Değerli okurlar, “20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Kürd Dili Üzerine Çalışmalar” başlıklı dizi yazılarımızdan 5cisi de hazır olduğu halde, Jîn mecmuası (ceridesi, gazetesi) 104. yıldönümü nedeniyle araya bu yazıyı koydum. Farklı tarihsel yıldönümleri nedeniyle zaman zaman böyle giriş çıkışlar olacaktır.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’yla Birinci Dünya Savaşı sona erdi. Antlaşmanın imzalanmasıyla birlikte Osmanlı bünyesindeki Kürdler, gerek savaş öncesinde ve gerekse kurdukları yeni örgütler veya aktifleştirdikleri eski örgütleriyle bir yandan savaşın yarattığı tahribat ve kırılmaları aşmaya çalışırken diğer yandan da savaş bahanesiyle siyasi iktidar tarafından durdurulan basın-yayın ve kültürel faaliyetlerine yeniden başladılar. Umumen siyasi perspektif olarak da, “Wilson Prensipleri”nin Kürdlere de uygulanması, Kürd milletinin kendi geleceğini belirleme hakkının tanınması için kültürel ve ulusal mücadeleyi yeniden örgütlemeye başladılar.

Bu amacın ve çalışmanın bir ürünü olarak 1918 yılının sonlarına doğru İstanbul’da bir şemsiye örgüt olarak Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC) kurulur. KTC’nin kuruluşundan önce de ağırlıklı olarak sözkonusu cemiyetin üyesi olacak olan Kürd aydınları tarafından Jîn adıyla bir dergi yayımlanır. Kürdistan Teali Cemiyeti, başvuru dilekçesine göre kuruluş tarihi 17 Kanun-ı Evvel 1334’tür (17 Aralık 1918). Kurucu ve yöneticiler listesinde “Seyit Abdülkadir Efendi (Reis), Hüseyin Şükrü Baban Bey (Katib-i Umumî), Dr. Şükrü Mehmet (Sekban) Bey, Muhittin Nami Bey, Babanzade Hikmet Bey ve Aziz Bey.”[1] gibi Kürd şahsiyetleri ve münevverleri yer almaktadır. Ayrıca T. Zafer Tunaya’nın 1 Temmuz 1976’da Prof. Şükrü Baban’la yaptığı görüşmede kurucu, yönetici ve faal üyelere şu isimlerin de eklenmesi gerektiğini belirtir: “Kamuran Bedirhan, Necmettin Hüseyni, Kürt amale reisi Reşit Ağa, Kazizade M. Şevki, Kürdistan dergisi sermuharriri Arvasizade Mehmed Şefik ve mes’ûl müdürü Mehmed Mihri, Jîn dergisi mes’ul müdürü Hamza, Emin Feyzi, Vanlı Memduh Selim Begi, Berzencizade Abdülvahit, Dr. Hamit Şakir, Lav Reşid, Dr, F. Berho, Hakkarili Abdürrahim Rahmi, Yamulkizade Aziz, Hizanîzade Kemal Fevzi…”[2]

KTC’nin ilk etapta Diyarbekir, Bitlis, Harput, Dersim, Muş, Malatya vd. vilayet ve kasabalar da dahil olmak üzere toplam 19 şubeleri açılır. Kürt Tamim-i Marif ve Neşriyat Cemiyeti, Hêvi Cemiyeti, Kürt Millet Partisi, Kürt Demokrat Partisi, Kürt Kadınları Teali Cemiyeti yöneticileri, Jîn mecmuası, Kurdistan mecmuası ve Serbestî gazetesini yayınlayan kadroların büyük bir kısmı bu dönemde KTC bağlı olarak faaliyet yürütür. Gelecek yazılarımızda yayın tarihi ve yıldönümüne göre bu yayınların tümünden kısaca bahsedeceğiz.

