Korona hastalığının ortaya çıkmasıyla veya çıkarılmasıyla dünyada alışılmadık ve beklenmedik gelişmeler baş göstermeye başladı.

Korona virüsüne karşı alınan önlemler ‘Yeni bir dünya düzeni’nin oluşturulmaya başlandığının işaretlerini vermeye başladı.

Bu işaretlerden birisi çipli bir yaşama geçileceğinin, devletlerin insanlar üzerindeki kontrolünün artacağıdır.

Korona önlemleriyle birlikte insanların günlük yaşamları kontrol altına alındı. Bu kontrolle birlikte insanların daha ne kadar kontrol edilebileceği, insanların buna gösterecekleri reaksiyon da test edildi.

Korona süreci kanımca dünyadaki özgürlüklerin ve özgürlük alanlarının daha da kısıtlanabileceği gibi olumsuz bir durumu işaret ediyor.

Bu gelişmelerin merkezinde uzun vadede paranın dolaşımı ile ilgili alınacak önlemler var gibi.

Sıcak paranın piyasadan çekilip, dijital ve kontrol edilebilir bir para sistemine geçileceği anlaşılıyor.

Bu nedenle paranın serbest dolaşımı gibi, kapitalizmin ruhuna aykırı bir durum sözkonusu.

Paranın dijitalleşmesi, sosyal devlet anlayışına da bir darbe olacak.

Çünkü devletler insanların para hareketlerini anında farkedecek ve dolayısıyla ‘kayıt dışı’ ekonomi de denen, açıklanmamış servet sözkonusu olmayacak.

Yoksul ve orta kesimler üzerinde sağlanacak bu kontrolün uluslararası büyük sermaye için sözkonusu olup olmayacağını zaman gösterecek.

Kişisel okumalarıma göre ‘özel mülkiyet’ler üzerinde devletlerin bir kontrolü sözkonusu olacak.

Bu yeni dönemde devletler sertleşiyor, toplumlardaki ırkçı ve faşizan eğilimler güçleniyor.

***

Uzun bir süredir dünyada rezerv paralar üzerinde bir mücadele yaşanıyor. Rusya, Çin ve İran gibi devletler kendi para birimleriyle ticaret yapmak istiyor ve Doların rezerv para olmasına karşı kendi açısından perspektifler yaratmaya çalışıyor.

Amerikan Doları dünyadaki en büyük para rezervi durumunda (%59). Euro rezerv para olarak ikinci (%20), Sterlin ve Yen üçüncü sırada (%4).

Rezerv varlıklar (altın vs.) da Dolar üzerinden işlem görüyor.

ABD’nin Dolar’ın rezerv para olması nedeniyle yıllık kazancının 100 milyar Dolar olduğu hesaplanıyor. Bunun nedeni de diğer devletlerin Merkez Banka’larının Dolar rezervlerini daha ucuza alma imkanın sahip olması.

Doların rezerv para olmasına karşı yapılacak hamleler dolayısıyla ABD çıkarlarını direkt olarak etkiliyor.

Dünya genelinde bir rezerv para mücadelesi olduğu ve ABD’nin Dolar’ın rezerv para olma konumunu korumak istediği bir olgu.

***

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle dünyadaki güvenlik konseptleri de çalışmaya başladı.

Her ne kadar ABD ve Batı Basını, Rusya’nın bu haksız işgal girişimini ‘değerler çatışması’ olarak sunmaya çalışsalar da bu doğru değil.

Ukrayna’da ‘değerler’ değil, ‘devlet çıkarlarının’ çatıştığı gibi bir durum sözkonusu.

Ukrayna’nın Rus işgaline açık bir hale getirilmesinde ABD ve İngiltere’nin büyük bir sorumluluğu bulunuyor.

ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimini NATO’yu genişletmek ve Avrupa’yı kanatları altına almak, Rusya’yı yalnızlaştırmak gibi bir amaç için fırsata çevirmeye çalıştığı görülüyor.

Finlandiya ve İsveç’in de NATO’ya girmek istemelerini de bu nedenle destekliyor.

Rusya’nın saldırgan ve yayılmacı politikasının Finlandiya ve İsveç’te bir korkuya yol açması doğaldır.

Bu nedenle Rusya’nın bu devletlere saldırmayacağını öne sürüp, Finlandiya Ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkmak en azından Kürdlerin işi olmamalı.

Çünkü Rusya’nın Ukrayna’yı işgali için öne sürdüğü gerekçeler, Kürdleri bölen ve bölüşen rejimlerin de yayılmacı iştahlarını artırıyor.

Rusya, Ukrayna’yı işgal etme, yerle bir etme gerekçesini güvenlik gerekçelerine ve oraya yerleştirdiği Rus nüfusun varlığına dayandırıyor.

***

Ukrayna savaşı ile Avrupa’nın enerji alanında Rusya’ya olan bağımlılığı su yüzüne çıktı. Rusya bunu fırsata çevirmeye çalışıyor olsa da Avrupa bu bağımlılığa karşı politikalar geliştirmeye çalışıyor. İngiltere’nin enerji konusunda Rusya’ya en az bağımlı olan devletlerden birisi olduğunu belirtmek gerekiyor.

