Herhangi bir milletin karakteri, kültürü ve davranış kalıpları o milletin gerçek yaşanmışlıkları ve ayrıca da çarpıtılmamış tarihi belge ve bilgilerden bilinmektedir. Şimdi asıl konumuza böylesi bir perspektiften bakacak olursak üzerinde yaşadığımız Anadolu-Mezopotamya topraklarının esas sahiplerinin kimler olduğunu ve dolayısıyla bu coğrafyada kimlerin kimlere hainlik, zorbalık ve insanlık dışı davrandığını gayet açık bir biçimde görebiliriz.

Sömürgecilerin işgal altında tuttukları topraklarda başta Kürd halkı olmak üzere Ermeniler’e, Rumlar’a ve Süryaniler’e en acımasız zorbalıkları reva gördüklerini galiba dünyada bilmeyen yoktur. Rumlar, Ermeniler ve Süryaniler sömürgeciler tarafından bir biçimde halledilerek bu toprakları terk etmek zorunda bırakıldılar. Geriye Kürdler kaldı. Tarihte kendilerine ait bütün zorluklarını Müslüman olan Kürdler vasıtasıyla çözen Osmanlıların bakiyesi T.C. devlet yöneticileri bu sefer de mazlum ve masum Kürd halkına yönelerek onların insan olmaktan kaynaklı tüm varlıklarına ve değerlerine sadırdılar.

Kürdlerin uygulanan zulme başkaldırarak özgür ve insanca yaşamaya yönelik her türlü meşru hak talepleri bahsi geçen ırkçı, sömürgeci yönetimler tarafından her seferinde kan, zulüm ve sürgünlerle bastırılırken yine bu işgalci güçlerin Kürdlere yakıştırdıkları “Hain bölücüler” sözünün de ne kadar sinsice hazırlanmış bir palavradan ibaret olduğu bütün çıplaklığıyla görülmektedir.

Şimdi buradan bütün insanlığın huzurunda sormak istiyorum; Sadece ve sadece ırkçı şoven ve saldırgan davranışları nedeniyle Orta Asya topraklarından kovulan atalarınız Anadolu Mezopotamya sınırlarına dayandığında bu coğrafyanın kapılarını Çaldıran’da, Malazgirt’te açan ve sizlerin bu topraklara sığınmanızı sağlayan bölgenin yerleşik halkı olan Kürdler değil miydi?  Şimdi soruyorum; Hain kim? Ve kimler bölücüdür?

Yine soruyorum; Atalarınız olan Osmanlıların istilacı ve agresif tutulmaları sonucunda neredeyse tüm ülkeyi kaybedeceğiniz noktada sizlerle birlikte Çanakkale’de, Urfa’da, Kars’ta, Antep’te ve Ağrı’da omuz omuza çarpışıp bu uğurda binlerce şehit veren Kürdler değil miydi? Ayrıca yere göğe sığdıramadığınız M. Kemal kurtuluş savaşının temellerini Kürdlerin büyük yardımlarını alarak Sivas’ta ve Erzurum’da atmadı mı? Dahası NATO’ya girebilmek için ve Kıbrıs’ı işgal etmek üzere binlerce Kürdü ölümlere gönderen sizler değil miydiniz? Eğer gerçek tarihler böyle yazıyorsa kim hain? Kimler bölücüdür?

Başta Kürdler olmak üzere bütün dünya bu yaşanmış tarihi gerçekleri bilmektedir. Ancak geldiğimiz bu aşamada gün geçmiyor ki devletin karanlık mahfillerinde yaratılan Apo ve PKK üzerinden farklı bahaneler yaratılarak, gerek yurt içinde ve gerekse Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürd kazanımlarına ve değerlerine saldırı yapımasın. İyi bilinmelidir ki ne Apo nede PKK Kürdlerin ulusal taleplerini hiçbir şekilde temsil etmemektedirler. Aslında Apo ve PKK’nin Kürdleri temsil etmediğini ve ayrıca Kürdler’le ilgili bir dertlerinin olmadığını esasen en iyi bilen T.C. devleti ve İran devletini yönetenlerdir.

Dolayısıyla Kürdler ve onun namuslu fedakâr evlatları, hiç kimseden sadaka istememekte ve onların himmetine ihtiyaç duymamaktadır. Kürdler kendi atalarına ait topraklarda kendi dillerini özgürce kullanarak eğitim görmek, kendi kültürlerini geliştirecek kurumların sahipleri olmak ve kendi tarihlerini araştıracak imkânları talep etmektedirler. Daha da önemlisi Kürdler üzerinde yaşadıkları topraklarda bir statü sahibi olma mücadelesi vermektedirler. Şimdi yeniden soruyorum; Bütün bu istedikleri sizin için çok şey mi ifade ediyor? Ya da bu mudur sizin ağzınızdan düşürmediğiniz; Hainler, bölücüler sözünün karşılığı?

Türkiye’de ve diğer parçalarda yüzlerce yıl her türlü zulmün muhatabı olmuş Kürdler bahsi geçen ülkelerin ekonomilerine, kalkınmalarına en ağır işlerde çalışarak gerektiğinde, açlığa sefalete göğüs germiş olan bu mazlum ve necip Kürd halkının talepleri hem meşru ve hem de haklı değil midir? Bu mazlum halka olmadık zulmü ve sömürüyü reva görerek köprüleri atmak mevcut devlet yönetenlerine ne kazandıracaktı? İyi bilinmelidir ki Kürdlere yapılan bu zulüm ve haksızlığı insanlığın kabul etmeyeceği gibi, Allahha’da reva değildir.

 Ayrıca her seferinde dilinizden düşürmediğiniz Türkün ayranını kabartmayın tehditlerine artık Kürdlerin karnı toktur. Çünkü tarihe baktığımızda Türkün her ayranı kabardığında coğrafyasının küçüldüğünü herkes gibi biz Kürdler ’de bilmekteyiz. Şayet bu coğrafyada huzur, güven, barış ve gerçek kalkınmayı istiyorsanız Kürdleri yok sayarak ya da Kürdlere iftira atarak onları karalamayı bırakmalısınız. Çare demokratik bir zeminde Kürdlerin gerçek temsilcileriyle masaya oturup çözüm bulmaktır. Böylesi bir yöntem bütün halklara kazandırabileceği gibi coğrafyamıza da kalıcı huzuru ve güveni getirecektir.

Bütün bu tarihi gerçeklikler ışığında yeniden soruyorum; Kim bölücü? Kim hain? Ve kimler Bebexttır?

Saygılarımla

28.05.2020 İst.