrak yarışına girmiştir.

‘Asiler abluka edilmiş’tir!

Kürtlerin üstüne estirilen bu korku terörü değişik formatlarda devam eder durur.

Kürdün moralini bozup takattan düşürmek için Kürd aydınları ve savaşçıları, aşiret ileri gelenlerine yönelik özel kampanyalar yürütülür.

‘Rıza Tevfik, Ebdülhüdanın oğlu, Mevlanzade ve hempaları Halep mevlevihanesinde toplanmışlardır!’ (Vakit, 11 temmuz 1930)

Ne zaman Kürdün katli sözkonusu olsa, Türk cerideleri ‘En iyi Kürd ölü Kürddür’ siyasetinden göz kamaştırıcı propagandalar yapmaktadır.

***

ŞIKAK BEYİ SIMKO

Şıkak beyi Sımko maalesef ‘En iyi Kürd ölü Kürttür’ politikasının en bariz örneklerinden birisidir.

Kürdlerin öenmli bir ‘ateş gücü’ olan Sımko’nun akıbeti üzücü olduğu kadar trajiktir de.

Şıkak Beyi Sımko , Türk istihbaratı tarafından İngilizlere karşı kullanılmıştır. Bu nedenle de İngiliz savaş uçakları 1922’de günlerce Rewanduz’u bombalamıştır. Genelkurmay belgelerinde Sımko’ya örtülü ödenekten para aktarıldığı da yazılır. Bu konuya ‘Kemalizmin Kürt politikası’ adlı incelememde detaylı olarak değinmiştim.

‘En iyi Kürd ölü Kürddür’ politikasına bir örnek de Sımko ağa’nın ölümünden duyulan sevinçte görülmektedir.

Sımko Ağa, Kemalizmin İngilizleri bloke etme ve Kürtlerle çatıştırma siyasetinde önemli bir rol oynamış, yani Kemalizme hizmet etmiştir.

Buna rağmen Sımko’nun da ‘ölüsüdür’ rağbette olanı Kemalist rejim için.

14 Ağustos 1930 tarihli Vakit gazetesi Sımko’nun öldürülmesini şöyel duyuruyordu:

‘Sımıko’nun ölümü. Bir İran gazetesi bu münasebetle ne diyor?

Tahran’da intişar eden ‘Şafakı Surh’ gazetesinin son posta ile gelen nüshasında Sımıko’nun katli münasebetile ‘fasit bir uzvun kesilmesi’ serlevhasile bir başmakale vardır. Bu makalede deniliyor ki: Yüzbinlerce Irak halkının bedbahtlığına sebep olan meşhur sergerde ve eşkiya reisi Simiko’nun itilaf edilmesine imkan hasıl olmuş bu suretle İran hududu dahilinde bulunan siyah bir leke silinmiştir. Bu adamın bütün hayatı, bir çok cinayet ve şenaatlerle doludur. Herhalde bu şeririn imha edildiğini öğrenen herkes memnun olacaktır. İsmail Sımıkonun öldürülmesi İran hükümetinin asayişi ihlal eden unsurlara karşı nasıl bir siyaset takip etmekte olduğunu pek güzel göstermektedir.’

Sımko’nun öldürülmesi Cumhuriyet gazetesinde de yankı bulmaktadır.

‘SMİKO NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?’ başlığıyla verdiği haberde Cumhuriyet bir İran gazetesinde yazılanları iktibas etmektedir:

‘Temmuz’un 27. Gecesi muhtelif istikametlerden piyade ve süvariden mürekkep üç kıtat askeriye gönderildi. Kendisine malik olduğu bütün silahları terk ve teslim ile hemen Tebriz’e hareket etmesi lüzumu tebliğ olundu. Fakat silahlarını teslim etmemesi üzerine  gayet seri hareket eden kuvvetler kendisini kuşattılar. Vuku bulan müsademede Simiko maktül düştüğü gibi maiyetinde bulunan eşkiyadan da çoğu öldürüldü. Birçok yaralı bırakmış olan bu Kürt eşkiyasının halen firarda bulunanları da takip edilmektedir.’ (7 Ağustos 1930, Cumhuriyet)

Sımko’nun İran tarafından katledilmesi Milliyet gazetesinde ‘Meşhur şaki Simika da akıbetine kavuştu’ şeklinde duyuruluyor:

‘Simiko öldürüldü.Paris,21. A.A. Havas ajansının Tahran muhabiri tarafından gönderilen bir telgrafa göre , birçok senelerden beri hudut havalisinde bir takım cinayetler yapmakta olan maruf Kürt eşkiyasından Simiko, İran kıtaatı tarafından öldürülmüştür.’ (22 temmuz 1930,Milliyet)

