Mehmed Mihri/ Yusuf Ziyaüddin Paşa’nın “El-Hediyyetü’l-Muhammediyye fi’l-lugati’l-Kürdiyye” eseri

0
4464

Merhum Yusuf Ziyaüddin Paşa, Kudüs eşrafından Beni Mahzun ailesinin büyüklerine mensuptur. Merhum Paşa, Bitlis vilayetinde kaymakam iken Siirt alimlerinden ve Kürdistan’ın büyük bir ilim hanedanı “Molla Halil Hanedanı”na mensup olan Molla Hamid’in ve Molla Hamid’den ders halkasında bulunan öğrencilerin yardımıyla yazılmış ve istibdat zamanında basılmış, maalesef şu zavalı kitap basılışından sonra istibdadın sert pençesinin tokadına maruz kalarak senelerce karanlık bir hücrede alıkonulmuş, hapis ve zindana atılmıştır.

Bu kitabın özellikleri:

1-  Bu kitabın yazarı Arap’tır. Kürd dili hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Bununla birlikte bu kitap, Kürd dilinin lehine olarak bir delil olabilir, fakat aleyhine hiçbir delil teşkil etmez.

2- Yazarın yardımcıları Siirt ahalisinden ve bilhassa ulema takımıdır. Siirtlilerin dili ise fesih bir Kürdçe değil, bilakis karışık bir Arapçadır. Kürdistan’daki alimler ve edipler dahi meramı ifade ettiklerinde faziletli izhar (beyan) için yalnız kelimeler değil belki Arapça pek çok cümleler ve zincirleme terkipler kullanırlar. Bu adet ve alışkanlık sayesindendir ki adı geçen kitapta Arap dili yaklaşık Kürd dilinin üçte birini teşkil etmektedir. Halbuki benim acizane eserimden biri olup diğer dillere muhtaç olmadan müstakil bir dil olduğu açık bir surette ispat edeceğim.

3- Muhterem yazar kendisi Arap, Kürdleri Arap ve Kürdçeyi de Araplaştırmak sevdasındadır. Zaten bu fikir bütün Arap edebiyatçı ve tarihçilerinin beyninde yerleşmiştir. Bu fikri teyit ve takviye edecek bir takım tarihi vesikalar dahi ortaya koyuyorlar:

“Yemin ederim ki Kürdler Farısi değildirler,

Lakin onlar Amr Bin Amîr’in evlatlarıdır”[1]

Merhum Paşa’nın adı geçen kitabın birinci sahifasında mevcut olan resm ve edebi beyitleriyle ispat edebiliriz:

4- Merhum Paşanın (Ziya Paşa) kitabı, yalnız Kurmanc kabilesinin lûgatına dair olduğu halde adı geçen kabilenin bütün lûgatını kapsamamış, dilbilgisi kuralları vasıtasıyla kolaylıkla anlaşılacak, lûgat kitabında faydasız pek çok örnekleri zikreder. Bununla birlikte bunlar bir noksanlığı teşkil etmezler zira Arapça bir atasözünde söylendiği gibi: “Bir dile ancak gönderilmiş bir peygamber tümüyle vakıf olur.” Bu hususta merhum Paşa dil bilgini değildir, belki kendisi Arap’tır.

5- Dibacede Paşa doğru bir muhakeme yapmayıp ve bu muhakemede taraftarlıktan soyutlanmadığı gibi hakikat ve kıyas ölçüsünü de kaybetmiştir. Zira merhum der ki: Kürd dili bütün dünyada mevcut olan diller arasında ihtilaf, farklılık, uygunsuzluk ve karışık olmak itibariyle başka dillerin karışımıdır.

Gerçekten biz dahi Kürd dilinde -diğer dillerde olduğu gibi- ihtilafın varlığını ikrar ve itiraf ediyoruz. Fakat ihtilafta en başta bulunduğuna inanmam ve zannederim ki eğer merhum Paşa Arap olduğu halde bir parça Arap dilinin durumuna bir göz atmış olsaydı, bu başka dillerin karışımından oluşmuş olma lakabını acilen dönüp reddederek hemen Arap diline ithaf ederdi.

6- Kitabın mukadimesinde (giriş kısmında) Paşa der ki Kürd dilinde Türk lûgatı dahi vardır. Bu iddia son derece hastalıklı hakkaniyet ve hak noktayı nazarında büsbütün doğru değildir. Zira Kürd dilinde her şey varolabilir, fakat Türkçe katiyen mevcut değildir.

Paşanın başlangıç hatası ise şudur ki Bitlis gibi bir vilayette merkezde bulunan Kürdler, çoğunlukla memur veya memurla karışık insanlar, Türkçeyi bilirler. Bazen veya unutkanlık yoluyla Kürdçe kelimeler yerine Arapça ve Türkçe kelimeleri kullanıyor olabilirler. Paşa ise her yaş ve kuruyu topladığı için, hemen yabancı lafızları kitabına yazarak ve yorumlayarak sonlarına (A-Arapça), (T-Türkçe)) ve (F-Farsça) harfleri yazmıştır.

Mesela bir Bitlislinin ağzında “çıplak” lafzı çıkmış ve buna binaen Paşa “Ç” bölümünde çıplak kelimesini yazarak sonuna (T) yazmıştır. Halbuki Kürd dilinde “çıplak” kelimesinin karşılığında bir lafız değil sayısız lafızlar vardır. Ez cümle “Tazi”.

Mûellifi: M. M.

(Kurdistan, sayı: 1, 4 /30 Ocak 1919)

[1] Amr Azîz adına yemin ederim ki Kürdler Farısi değidirler, belki de Amr bin Amîr’in soyundandırlar.