Seîd Veroj/ Kürt basınında ilk dönem – IV

0
2155

Rojî Kurd:

Kürtlerin bağımsız örgütlenmesi babında ilk tecrübe olan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve bu örgütün yayın organı olan Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi, yayımlandıktan yaklaşık bir yıl sonra dönemin İttihat ve Terakki yönetimi tarafından faaliyetleri durduruldu. Ancak çeşitli platformlarda İmparatorluğun gidişatı ve geleceği üzerindeki tartışmalar ve arayışlar devam ediyordu. Özellikle İmparatorluk bünyesindeki Müslüman toplulukların durumu ve geleceği tartışılan konuların başında gelmekteydi.

İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidarını pekiştirdikçe, “İttihat-ı Osmani” çizgisinden “Türkçülüğe” yönelerek diğer unsurların taleplerini ve hukukunu yok saymaktaydı. Bu durum, Kürtler içerisindeki “İttihat-ı Osmani” düşüncesini zayıflatmakta, milliyetçi düşüncelerin gelişmesini ve buna bağlı olarak kendi örgütlemelerini oluşturma çalışmalarına daha da ivme kazandırmaktaydı. 1912’lerin ortalarına gelindiğinde bu arayışın bir sonucu olarak 27 Temmuz 1912’de Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti kuruldu. Kendisi de cemiyetin kurucularından olan Zınar Silopi’nin aktarımına göre, ilk kongreye kadar Ömer Cemilpaşa ve birinci kongreden sonra da Memduh Selim cemiyetin genel sekreterliğini yapmışlar. Hêvî cemiyeti kuruluştan kısa bir süre sonra Rojî Kurd adında bir dergi çıkartmaya başladı.

Rojî Kurd’ün aylık bir dergi olup ilk sayısı, cemiyetin kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra 6 Haziran 1329 (1913)’te yayımlanmış ve ön kapağında Selahattin Eyyubi’nin resmi vardır. Yayım dili Kürtçe-Osmanlıca olan Rojî Kurd, toplam dört sayı yayımlanmış ve son sayısı 30 Ağustos 1329 (12 Eylül 1913)’te basılmıştır. Derginin İmtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Süleymaniyeli Abdülkerim’di.

Rojî Kurd yayın hayatına başladıktan kısa bir süre sonra, Abdullah Cevdet ve Mevlanzade Rıfat gibi dönemin tanınmış Kürt aydınların da desteğini alarak zengin bir yazar kadrosu oluşturmuştu. Rojî Kurd’ün yazar kadrosu arasında Halil Hayali, Diyarbekirli Fikri Necdet, Ekrem Cemilpaşa, Mehmed Mihri, Fuad Temo, Harputlu H. B., Lütfi Fikri, Babanzade İsmail Hakkı, Babanzâde Abdülaziz, Kerküklü Necmedin, Kerküklü Kerimzâde, Süleymaniyeli Abdülkerim, Mehmed Salih Bedirhan, Kazizâde Mustafa vd. bazı şahsiyetler öne çıkanlardandır.

Rojî Kurd, yüksek tahsil gören Kürt gençlerinin öncülüğünde çıkmış, Kürt kültürel ve siyasi hareketinin gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Daha sonraları kurulan Kürt örgütleri ve çıkartılan yayınların çoğunda bilfiil bu kadronun ya da onların etkilediği insanların çok önemli etkisi olmuştur. Hêvî cemiyeti ve Rojî Kurd’ün Kürtler üzerinde yarattığı bu etki, İttihat ve Terakki hükümetini oldukça rahatsız ediyordu. Bunun sonucu olarak da dergi çalışanlarına yönelik baskılar gittikçe artıtıyordu ve nihayetinde dördüncü sayının yayımlanmasından sonra Rojî Kurd’ün yayını durdurulur. Rojî Kurd’ün dört sayısının da içeriğini ayrı ayrı değerlendirmek elbette çok önemlidir ancak sınırlı bir alanda bunu yapmak mümkün olmadığı için, sadece bazı hatırlatmalarda bulunabiliyorum.

Sonuç olarak Hêvî cemiyeti ve Rojî Kurd’ün yayın politikası üzerine farklı yorumlar da yapılabir. Fakat cemiyetin programına, dergide yayımlanan bazı yazıların içeriğine ve yapılan tartışmalara baktığımızda; amaç ve hedeflerin açık bir şekilde belirlendiği görülmektedir. Rojî Kurd’ün birinci sayısında “amaç ve meslek” başlığı altında belirlenen esaslar, derginin yayın politikası ve amacını açık bir şekilde dile getirmiştir: “Günümüz ve geleceğe layık bir yüce amaç, siyasi ihtiraslardan bağımsız bir bilimsel ve toplumsal amaç. … İşte bugün Kürd gençliği, kürdlüğe ve aleme karşı bu amacı yüklenen bir sorumluluk altındadır. Bu gençlik, bu görevi en güzel şekilde yerine getirme, Kürdlüğe her taraftan vurulan hakaret tokatını, yücelik ve irfan ile reddetmek için söz vermiştir. Diyebiliriz ki bu amaçla Kürtlüğü, Kürtlüğün yüce meşale taşıyıcısı olan gençliği içine alacak bir uyanışa delil olabilecek iki abide tesis etmiş bulunuyoruz; biri Hêvî diğeri de Rojî Kurd’dür.”