Sımko’nun öldürüldüğü konjöktür dikkat çekicidir. Ağrı’daki Kürd direnişinin kırılması için Türkiye ile İran arasında görüşmeler, sınır değiş tokuşu için pazarlıklar yapılmaktadır. Sımko’dan Türkiye’nin vazgeçmesine karşılık herhalde İran da sınır değiş tokuşunda daha anlayışlı davranmış olabilir. Sınır değiş tokuşuna İngiltere’nin de onay verdiğine değinmekte yarar vardır.

‘KÜRDLERE DIŞ DESTEK VAR’ YALANI İLE İNGİLİZ VE FRANSIZLARIN DESTEĞİNİN ALINMASI

Kemalistler her fırsatta ‘Kürdlerin dış destek aldığını, ayaklanmalarının altında dış desteğin yattığını’ öne sürerken, İngiliz ve Fransızlar üstünde baskı oluşturuyor. İngiliz ve Franszıların Kürdler üstünde baskı yapmalarını sağlıyor.

9 Temmuz 1930 tarihli Vakit gazetesi ‘Entelicens servis Ağrıdağı hadisesinde alakadardır’ başlığıyla verdiği haberde İngiliz Lawrens adını ortaya atmaktadır.

Almanya da Türkiye üzerinde nüfuz kurmak için Türkiye’nin ‘Kürdlere dış destek korkusunu ‘ kaşımaktadır.

Vakit gazetesi ‘Bütün alman gazeteleri Kürt isyanını İngilizlerin körüklediğini yazıyorlar. Lord Kürozn vaktile, Hindistan’ın hudutları Fırat nehrinde olmalıdır demiş’ başlığıyla çıkıyor:

‘Taymis (The Times) gazetesinin Berlin muhabiri şu mühim malumatı veriyor:’Türkiyenin İran arazisine geçtiği hakkındaki haberler Alman matbuatında baş makaleler neşri ile karşılanmıştır. Bu neşriyatla İngilterenin tekrar işe başladığı kaydolunmaktadır.

Alman matbuatının kariler, Efgan (Afgan9 isyanının Miralay Lawrens tarafından hazırlandığına kanidir. Şimdiki Kürt isyanı hakkındaki neşriyattan da aynı kanaati hasıl edecektir. Alman gazeteleri Kürtlerin İngiliz silahı kullandıklarını yazıyorlar. Bundan başka Alman başmuharrirleri, Lawrens’in Kürdistan’da olduğunu keşfetmişlerdir. Bunlar Lawrens’e harikulade kudretler atfetmektedirler.

(..)

Germanya gazetesi neşrettiği bir makalede diyor ki: ‘Kürtler yeni ve asri İngiliz silahlarıile ve makineli tüfeklerile müsellah olmasalar ve esrarengiz bir şahsiyet olan Lawrens tekrar meydana çıkmamış olsa bile, Lord Kürzon’un (Lord Curzon) şu sözünü hatırlamak icap eder:Hindistan’ın hududu Fırat üzerinde olmalıdır.

(..)

Kürt isyanının ancak İngilizlerin gözü önünde Kürtlere yapılan yardımlarla bugünkü safhaya girdiğini söylemektedir.’ (Vakit, 19 Ağustos, 1930)

Türkiye’nin Ağrı direnişini bastırmak için İran ile görüşmelerinde ve yaptığı pazarlıklarda İngilizlerin Kürdlerden yana bir politikası olmadığı Milliyet gazetesinde şöyle bildirilmektedir:

‘İngiliz sefirinin teminatı:Kaplıca,23 Milliyet: İngiliz sefiri hükümetinin İran hududundaki harekatımızı bir zaruret olarak kabul edeceğini, zaten başka türlü harekete imkan olmadığını Hariciye Vekili beye söylemiştir.’(24 Ağustos 1930,Milliyet)

Aynı gazetenin 2. Sayfasında İngiliz The Times gazetesinde yer alan bir yazıdan da şunlar aktarılmaktadır:

 (..)

‘Suriye’den Bedirhan beyin çıkarıldığını, Irak Kürtlerinin de İngiltere-Irak muhadesinde kendileri için bir madde bulunmamasından şikayet ettiklerini yazarak Irak’taki Kürtlerin vaziyetine geçiyor ve İngiltere’nin Türkiye, İran ve Irak’taki Kürtleri toplayacak bir milli Kürt cereyanı vcuda getirmek  emelini beslediği hakkındaki rivayetleri ve Lawrence’in o havalide bulunduğuna dair ahiren Alman gazeteleri tarafından vaki olan neşriyatı tekzip ediyor’.

