Giriş:

Kürdlerin İslamiyet’ten önceki tarihleri ve yazmış oldukları kaynakları bir tarafa bırakıp İslâmiyet’ten sonra kendi lehçelerinde ve başka dillerde ortaya koymuş oldukları ‘Ensabü’l-Ekrâd (Dinaveri, 10.yy)’, ‘Tarihü’l-Fariqî (İbnü’l-Ezrak, 12. yy)’, ‘Tarihü’l-Devletü’l-Ekrad (13, yy)’, ‘Şikari Metinleri (Şîkarî, 16.yy)’, ‘Şecere’ul Zwkiyye (Mela Mahmut Balisani, 16. yy)’, ‘Şerefnâme (Şeref Han, 16. yy)’, ‘Mirnameya Hakkaryan (Temerxanê Yazıcı, 17. yy)’, ‘Şerefnâme Tercümeleri ve Zeyilleri (17.yy, 19.yy, 20.yy)’, ‘Tarixu Kürdistan (Muhammed Şehrezorî, 17. yy)’, ‘Tewarîxî Cedîdî Kürdistan (Melê Mehmudê Bazıdî, 19. yy)’, ‘Erdelan Tarihleri (19, yy)’, ‘Tarihü’l-Neseb (Salih Begê Şerwî, 19.yy)’, ‘Tarîhî Ekrad (Nazîrî, 19. yy)’,  ‘Daftaraka-i Husain Nâzim (Nazım, 19.yy)’,’Kürd Aziziye Hükümeti (C. Ali Bedirxan & K. Ali Bedirxan, 20. yy)’, ‘Şüûn-ı Kürdistan (Emîn Feyzî beg, 20.yy)’, ‘Te’rixa Caf (Kerîm Beg Caf, 20.yy), ‘Perek Zêrîn ji Tarîxê (Rehmi Hekkarî, 20.yy)’, ‘Soran Mirliğinin Tarihi (Melâ As’ad-i Xêlanî, 20,yy)’ gibi eserleri saydıktan sonra, tarihsel süreçte bir şekilde Kürdlerle iletişime geçmiş olan milletlerin de Kürtlere dair fikirleri, yorumları, bilgileri; olumlu ya da olumsuz bir şekilde kendi tarih, coğrafya, ansiklopedi, sayahatname gibi başlıca kaynaklarına yansıdığını belirtelim.

Literatür:

 Eski Roma,  Yunan, Süryani, Ermeni ve Fars kaynaklarına dair Ferset Merî’nin ‘  ‘İslâm Öncesi Kürt Tarihi Kaynakları ve Kürtlerin En Eski Tarihi (Kürtler, C1, İstanbul-2015, ss:23-46)’ makalesi bize Kürdlerin İslamiyet’ten önceki tarihlerinin aydınlanmasına yardımcı olurken, Arşak Poladyan’ın ‘VII-X. Yüzyıllarda Kürtler (Öz-Ge Yayınları, Ankara-1991, 112 s.)’ kitabı da 7.-10. yüzyıllarda Arapça olarak telif edilen kaynaklardaki Kürdlerin tarihinine ışık tutmaktadır. A. Poladyon’dan sonra, Bekir Biçer’in ‘İslâm Tarihi Kitaplarında Kürtler Hakkındaki Rivayetler (7. ve 12. yy)’ ve ‘İslâm Coğrafyacılarının Eserlerinde Kürtler Hakkındaki Rivayetler (9. ve 13. yy)’ isimli iki makalesinde Ortaçağ Arapça/Farsça kaynaklardan hareketle Kürtler ele alınmıştır. Kinyaz İbrahim Mirzoev’in 1985 yılında yayınlanan ‘Erivan: Ulusal Edebiyatlar ve Edebi İlişkiler’ başlıklı araştırmasında ise, 5.-21. yüzyıllardaki Ermeni kaynaklarında Kürdlerin nasıl algılandığı üzerine durulmuştur.

Osmanlı Kaynaklarında ‘Kürd(İstan)’…

Bu çalışmada, 2011 yılında yayınlanan ‘Osmanlı Kürdistanı/Kürdistana Osmanî (bgst Yayınları, İstanbul)’ isimli kitaptaki kaynaklara değinilmeyecek, iteratüre yeni yeni dahil edilen araştırmalardan da yaralanılarak ‘Osmanlı’ da ‘Kürd’ ve ‘Kürdistan’ algısı ele alınacaktır.

Tarih:

Osmanlı’nın 1288-1514 yılları arasındaki tarihinin konu edinildiği ve 950/1514 yılında yazımının tamamlandığı düşünülen anonim Tevârih-i Âl-i Osman’ kitabında Yıldırım Han’ın “Düvreg’i Kürdlerden aldı”ğı kaydı bulunmaktadır. Karaçelebi-zâde Abdülaziz’in 1059/1649 bitirip IV. Mehmed’e sunduğu ve Hz. Adem’den Osmanlı padişahı IV. Mehmed’in tahta çıkışına  1646 (H. 1056) kadar olan olayları içine alan ‘Tarih-i Ravzatü’l-Ebrar’ isimli eserinde ise  ‘Kürdistan’ ‘Ekrad’ ibarelerine çokça yer verilmiştir.