Londra’nın Ukrayna savaşında aktif bir tutum almasında bunun da bir rolü var.

Rusya’nın Ukrayna işgaliyle NATO’nun güçlendirilmesi, Avrupa’nın askeri olarak kendisini güçlendirmesi gibi seçenekler tartışılmaya başlandı. AB –ABD ilişkileri de bu yeni duruma göre yeniden şekillenmeye başlayacak. ABD politikalarına karşı en fazla ayak direyen devlet Fransa.

Rusya’nın Ukrayna işgalinin bir tarafı da ABD-Çin ilişkilerini ilgilendiriyor. ABD, Rusya ve Çin ile ilişkilerinde bu savaşı bir fırsat olarak görüyor.

***

Rusya’nın Ukrayna işgaliyle, güçlü devletlerin istedikleri gibi işgal hareketlerine girişibileceklerini gösterdi. Bu durum Kürdler açısından büyük bir tehlike oluşturuyor.Nitekim Ukrayna’nın işgalinden sonra Türkiye ve İran’ın Kürdistan’ın güneyindeki askeri operasyonlarında bir yoğunluk yaşanmaya başladı. Hewler uzun süredir roket ve füze ateşi altında.

Toplantı ve gösteri yasağının sözkonusu olduğu Türkiye’de, PKK’nin Kürd Federe devletine karşı ‘sınır’ boyunda provakatif gösteriler yapmasına her türlü serbestiyet tanındı.

Kürd petrolünden elde edilen gelirin bloke edilmesi için bir yandan Bağdat üzerinden engellemeler ve ön alma politikaları yaşanırken, diğer yandan de Kürd petrolü PKK terörünün hedefi oluyor.

ABD ve Batı dünyası kendi çıkarları için Ukrayna’nın yardımına koşarken, İran, Iraq,Türkiye,Suriye ve PKK kuşatması altında ayakta kalmaya çalışan Kürd Bölgesel Yönetimi’ne karşı gerçekleştirilen bu kuşatmaya karşı bir şey yapmıyor.

Ukrayna işgalinden sonra Türkiye kamuoyunda, Ankara ve Tahran tarafından başarılı bir şekilde Kürdlere yöneltilen PKK terörü gerekçe gösterilerek, Kürd petrol ve doğal gazı üzerine planlar tartışılmaya başlandı.

***

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelikleri konusunda ‘Veto’ pozisyonu alacak pozisyonu sergileyen Türkiye, bu iki devletin NATO’ya alınması karşılığında Güney Kürdistan petrol ve doğal kaynaklarının kendisine verilmesi, Kürdistan’ın Güney Batısı’nda PKK işgali altındaki Qamışlo ve diğer Kürd bölgesinin de kendilerine terkedilmesini istiyor.

Güneybatı Kürdistan’ın ilhakı için hem ABD hem de Rusya ile pazarlık yürütüyor. Kürd Federe Devleti kontrolündeki doğal kaynakları kontrol etmek için ayrıca ABD’den imtiyaz istiyor.

Ankara ve Tahran’daki ‘Yeni Dünya Düzeni’ algısı Kürdsüz bir dünya üzerinde şekilleniyor.

PKK bu politikanın hayata geçirilmesi için geceli gündüzlü çalışıyor. PKK, Türkiye’nin politikalarının hayata geçirilmesinde hayati bir rol oynuyor.

***

Bu politikalara karşı Kürdlerin yapabilecekleri olmalı.

Kürdlerin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinin kurbanı olmaması için Kürdlerin bir politikası olmalı.

Kürdlerin kendileri için bir güç olma ve oyun kurucu olma sorunsalı maalesef devam ediyor.

Avrupa’nın enerji alanında Rusya’ya bağımlılığı, enerjiyi başka yerlerden karşılama arayışına yol açtı.

Doğu Akdeniz’deki doğal gazın Avrupa’ya taşınmasında Türkiye rol almak istiyor. İsrail ile ilişkilerini düzenlemek için bile olsa aktif bir tutum sergiliyor. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları için İsrail merkezli pazarlıklar devam ediyor.

Kürd Federe devletinin sahip olduğu petrol ve doğal gazı da bu çerçevede önem kazandı.

Kürd hükümetinin petrol gelirlerini şehirlerin modernleştirilme ağırlıklı, gösteriş merkezli projeler için harcayacağına, kendisine destek olacak lobicilik ve uluslararası ilişkilerde kullanmaması büyük bir eksikliktir.

Su, petrol ve doğal gaz gibi doğal zenginliklere sahip Kürdistan’ın kendisini ilgilendiren bu hayati konularda dünyanın dikkatini çekecek, uluslararası sermayenin desteğini alacak politikalara sahip olması gerekli. Bu politikalar da ancak Kürd Federe Devleti’ne destek olarak, Kürd hükümetinin bu konuda insiyatif almasıyla oluşturulabilir.

***

Ukrayna’nın işgali “Yeni bir paylaşım savaşı”nın ilk adımıdır. Ukrayna’nın Suriye’leştirileceği anlaşılmaktadır.

Kürdlerin ‘bu yeni paylaşımda yerlerinin ne olacağını’ sorgulaması gerekmektedir.

Mayıs, 2022