Hetavî Kurd:

Rojî Kurd’ün yayını durdurulduktan yaklaşık birbuçuk ay sonra, Hêvî cemiyeti Kürt Güneşi anlamına gelen Hetawî Kurd [Hetavî Kurd] adıyla yeni bir dergi yayımlar. Hetavî Kurd’ün birici sayısı 11 Teşrini Evvel 1329’da [24 Ekim 1913] İstanbul’da “Resimli Kitap” matbaasında basılmıştır. Derginin birinci sayısının künye kısmında ayda bir yayımlanacağı, birleşik basılan 4-5 sayılardan itibaren de on beş günde bir yayımlanacağı belirtilmiştir.

Hetavî Kurd’ün sahibi ve sorumlu müdürü Babanzâde Abdülaziz’di. Derginin toplam olarak kaç sayı yayımlandığı bilinmiyor ancak elimizde on (10) sayısı mevcut olup, onuncu sayı 20 Haziran 1330’da [3 Temmuz 1914] Necmi İstikbal Matbaası’nda basılmıştır. Kadri Cemilpaşazade’nin aktarımına göre, “Hetavî Kurd dergisi de Hêvî cemiyetinin mahsülü olup Rojî Kurd’ün devamı olarak çıkmış ve 1914 yılının ilk yarısına kadar yayınını sürdürmüştür.” 28 Temmuz 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlayınca, zorunlu seferberlik hizmeti nedeniyle, cemiyet üyeleri ve dergi çalışanlarının büyük bir kısmı askere alınır. Savaş durumunda Hêvî’nin çalışmalarını sürdürme koşulları ortadan kalkar ve dolaysıyla Hetavî Kurd’ün yayını da durdurulur. Onuncu (10.) sayının yayımlanma tarihiyle Birinci Dünya Savaşı’nın başlama tarihini gözönüde bulundurduğumuzda, büyük ihtimalle onuncu sayı bu derginin son sayısı olmuştur.

Rojî Kurd’de yazan yazarların büyük bir kısmı Hetavî Kurd’te de yazmayı sürdürmüştür. Hetavî Kurd dergisinde yayımlanan yazılara ve yapılan tartışmalara baktığımızda, milliyetçi söylemler ve talepler daha net bir şekilde öne çıkarken, “Ümmet birliği” ve “Osmanlıcılık” fikirlerinden de tamamen vezgeçilmiş değil.

Hetavî Kurd’de yayımlanan yazılarda ve verilen beyanlarda; Kürt dilini yazmaya elverişli bir duruma getirmek, Kürtçe okuma-yazmayı yaygınlaştırmak ve Kürtçe kitaplar basarak Kürdistan’da dağıtılmasını sağlamak, Kürt çocuklarının eğitimi için modern okul ve medreselerin kurulmasını sağlamak gibi çok önemli konular işlenmiş. Bunların yanısıra işlenen en önemli konulardan biri de din ve milliyetçilik meselesidir. Dergide yayımlanan yazılarda, din ve milliyetçilik, birbirini tamamlayan iki unsur olarak işlenmiş, bu konu derginin 3-4. sayılarında yayımlanan beyanda şöyle açıklanmış: “Milletimize ve dinimize olan görevlerimizi yerine getirmek için Kürt Talebe Hêvî Cemiyeti adı ile bir yapı oluşturduk… Bugün büyük, küçük, zengin ve fakir her Kürt, dinine ve milletine olan borcunu yerine getirmek için çalışmalıdır. Ayrı ayrı çalışmak hiçbir yarar sağlamaz, en iyi ve faydalı yol, birleşerek çalışmaktır. Yeni uyanmaya başlayan uluslar ilk başta cemiyetler kurarak işe başladılar. Neticesinde de milletlerini ilerletip muratlarına erdiler.”

Yukarıda da belirtiğimiz gibi Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Hetavî Kurd’ün yayını da fiilen son bulmuştur. Bununla birlikte zorunlu seferberlik yasası gereğince askere alınan çok sayıda Hêvî Cemiyeti üyesi, aktivisti dört yıl süren savaş süresince büyük zararlar gördü ve önemli bir kısmı da geri dönemedi. Hêvî Cemiyeti’nin asıl mimarlarından olan Halil Hayali’nin savaş sonrasında Hêvî’nin tekrar faaliyete başlaması vesilesiyle, Kurdîyê Bîtlisî mahlasıyla Jîn dergisinin ondürdüncü sayısında yazdığı yazıda, savaşın Kürt gençliği ve Hêvî saflarında oluşturduğu tahribatı şöyle dile getirmektedir: “Büyük Savaş’ın zalim ve kanlı eli, ulusal hazinemizin ne yazık ki sayıları pek az olan değerli cevherlerini aramızdan ayırdı ve geniş savaş cephelerine dağıttı. Gittiler. Onlardan bize geri gelen, yalnız acı haberlerdi…. Ey gençler, rahat uyuyun! “Ümid”iniz ölmedi. Nice bin dert ve sıkıntıyla tutuşturduğunuz ulusal ümit meşalesi, yine sizin gibi genç ve ateşli beyinlerin elinde, geleceğin yolunu aydınlatan bir ışığa dönüşmek üzeredir.” 

Sonuç olarak, aynı amacın ardıl ürünleri olan Rojî Kurd ve Hetavî Kurd’ün dönemin siyasi ve toplumsal olaylarıyla ilgili geliştirdiği bakış açısı, Kürt dili ve kültürünün geliştirilmesi, Kürtçe eğitimle ilgili yaklaşımları ve çalışmalarıyla Kürtler arasında ulusal bilincin gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuşlardır diyebiliriz.