Jîn mecmuası, KTC kurulmadan kırk gün önceden yayına başlar, birinci sayısı 7 Teşrin-i Sani 1334 (07 Kasım 1918) tarihinde yayınlanır. KTC’nin kuruluş tarihi Jîn mecmuasının 6. sayısının yayınlanma tarihinden (25 Kanun-ı Evvel 1334) bir hafta öncesine denk gelmektedir. KTC adına da ilk olarak Jîn’in 7. sayısında karşılaşıyoruz. Sözkonusu sayıda yapılan açıklamada “Kürd Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti” toplantısı için Kürdistan Teali Cemiyeti’nin binası adres  olarak gösterilmiştir.[3] Jîn mecmuasının sahibi ve sorumlu müdürü Müküslü Hamza’dır. Jîn’in ilk 20 sayısı Müküslü Hamza’nın sorumlu müdürlüğünde yayınlanmıştır. Hamza Efendi 1892’de Müküs’te doğmuş, İstanbul Üniversitesi’nde Fars dilini okumuş ve öğrencilik yıllarında Kürt Hêvî Talebe Cemiyeti çalışmalarına katılmış dönemin aktif Kürt öğrencilerinden biridir. Daha sonra da çalışmalarını KTC bünyesinde sürdürmüştür.

Müküslü Hamza Beg

Jîn’in birinci sayısının künye kısmında yazılan, “Din, edebiyat, içtimaiyat ve iktisadiyattan bahseder Türkçe-Kürtçe mecmuadır”[4] mottosu, 25. sayıya kadar olduğu gibi tekrarlanmıştır. 26-36 arasındaki sayıları gazete şeklinde dört sayfa olarak yayınlanmış.  21 Haziran 1920’de yayımlanan 36. sayıda motto “Kürt vahdet ve hukuki milliyesinin müdafiî siyasî, ilmî haftalık gazete”[5] şeklinde değiştirilmiştir.

Jîn, zengin bir içeriğe sahipti, bu kısa yıldönümü yazısında bir bütün olarak içeriğinden bahsetmek mümkün değildir. Kısaca da olsa Jîn’in son sayılarından yapacağımız bazı alıntılarla, derginin son dönemdeki içeriği ve yayın politikası hakkında bilgi edinmiş oluruz. Bu dönemde Jîn dergisi Kürd Teşkilat-ı İçtimaiye Cemiyeti yönetiminde yayınlanmaktadır. Jîn’in 33. sayısında “Abone ve kârielerimize (okurlarımıza)” başlığıyla yayımlanan bilgilendirme ilanında şöyle bir duyuru yapılmış: “Ceridemiz 26. nüshasından itibaren günlük gazeteler gibi dört büyük sayfa olarak yayınlanmaktadır. Bu suretle yayın masraflarının pek fazla olduğu gazetecilikle uğraşanlarca malumdur. Şimdiye kadar gazetemize abone olanların abone müddetleri mezkûr (adı geçen) nüshamızda son bulmuştur. Bundan sonra senelik abone parası 130, altı aylığı 70 kuruştur.”[6]

Vanlı Memduh Selim Beg

KTC’nin parçalanmasından sonra Jîn ceridesinin yönetimi, Kürd Teşkilatı İçtimaiye Cemiyeti’ne geçmiş. Jîn’nin 33. sayısında basında ilk olarak adından sözedilen Kürd Demokrat Fırkası (Partisi) genel sekreterinin önemli bir açıklamasına yer verilmiştir. “Kürd Demokrat Fırkası katib-i umumiyesinin karşı gazetelerden birinde dediği gibi, Müslümanlar umumen kardeştir. İslamiyet’in bu kaidesine riayet etmek iddiasında bulunanlar Kürdleri esaret altında yaşatmasınlar, onlara idare-i milliyeleri dâhilinde serbesti ve hakki inkişaf (gelişme hakkı) versinler. Halbuki muhtariyet idaresini bile çok gören bir zihniyetten biz ne bekleyebiliriz?