‘Yaptığımız işte haklı ve kuvvetliyiz. Taymis’in Şark hudutlarımızdaki vaziyet hakkında bir makalesi..

Taymis’in (The Times kastediliyor.B.N.) Şark hudutlarımızdaki vaziyet hakkındaki bir makalesi.. Dünkü posta ile gelen 20 tarihli ‘Times’ gazetesi şark hadisesi hakkında bir başmakale neşrediyor. İngiliz gazetesi Kürt asileri yüzünden  Türk-İran münasebetinin karıştığını yazmakla söze başladıktan sonra evvelce çapulculuk maksadiyla Kürtlerin hududa yaptıkları akınlardan dolayı iki hükümet arasında muhaberat cereyan ederse de bu yüzden münasebetin ciddi bir hal almadığını, fakat geçen haziranda iki Kürt mülteci reisin hududu geçerek bir kaç yüz adamın başına geçmesi bu harekatın..yağma etmek için olmadığını gösterdiğini yazarak diyor ki:’Akıncıların’ bir mücadele planı vardı, ve beklenmiyen surette müsellah ve zapta raptamalikti. Ararat dağının cenup ayağındaki Bayazit müstahkemini setrederek Van şehrindeki kuvveti tecrit ve ele geçirmek teşebbüsünde bulundular. Şüphesiz bu suretle Garpteki Kürtleri de isyana teşvik etmeği ümit ediyorlardı.

(..)

Asileri takip için Türk askerlerinin İran arazisine geçerek Şah’ın kuvvetlerile teşriki mesai için Türk hükümetinin müsade istemiş olması hayret edilecek bir şey değildir.

Times, İran’ın Şimali garbisinde  bulunan Kürtlerin kuvvetli olmaları hasebile Türkiyenin bu vaziyete kat’i bir nihayet vermek amacını tamamile haklı bulmaktadır.’(Milliyet, 24 Ağustos 1930)

Times gazetesi aynı yazısında, Alman gazetelerinin ‘Britanya’nın iran,Irak ve Türkiye’deki Kürtleri toplayacak bir milli Kürt cereyanı meydana getirmek istediği ve Lawrence’in bölgede olduğu’ iddialarını da yalanlamaktadır.

Sımko’nun İran tarafından katledilmesi birinci sayfada şöyle haber edilmekteydi:

‘İSMAİL AĞA SEMİKO! İran’da öldürülen bu Kürt sergerdesinin resmini dercediyoruz.

(Sımko’nun cansız bedeni altına düşülen resimaltı yazısı da şöyledir: İsmail ağa Semiko ölümünden sonra)

İran askerleri tarafından öldürülmüş olan meşhur Kürt şakisi İsmail Ağa Semiko’nun ölümünden sonra alınıp Tebriz’den gazetemize gönderilen resmini dercediyoruz. Geçen hafta ve bu hafta gelen İran gazeteleri bu şakinin şimdiye kadar işlemiş olduğu cinayetleri anlata anlata bitiremiyorlar. Semiko, ‘Eşnoye’ mevkiindeki Sadık Han maiyetindeki askerler tarafından öldürülmüştür.’ (Vakit, 18 Ağustos 1930)

***

Kemalist rejim Kürdlerin iç dinamiklerini parçalamak için her türlü yola başvurmuştur. Rüşvet ve makam bu yollardan başlıcalarıdır. Ama maksat hasıl olduktan sonra da kendisine ‘yararlılık’ gösteren kim olursa olsun tasfiye etmiştir. Şıkak beyi Sımko ibretlik bir örnektir.

Kürd siyaseti analiz yapma, bundan sonuç çıkarma, buna göre politika oluşturma, uygun örgütlenmeler yaratma becerisine sahip değildir.

1925 ve 1930 direnme hareketlerinin yanısıra Koçgiri ve Dersim direnişleri de analiz edilmemiş, ‘kahramanlık’ sloganlarıyla ele alınmıştır.

Yapılan onca fokoculuğa rağmen sözü edilen direnişlerin askeri açıdan bir analizi de yoktur. Çünkü herşeyi ‘bilen!’ Kürd siyasasının bu konularda eğitim görmüş, uzmanlaşmış otoriteleri de yoktur.

30 Haziran 2020