T.C. devletinin stratejik derin mahfillerinde Kürd milli demokratik damarını yok etmek üzerine 1974 yılından itibaren sinsi bir proje olarak hazırlanan Apocu hareketi günümüze kadar büyük bir titizlikle işlevini sürdürmektedir. Dört parçada bağımsız birleşik Kürdistan şiyarıyla siyaset arenasına sürülen bu karanlık yapı T.C. devletinden aldığı gizli destekle bir taraftan Kürd devrimci gençliğinin milli duygularını okşayarak büyük bir gelişme kaydederken diğer taraftan Kürdistan’da faaliyet gösteren yurtsever demokrat Kürd örgütlerinin gözde kadrolarına yönelik provakasyonlar ve katliamlar düzenleyerek kısa sürede var olan Kürdistani örgüt ve yapıları etkisizleştirerek kendisine ait adeta rakipsiz bir alan yaratmıştır.

12 Eylül faşist darbesi sürecinde yurtsever örgütlerin yüzlerce kadrosu ya zindanlara atılmış ya da yurt dışına çıkmak zorunda bırakılmışken Apocu hareket ise önemli kadrolarını bekaa vadisine çekerek o dönemin Suriye devletini yöneten Kürd katili Hafız Esad’la ilişkiye geçerek önemli oranda silah ve lojistik destek alarak yüzlerce Kürd gencini ideolojik ve askeri eğitime tabii tutmuşur. T.C. devletinin Pilot Necati, Abdurrahman Polat ve Kesire Öcalan’ın vasıtasıyla Apocu harekete sunduğu destek bekaa vadisinde Cemil Esad ve Muhabberat vasıtasıyla Suriye ve Lübnan topraklarında devam ettirmiştir.

Kuzey Kürdistan’daki yurtsever parti ve örgütlerin büyük imkansızlıkları ve yetmezlikleri nedeniyle her geçen gün büyüyüp gelişen Apocu hareket 1984 yılında geliştirdiği Eruh ve Şemdinli baskınları ile adeta Kürd gençliğini büyüleyerek Kürdistan hayali ile yanıp tutuşan binlerce Kürd gencini saflarına katarak devasa bir güce ulaşmıştır. Bu dönemde Kürdistan’ı kendi aralarında paylaşmış olan dört sömürgeci devletin derin güçleriyle yoğun bir ilişki içerisinde olan Apocu hareket, bu dört sömürgeci devletin aralarındaki çelişkileri büyük bir ustalıkla kullanarak her seferinde birisinden aldığı destekle bir diğerinin topraklarında kargaşa ve kaos çıkararak adeta Orta Doğu’nun araçsallaştırılmış önemli bir gücüne dönüşmüştür.

Bahsi geçen zaman diliminde kendi örgütsel ve şahsi çıkarları uğruna bünyesinde topladığı Kürd gençliğini sözde sosyalist ideoloji ve sınıf savaşı temelinde eğiten Apocu hareket, bünyesinde tuttuğu unsurları bir taraftan sözde sosyalist düşüncelerle zehirlerken diğer taraftan acımasızca bir Kürd milliyetçiliği ve inanç düşmanlığı ile Kürdlerin milli ve geleneksel değerlerine saldıran bir nesil yaratmıştır.

Apocu hareket bütün bunları Ankara Tuzluçayır’da kendisine iliştirilen Türk sol kalıntısı Durankalkan, Mustafa Karasu, A. Haydar Kaytan vb. kişilerle yaparken diğer taraftan devletin görevlendirdiği Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, Mihri Belli gibi kaşarlanmış Kemalist kişiliklerden de büyük destek almıştır. Apocu hareket, Kürt yurtsever hareketlerine büyük saldırılar düzenlerken Kuzey Kürdistan’da ortaya koyduğu tutumuyla da binlerce Kürd köyünün boşaltılmasına, on binlerce Kürt gencinin ölümüne ve milyonlarca Kürd ailesinin metropollere sürgün edilerek onarılması imkansız tahribatlara yol açmıştır.

Kuzey Kürdistan’da en son Hendek Barikat eylemleriyle finale giden Apocu hareket, İran ve Türkiye devletlerinin kendilerine verdiği destek ve talimatlar doğrultusunda güney Kürdistan ve güneybatı Kürdistan’a el atarak buralardaki Kürdistani kazanımları yok etmek üzere faaliyetler yürütmektedir. Arap Baharı’nın yarattığı fırsatı Kürdlerin kazanımına çevirmek üzere çabalayan Rojavalı örgütlere ve güney Kürdistan’ı inşa etmek için uğraşan Kürdistani güçleri hedef tahtasına oturtan Apocu hareket birçok provakatif saldırılar düzenleyerek Türkiye ve İran devletlerinin kurtarılmış Kürdistan topraklarını işgal etmeleri için büyük bahanelere sebep olmaktadırlar.

Bütün bu art niyetli çabaların sonucu T.C. devleti Rojava’da Afrin Gresipi ve birçok Kürd kenti işgal edilmiş güney Kürdistan’da ise Kerkük ve diğer birçok yerleşim birimi sömürgecilerin eline geçmiştir. Anlaşılan o ki, Apocu hareketin bu tutumuyla Kobani vb. Kürd yerleşim birimlerinde düşmanların eline geçmesi için bu sekter tutumları devam edecektir.

Şimdi buradan sormak istiyoruz Apocu hareket Kürdlerin devletleşmesini istemiyor ise Ala Rengi’ni tanımıyorsa ve ayrıca Kürd değerlerini kabullenip içine sindiremiyorsa o zaman on binlerce Kürd gencini hangi idealler uğruna düşmanların ölüm tarlalarına sürüyor ve yine bu hareket 35-40 yıllık mazisinde Kürdler ve Kürdistan adına hangi kazanımlara sebep olmuştur? Apocu hareket ve onun Kandil’deki baronları daha ne kadar yurtsever Kürd gencini öldürtmeyi ve kendi içlerindeki bu yanlış gidişata karşı çıkan kadrolardan ne kadarını farklı bahanelerle tasviye ederek ortadan kaldırmayı düşünmektedirler? Kürdistan topraklarını anahtar teslimi olarak sömürgecilere peşkeş çekmeyi daha ne kadar sürdürmeyi düşünmektedirler?

Kürdistan gençliğinin her gün beşer onlar katledildiği bu süreçte zerre kadar üzülmeyen Kandil baronları Türkiye’deki seçimler için ve ayrıca Kemalistleri mebus yapabilmek üzere neden bu kadar büyük heyecan duymaktadırlar? Apocu baronlar bilmelidirler ki sömürgecilere kendi saltanatlarını sürdürmek üzere hem büyük bir hizmet hem de iyi bir taşeronluk yapmaktadırlar. Bahsi geçen bu ekibin Kürdler nezdinde her geçen gün maskesi biraz daha düşmektedir. Şimdi bizler onlara diyoruz ki êdî bes e. Bu mazlum ve fedakar milleti kullanmanız artık yeter. Kürdler adına elinize aldığınız silahları oldukça fazla kirlettiniz ve bu vesileyle Kürdlere büyük acılar yaşattınız.

Herkes çok iyi biliyor ki sömürgeci devletlerin Apocu hareketi bitirmek gibi bir niyeti ve derdi yok. Onların bitirmek istediği Kürd milli damarıdır. Bu uğursuz niyetin hayat bulması için alet olmayı artık bırakın. Bütün dünya milletleri gibi Kürdlerin de kendi ata topraklarında özgür bir vatan ve onurlu bir yaşam sahibi olmaya hakları vardır.

13.11.2021, İST