Allah göstermesin, bir fırsat düşerse Kürdlerin yüz bin defa ağır bir hayat, esaret yaşamayacaklarına bizi kim temin eder? Bize ya ölüm ya esaret ya temessül (asimle olmak) ya mahvolmak!”[7] düşer.

Yine Jîn’in 36. sayısında Hizanizade Kemal Fevzi imzasıyla “Kürdistan Muhtariyeti” başlığıyla yayımlanan yazıda, dönemin muktedirlerinin genel olarak basına ve özel olarak da Kürd basınına uyguladıkları sansür açıkça görülmektedir. Sözkonusu yazının birçok kısmına sansür uygulanmıştır ve yazar bu sansürü ilgili paragraflarında şöyle belirtmiştir: “39 satır sansürlenmiştir, 11 satır sansürlenmiştir, 24 satır sansürlenmiştir, 26 satır sansürlenmiştir)[8] Bir yazıdan veya makaleden yaklaşık yüz satır çıkarılmışsa artık o makalenin halini siz düşünün.

Ayrıca İmzasız olarak “Kürt-Ermeni İtilafı”, “Kürdistan Teali Cemiyetinin Beyannamesi”, “Seyyid Abdülkadir Efendi’nin Beyanatı”, “Kürd Cemiyetinin (KTC) Şubeleri Niçin Sed Edilmiştir (Kapatılmıştır”), Dr. Abdullah Cevdet’inTürk Hayatı Kürde İbret Dersi” başlıklı yazısı, “Kürd Amalesi İntihabatı”, “Serbesti Gazetesi”, “Tatbiki Adalet”, “Biraz Tarihten”, “Çürük Zihniyet”, “Kürddeki Ruh” Mardinli İbrahim Hakkı’nın Kürdler Sulh Konferansı’nda ne Bekliyorlar” yazısı,  Abdulaziz Yamulki’nin “Şehrezor Tarihi- Baban Hanedanı”, önceki sayıdan devam eden “Kürd Masalları” başlıklı yazı ve Mem û Zîn’in basımının bitiğini müjdeleyen bir haber vardır.

Jîn’in 33. sayısında diğer bir ilginç yazı da “Kürd Cemiyetinin Şubeleri Niçin Sed Edilmiştir (Kapatılmıştır)?” başlığıyla imzasız olarak yayımlanmıştır. Bir dizi sorularla dönemin Dahiliye Nazırı Adil Beye hitaben sorulmaktadır:

“1- 19 şubenin hepsi birinden mi Beyefendinin Nezareti (Bakanlığı) döneminde kanuna muhalefet ettiler?

2- Bu şubeler kanuna hangi muhalefetten dolayı kapatılmıştır?

3- Adı geçen şubeler İstanbul’daki genel merkezimize bağlıdırlar ve İstanbul merkez de kapatılmamıştır. Acaba İstanbul’daki merkezimiz Adil Bey’in dediği derecede muhalefet yapmadığı için mi kapatılmamış?

4- Sizin Bakanlığınız döneminde, bu koca Osmanlı memleketinde bizim cemiyetimizin haricinde başka hiçbir kulüp ve cemiyet kanuna muhalefet etmemiş mi? Biz başka hiçbir cemiyetin kapatılmasından haberdar değiliz.”[9]

Sonuçta yazar sorduğu soruları kendisi cevaplayarak dönemin siyasi iktidarı hakkında şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: “Hayır, biz Dahiliye Nezareti adına cevap verelim; bu cemiyetler Kürdlerin olduğu için kapatılmıştır. Çünkü bütün hükümetlerin temel siyasi amacı odur ki Kürdler kendi haklarına kavuşmasınlar.”

Jîn mecmuasının ilk 20 sayısının sorumlu müdürü ve imtiyaz sahibi Müküslü Hamza iken ondan sonraki sayılar Memduh Selim’in sorumlu müdürlüğünde yayınlanmış. Jîn’in toplam olarak kaç sayı yayınlandığını bilmiyoruz ancak elimizde 36. sayısı mevcuttur. Büyük ihtimalle KTC’nin 1920’nin ikinci yarısından sonra bölünmesi ve daha sonra kapatılma davasının açılmasıyla birlikte, Jîn’in yayın hayatı da bu yılın bitimine doğru sona ermiştir.

