“Hafızın nefesi ateş, su ve toprak gibi/ Asal ve asil” –M. Nuri Aslan

Kavalcı Hafız Zülfo hakkında birçok yazı yazdım. Birçok şair ve yazar da yazdı. Ama ne kadar çok yazarsak yazalım ona olan borcumuzu ödememiz mümkün değil. Çünkü o; Erganililerin, Diyarbakırlıların, Kürtlerin (ne yazık ki yaşarken kıymetini bilemediğimiz) önemli bir değeridir.

Yakın bir zamanda yayınlanan ve bir önceki yazımda (19.10.2022) tanıtımını yaptığım Bîranînên min(1) adlı Kürtçe anı kitabında Amed Tîgrîs, “Bilûra haviz Zulfo stasyona Erxenîyê dizingand” başlığı altında Hafız Zülfo’yu da anlatıyor. Hafız Zülfo ile ilgili bu bölümün Türkçesini paylaşmak geldi gönlümden. Salih Şimşek’in benim için Kürtçeden yaptığı Türkçe çevriyi sunuyorum:(2)

Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonunu inletiyordu

Dicle (Öğretmen) Okulu Xişotê Ovası’nda, Allah’ın çölünde idi. Bir gezme ve eğlenme yeri yoktu. Bir tek Ergani’nin tren istasyonu vardı. İstasyon bizden 500-600 metre uzaktı. Neredeyse her gün biz öğrenciler guruplar halinde tren istasyonuna kadar gider gelirdik. Özellikle tren geldiği zaman öğrencilerin çoğunluğu istasyona gider tren ve yolcuları izlerdi. Kimisi, “trendeki kızlara bakıyor, gözümüzü gönlümüzü şenlendiriyoruz” diyorlardı.

Trenin Ergani istasyonuna her gelişinde Hafız Züfo kavalıyla, yolcuların ve biz öğrencilerin hem yüreğini dağlıyor hem de şenlendiriyordu. Bazen küçük kızı bazen de karısı koluna girer trenin kenarından son vagona kadar gider gelirlerdi. Kızcağız peştimalini açardı. Artık yolcular peştimalin içine ne attılarsa. Kimisi bazı şeyleri, kimisi de para atardı peştimalin içine. Hafız Zülfo, Amedli Dikran Nişo’nun elleriyle yapılan kavalı, dişleri ve dudakları arasına yerleştirir ve ondan wu wu wuu çıkarırdı. Derwêşê Evdî makamı, Bavê Seyro, Sîyabend û Xeca Silivî, Pez dibir ser avê… Evet, kavalıyla koyun sürüsünü suya götürüp getirirdi. Çobanın imdadına yetişir, çobana “kurt sürüye daldı, oğul çoban sürünü savun!” derdi. Çobanı uyarır haberdar ederdi. 1940-1980 yılları arasında yani 40 yıl boyunca trenle Ergani istasyonundan geçen yolcular Zülfo Dayı’nın kavalının makamından mest olmuş kederlenmiş ve onu hiç unutmamışlar. Ses sanatkârları ve müzisyenler ona Kürdlerin Vivaldî’si adını vermişlerdi. Bölge halkı da ona Kavalın Şahı adını vermişti.

Çoğu kez tren saatinde gelmezdi. Tehir kalmış diyorlardı. Tehirli zamanlarda Zülfo Dayı istasyonda Şimşati olan kavalını parmakları ve dudakları arasında adeta dans ettiriyor, öttürüyordu. Ben onun makamlarından “Cembelîyê Min Lorî” û “Gur û Pez” makamlarını daha çok seviyordum.

Hafız Zülfo Kimdi?(3)

1907-1908’lerde Birsinê köyünde dünyaya gelmiş. Babası seferberliğe gitmiş ve bir daha geri dönmemiş. Bundan ötürü o hep “ben seferberlik çocuğuyum” dermiş. Zülfo 13 yaşında iken kör olmuş. Nazara gelerek kör olduğuna hep inanmış. Köyden ayrılarak Ergani merkezde Baygür Mahallesi’ne yerleşmiş. O Fatma Yokuş ile evlenmiş ve 6 çocukları olmuş. 1940 ve 1980 yılları arasında tam 40 yıl hemen hemen her gün, Ergani İstasyonunda trenin geliş-gidiş anlarında trenin önünde kaval çalmış, kendisinin ve çocuklarının geçimini sağlamış. TRT kavalının sesini kayda almış ve çok kez radyoda yayınlamış. Yilmaz Güney’in “Sürü” filminde, tren Ergani istasyonuna geldiğinde, Zülfo Yokuş kaval çalar. Zülfo Yokuş’un üflediği kaval, Ermeni Dikran Nişo’nun ellerinden çıkmıştı. Dikran Nişo, Amedli bir Ermeni’ydi, kaval yapıcı bir ustaydı. Nişo’nun yaptığı kavallar, Amed’den Halep’e, Erzurum, Van, İstanbul ve Erivan’a kadar dağılmış ve satılmışlardır. Hafız Zülfo tüm yaşamında üç kaval kulanmış ve eskitmiştir. Ömrünün sonunda Hafız Zülfo artık yaşlanır. Üfleyemez Ermeni Nişo’nun yaptığı o ünlü ve şanlı kavala. Yoksulluk baskın çıkar körlük ve yaşlılığına. Kalkar kavalını Amedli berber Hamza Ayna’ya satar. Zülfo Yokuş 1994’de hakkın rahmetine gider. Diyarbakır Müzesi de Nişo’nun kavalını hiç olmazsa birini ele geçirebilse ki müzeye yerleştirebilsinlerin peşinde olunca, müze memurları gider berber Hamza Ayna’dan satın alır ve müzeye yerleştirirler. Şimdilerde Zülfo Dayı’ın kavalı Amed Müzesi’nde sağır ve dilsiz olarak duvarda asılı duruyor. Sağır ve dilsizlik de baskın çıktı körlüğe.”

Notlar:

(1) Amed Tîgrîs, Bîranînên min, Ronya-KurdPed, Wan, 2022, s.72-74.

(2) Hafız Zülfo’yla ilgili kısmın Türkçe çevrisini yapan sevgili dostum Salih Şimşek’e teşekkürlerimi gönderiyorum. Sağ ol arkadaşım.

(3) Resmi kayıtlara göre Hafız’ın gerçek ismi Zülfi Yokuş’tur; 01.07.1912 tarihinde Diyarbakır-Ergani’ye bağlı Birsin köyünde doğmuş, 15.09.1995 tarihinde Ergani’de vefat etmiştir.