Coğrafya:

Safvet’in 1325 ‘Resimli ve Haritalı Coğrafya-yi Osmanî’sinde ‘Kürdler: Asya-yı Osmanî’nin hususiyle Anadolu’nu cihet-i Şarkiyesinde yüksek dağlarla muhata arazi ve yaylalarında yayılmış olan (Kürdler) daği 2, 5 milyon radesinde olup ekser aşiret halinde yaşamaktadırlar. Bugün dahi kendiye mahsus ba’zı ‘âdât ve i’tikadata malikdir. Şecaatleri meşhurdur. Atabinicilikte ve silah isti’malinde maharetleri vardır. (ss:4)’ ifadelerine yer verilmiştir.

1325’te basılan ‘Haritalı Musavver Memalik-i Osmaniye Coğrafyası (‘Mertebin Osmaniye’ Matbaası, İstanbul)’ında ise, ‘Kürdistan ve Ermenistan Kıt’sı’nın ‘Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Memuretü’l-aziz’ vileyetlerinden oluştuğu (ss:108) ve tahmini olarak nüfusunun 1,2/1,5 milyon olduğu (ss:106) ifade edilmiştir. Bitlis ve Van vilayetlerinde ‘Yezidi namıyla bir mezhebin’ bulunduğu da söylenmiştir. Kitapta ‘Coğrafya-yı Siyasî’ alt başlığında Kürtlere dair şu ifadeler kullanılmıştır: “Kürd kevmi tabiaten cesur ve cengaver ve zeka-i mahsuse(ye) malik bir millet olup içlerinden medeniyet-i İslâmiyede hidmet-i ‘azimesi mesbuk olan müstesna zevat çıkmışdır. İşte Mısır ve Suriye’ye hakim olan Eyyubilerden Sultan Selahaddin Kürd nesline mensub zevat-ı nadiredendir. Bununlar beraber hal-ı hazırada Kürdler içünde ‘amîk bir cehalet hükümfermadır.

Kürdlerden bir kısmı zera’ite meyil itmekle beraber büyük bir kısmı köçebe olup ‘aşiret hayatını her şeye tercih iderler. San’at olarak kadınları darafından nesih olunan a’ala Kürd halı ve seccadelerinden başka bir şeye heves itmezler.

Kürdler kanaatkâr bir kavim olup meskurat vesair mükafatdan istikrah iderler. Yedikleri şey süt ve kaymak ve peynir ve pirinç ve buğday ve bulğur çorbasına münhasırdır. Nadiren et yerler. Sofraları pek basit  ve kaba olup kaşık yerine beş parmakla yemek yerler ve meşrubat yerine a’la yoğurdan yapılmış ayran içerler. (ss:107)”

1330 tarihinde basılmış olan ‘Resimli ve Haritalı Yeni Coğrafya-yı Umumî (Karabet Matbaası, İstanbul)’ kitabında da, 25 milyonluk ‘Asya-yı Osmanî’nin ‘Arabistan, Irak, Kürdistan (ss:39)’ namıyla üç kısımdan oluştuğu  Kürdlerin bu bölgede yer aldığı belirtilmiştir

İbnü’l-Nüzhat Cevat’ın 1330/1913 tarihli ‘Haritalı Musavver Memalik-i Osmanî’nin Coğrafyası (Arafes Matbaası, İstanbul)’ isimli kitabında ‘Kürdler’in ‘Kürdistan (ss:3-4)’da yaşadıkları söylendikten sonra ‘Kürd’lerden şu şekilde bahsedilmektedir; “Kürdler.-Kürdistan Kürdlerin cemiyetiyle meskûn oldıği kıt’adır. Kürdler İran yaylasıyla Anadolu arasında ve Fırat ve Dicle nehirlerinin hususen ‘aliasını teşkil iden yaylada metuten olup ‘aşâir hayatıni sürerler. Medya- ‘Acem ahfadı olan Kürdler bugün iki milyoni mütecavizdirler. Şeca’at ve cendilgele bînam olduklarından devr-i istila-yı ‘Osmanî’de bunların daire-i el-sa’adete alınmaları iktiza itmekle Çıldiran muzafferiyetini müte’akib Kürdler İdris-i Bidlisi’nin himmetiyle ‘Osmanlı idaresine geçmişlerdir.

Kürdler esmer ellon, kesir-elşi’r, küçük gözlü, kuyu bünyeli bir millettir. Lisanları olan Kürdçe ile tekellüm iderler. Kürdler aşiret hayatından lezzet aldıkları cihetle daima kırlarda kıl çadır altında ‘ömür geçirirler.”

‘Kürdistan ve Ermenistan Kit’ası (ss:33)’nın ‘Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Memuratü’l-aziz vilayetlerine (ss:35)’ ayrıldığını belirten yazar, ‘Coğrafya-yı Siyasi’ alt başlığında ‘Kürdistan’ın Kürd, Türk, Ermeni, Süryani gibi milletlerden oluştuğunu ve toplam nüfusunun  iki buçuk milyona sahip olduğunu kaydetmiştir. Kürdlerin ‘Karduk’lardan geldiğini, ‘cesur’ ve ‘cengaver’ gibi iyi huylara sahip olduğunu ve dine bağlı bulunduklarını da söylemiştir.