Böyle bir yazıda geniş kapsamlı olarak derginin içeriğinden bahsetmek elbette ki mümkün değildir. Özellikle sözkonusu iki sayıdaki dikkat çekici birkaç yazıya değinmek istedim. Jîn dergisinin ilk 25 sayısı büyük bir emek ve titizlikle değerli araştırmacı M. Emin Bozarslan tarafından çevrilip sadeleştirilerek, 1985’te 5 cilt halinde Deng Yayınları tarafından İsveç’te yeniden yayınlanmıştır. 26-36 aralığındaki sayılardan da ancak elimizde 33. ve 36. sayılar mevcuttur, diğer dokuz sayı ise halen mevcut değildir. Genç araştırmacılarımız ve akademisyenlerimizin kayıp sayıların bulunması için gerekli çabayı göstereceğinden eminim.

Jîn’in yazar kadrosuna baktığımız zaman, ağırlıklı olarak dönemin Kürd aydınları, KTC ve diğer Kürd örgütlerinin üyesi ve taraftarlarından oluşuyordu. Farklı konularda dergide Türkçe ve Kürdçe yazıları yayınlanmış bazı yazarlar şunlardı: Halil Hayali, Kurdîyê Bîtlisî (Yüzbaşı Mehmed Emin Bey), Mehmed Mihri, Süleymaniyeli Tevfik (Pîremerd), Memduh Selim, Kemal Fevzi, Abdurrahim Rahmi, Aziz Yamûlki, Law Reşid, Siverekli Hilmi, İhsan Nuri, Kamuran Bedirhan, Kazizade Mustafa Şevki, Dersimli Hüznî, Cizreli Mirza, Kazizade Latif vd.

Jîn dergisi KTC’nin şubeleri vasıtasıyla birçok Kürdistan vilayetinde dağıtılıyor ve okuyucularına ulaşabiliyordu. Derginin içeriğinde Kürt millet meselesi, siyaset, tarih, dil, edebiyat, eğitim, sosyal yapı, kadın sorunu, folklor vb. konuları içeren geniş bir yelpazede yazılar yayımlanmıştır. Jîn’in işlediği konular, yayın politikası ve amacı, Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti ile ona bağlı olarak faaliyet yürüten diğer kurumların amaç ve politikasından bağımsız olmamıştır. Bu bağlamda Jîn dergisi, işlediği temalar ve izlediği yayın politikasıyla Kürt kültürel ve ulusal değerlerinin işlenerek yeniden üretilmesi, Kürtlerde milliyetçilik fikrinin gelişmesine çok önemli katkılarda bulunmuştur.

Kaynak: https://www.rudaw.net/turkish/opinion/07112022

[1] Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler Cilt 2, Mütareke Dönemi, İletişim Yayınları, 4. Baskı 2010, İstanbul, s. 198

[2] Age. s. 198, 199

[3] Jîn, Aded 7, 2 Kanun-ı Sanî 1335 (2 Ocak 1919)

[4] Jîn, no: 1, 7 Teşrinisani 1334 (7 Kasım 1918)

[5] Jîn, no: 36, 21Haziran 1336 (21Haziran 1920)

[6] Jîn, Abone ve kârielerimize (okurlarımıza), no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, r. 2

[7] Jîn, Seyyid Abdülkadir Efendi Hazretlerinin Beyanatı, no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, r. 1

[8] Jîn, Şehîdê Kurdistan Hemza, no: 36, Şeval 1338 (21ê Hezîrana 1920), İstanbul, r. 2

[9] Jîn, Kürd cemiyetinin şubeleri niçin sed edilmiştir, no: 33, 17 Cemaziyelahir 1338 (8 Mart 1919), İstanbul, r. 1