Kürt yurdu gibi, Kürt tarihi de ağır iç ve dış müdahalelere açık bir alandır. Bunun en belli başlı nedeni Kürt toplumunun kendini devlet olarak örgütleyememesidir. Bu oldukça ironik bir durumdur. Kendini devlet olarak örgütleyememesi bir dizi sorunun da temel sebebidir. Bu durumun yok açtığı tahribat hayatın her alanında sorunların oluşmasına da yol vermiştir.

Saliha Şener: Nam-ı diğer Kör saliha

Kürt ve Kürdistan mücadelesine emek verip katkı yapanların rolleri ya oldukça abartılır ya da tümden yok sayılır. Kürt tarih yazımı bu ağır müdahaleler sonucu doğru bir rota izleyemez. Kürdistan’daki politik erk, grup ve çevreler ülke ve ulus yararından öte, kendi örgütsel çıkarları etrafında, tarih anlayışının oluşması için özel çaba gösterirler. Öyle ki; örgütsel-politik çıkarlarına uygunsa kişi ve kurumlar göklere çıkarılır, aksi durumda yerin dibine batırılırlar. Bu cümleden alarak tarihin bizzat Kürtler tarafından manipüle edildiğine tanıklık ederiz. Bu toz-duman içinde olaylar, kişiler, olgular çarpıtılır ve dönüştürülürler. Örgütsel çıkar, politik yarar en merkeze alınır. Bu sisli ortamda hakikat ve yalan, gerçek ve propaganda ha bire yer değiştirip dururlar. At izi it izine karışır. Belirsizlik ha bire yoğunlaşır, gerçeğe ulaşmak her an biraz daha zorlaşır.

annem

Her kesimin kendi çıkarlarıyla örtüşen bir tarih anlayışının oluşmasına paralel olarak da ulusu belirleyen temel öğeler ortak vatan, ortak dil, kültür birliği, ortak tarih anlayışı bir türlü oluşamaz. Ulusu tanımlayan bu parametrelerin oluşturulamaması ülkemizin ve halkımızın geleceği önündeki en büyük problemlerden birisi olarak karşımıza çıkar.

YİĞİT BİR KÜRT KADINI, ANASI: SALİHA ŞENER

Batman’ın Gresiran Köyünden Raman Aşiretine mensup Saliha Şener, kendi halinde çok çocuklu bir Kürt annedir. Bütün derdi çocukları, evi ve yakınlarıydı. 1970’lerde başlayan Kürt mücadelesinde başta Mehmet Şener olmak üzere diğer çocukları da saf tutar. Evleri PKK’nin eğitim ve örgütsel çalışmalarını yaptığı bir karargaha dönüşür. Evleri PKK’li kadroların kaldıkları güvenli yerlerden birisidir. Onlarca insanı barındırır, yedirir-içirir çocuklarıyla diğerleri arasında fark gözetmezdi.

12 Eylül darbesiyle birlikte devlet Kürdistan’da yeni bir saldırı dalgası başlatır. Kitlesel tutuklamalar başlar. Başta Diyarbakır olmak üzere her yerde Kürt tutsaklara akla hayale gelmedik işkenceler uygulanır. Tutsakların şahsında Kürt halkı teslim alınmaya çalışılır. Diyarbakır cezaevi işkence ve ölümlerin yanı sıra tutsakların kan ve can pahasına başlattıkları direnişleriyle de mücadele tarihimizde önemli yer tutar.

Sener Faik 001Saliha Şener’in tutuklu oğlu Mehmet Şener cezaevi direnişlerinde ön saflardaki yerini alır. Asla teslim olmayı düşünmez. Cezaevi direnişleri toplumdan gerek karşılığı bulamaz. Toplumun her kesiminde suskunluk ve korku egemendir.

Suskunluğun ve teslimiyetin egemen olduğu bu koşullarda, Kürt tutsaklara yapılan baskılar karşısında, erkeklerin sustuğu koşullarda Saliha Şener’in çıkışı, eylemleri diğer tutuklu yakınlarını örgütleme konusundaki becerisi taşları yerinden oynatır.

Basınla görüşmelerde ve bütün eylemlerde hep en öndedir. Oğlu Mehmet Şener cezaevi direnişlerinde ön saflarda yer alırken annesi direnişlere destek vermeye inanıp uygulayan birisidir. Siyasal partilerin, uluslar arası kuruluşların ve basının bütün kapıları yüzüne kapanmasına rağmen inadını ve ısrarını sürdüren birisidir.

Oğlu bir kahraman o da bir kahramanın anasıdır. Propaganda ve örgütlenme dili Kürtçedir. O içerdeki bütün tutsakların Saliha
Anasıdır. Bitmez tükenmez bir enerjiyle kitle eylemlerini örgütleme kararlılığını sürdürdü. Tartaklandı, polisler tarafından defalarca gözaltına alındı, yerlerde sürüklendi, tehdit edildi. Ama bunların hiç biri onu yolundan döndüremedi. Her keresinde farklı bir eylem çeşidi geliştirdi. Üzerine benzin dökerek kendini yakma eylemi ile mücadelesini daha da ilerilere taşıdı.mehmet_Sener_arsiv_0020

Direnişi cesareti yerel ve uluslar arası basında yer buldu.

“savaşın, direnişin, işkencenin güzelleştirdiği kadın-ana”

“serhıldanları başlatan yiğit kadın”

“işkencelerin güzelleştirdiği kadın Saliha şener”

12 Eylül’de Kürtlerin üzerine atılan ölü toprağının kaldırılmasına öncülük etmişti. Deneyimlerini, mücadele pratiğini, heyecan ve coşkusunu kitlelerle paylaşıyordu. Avrupa’daki derneklerde defalarca onunla sohbet toplantıları yapıldı. Gazete ve televizyonlara röportajlar verdi. Kürdistan’da hapishaneler dışında ilk kitle direnişlerini örgütleme, korkuya ve zulme karşı ilk haykırış olma unvanı haklı olarak onundu.

öcalan yalcinOğlu Mehmet Şener cezaevinden çıktıktan sonra Bekaa’ya gider. PKK önderliği ile ideolojik politik ayrılığa düşer. PKK’den ayrılarak PKK-Vejin adlı farklı bir örgütlenme oluşturur. Bunlardan dolayı Mehmet Şener bir süre sonra PKK tarafından Suriye’de öldürülür.

PKK medyası Mehmet Şener’e saldırdığı gibi Saliha Şener’e de saldırır. Ajan, işbirlikçi olduğu, emperyalizmin maşası oldu haberleri yaygınlaştırılır. Gözden düşürülüp ismi ve mücadelesi unutturulmaya çalışılır. Sonuçta PKK medyası ve kadrolarının başlattığı propaganda etkili olur. Esasında balık hafızalı olan Kürt
toplumu Saliha Şener ve mücadelesini unutur.

Geçmişte görüş ve düşünceleri, eylemleri size yakın diye yere-göğe sığdıramadığınız biri, sizin görüş ve düşüncelerinizden uzaklaştığı için her türlü belaya cezaya layıktır anlayışı Saliha Şener’in şahsında bir kere daha tecelli etmiş oluyordu.