Kamuran Bedirhan/ Kürdler: Tarihi ve ictimai tetkikat

0
4259

(İçtihad, no: 130, 14 Teşrini Sani 1918):

Aşiretler ve Muhacirler Genel Müdürlüğü son haftalar zarfında; “Doktor Frich” tarafından telif edilip Berlin Şark Akademisi’nce basılan “Kürdler” unvanlı tarihi ve ictimai tetkikler mahsulü olan mühim bir eserin “384” sayfaya ulaşan birinci cildini tercüme ve neşrettirdi.

Vakıa Avrupa’da “Kürdler ve Kurdistan” hakkında yayınlanan eserler pek çoktur.

Başlangıçta şunu arzedelim ki: Ruslar Kürd milletine ve Kurdistan’a ait kitapların mühim bir kısmını telif etmişlerdir. Petersburg akademisi tarafından neşredilen ve “8307” kelimeyi ihtiva eden Kürdçe-Rusça-Almanca Lügat bütün noksanlığıyla beraber bu muhtelif eserlerin mühimlerinden biridir.

Kembriç Darülfünun mualimlerinden Asur yazısı mütehassısı Dr. Saclier’in mukayeseli tetkikat ilmiyesi; İngilizce İran tarihi yazarı Sir J. Malkolum’un idiaları, Avusturya meşhur tarihçisi Hammer’in bu husustaki neşriyatı mütalaaya şayandır.

Hatta Yunan tarihçilerinden İstrabon ve Aksenefon da Kürdler ve Kurdistan’la iştigal etmişlerdir.

Almanya’da bugün en meşhur Kürdolog Profesör Oskar Man Fars ve sair İran Kürdleri hakkında; daha sonra Mukrî Kürdlerine dair büyük lisan ve edebiyat mecmualarını neşre başlamıştır.

Şimdiye kadar yayınlanma konumuna çıkmış olan kısım, “1150” büyük sayfaya ulaşmıştır.

Kürd edebiyatı tetkikatına Kembriç Darûlfunun’un kadim tarih muallimlerinden Saycli da iştirak etmiştir.

Mütalaası şu merkezdedir: “Bu edebiyat pek iptidai bir halde olmayıp bir takım şiirler, şarkılar ve masallardan mürekkeptir.”[1] Makas’ın Diyarbekir, Kavar, Niridi şivelerinden seçilmiş eseri; Turabidin ve Botan[2] cihetlerinin hikaye ve şiirlerini toplamak üzere Prym ve Losin tarafından vücuda getirilen mecmua “Noldeke”nin milattan önce meşhur olan Kürdlerle şimdiki Kürdlerin ırki münasebetlerini mütalaa eden bilinen kitap; Justi’nin “Kürdçe Sarf”, Lih tarafından telif edilen “Kürdler ve Şimali Haldaniler Hakkında Tetkikler” unvanlı eser; Blav’ın “Kürd Kabilelerine Dair Malumat” isimli t’elifi; Fransız tarihçisi Albermal’ın Kürdleri ilk asırlarda mütalaa eden tarihi… vs. eserler, Kürdler hakkında Külliyatın bir kısmıdır.

Gönül isterdi ki milli Kütüphanemiz, Kürdler ve Kurdistan hakkında yapılan ilmi tetkikleri bir kaynak halinde bulundursun. Mamafih Osmanlı hükümeti, şimdiye kadar mukadderatıyla alakadar bulunduğu milletlerin ilmi usuller delaletiyle maddi, manevi muhitlerini, tarihi, hissi, örfi, itikadi temayüllerini, geleneksel kuvvetlerini tetkik etmeye hasrı mesai etmediği cihetle bu kitap, bizi, derin bir ümit ve memnuniyetle mütehassıs etti.

Ferdi münasebetleri en iptidai şeklinde tanımak; anlamak ve anlatmak hemen hemen yegane muvaffakiyet emeli iken ictimai zümrelerin, hele milletlerin, ırkların idaresi ve idarenin gayesi, yegane gayesi olan yararlanmak ve mesut etmek hususunda bu mühim emelden feragat etmek nasıl mümkün olurdu?

Bir millet, iki muhit dâhilinde yaşar ve bunların hiç birinden asla soyutlanamaz.

Birincisi, maddi muhittir ki yaşanılan yerin iklim, vaziyet ve coğrafik durum ve doğasının tümünü kapsar.

İkincisi, manevi muhit olup üyesi olduğumuz ictimai durumdur.

Mensup olduğumuz milletin, kavmin, ailenin her gün görüştüğümüz, konuştuğumuz arkadaşlık durumudur. Bu iki muhit [çevre] ile temas etmediğimiz bir an ve saat yoktur. Her iki muhit kesintisiz üzerimize tesir ve nüfuz icra ettiği gibi, bu iki muhit üzerine iktidarımız nispetinde tesir ve nüfuz icra etmekten hali kalmayız.

Esasen temas ve ihtilat [konuşma] da bu demektir.

Maddi muhit deniz sahili veya karanın ortasında; deniz iklimi veya karasal olduğu, iklimce sıcak veya soğuk, ova veya dağlık, ahalisi çok yahut az, ziraatça feyz ve bereketi haiz veyahut bu hususta fakir olup madenlere muhtevi olmasına göre orada sakin olanlar üzerinde muhtelif tesirler icra eder.

Manevi muhitin zengin veya fakir, terbiye ve marifetçe ileri veya geri; sanatta ve yüce ilimlerde ülfetli veya ülfetsiz, safahat veya israflara meyilli yahut bunlardan uzak, müteşebbis ve faal yahut atalete [tembelliğe] maruz olmasına göre de, orada hayatını devam ettiren insanlar üzerine tesirleri farklıdır.

Bu satırlardan sonra fethedildikleri zamandan itibaren ne fethedeni ne fethedileni mesut edemeyen hastalıklı idare tarzımızın aziz vatanı ve vatandaşları daima üzüntülü ve bedbaht eden idare işlerinin her şeyden önce zikrettiğimiz ve idare hususunda rehberliklerinden asla feragat eylemeyeceğimiz ilmi tetkik usullerine karşı olan bigâneliğimizden, kesif cehaletimizden kaynaklandığı kesinlikle tezahür eder.

Evet şunu itiraf etmek icabeder ki bugün bile idare adamı olarak tanıdığımız zevatın mühim bir çoğunluğu memuriyet havzasında hiçbir zaman bu ilmi usuller gözlüğüyle bakmamışlardır.

İşte Muhacirler Umum Müdürlüğü’nün Kürdler Hakkında Tarihi, İctimai Tetkikler unvanlı tercümesini bu itibarla büyük bir hissi memnuniyetle karşılıyoruz.

Hiç unutmayınız! Brest-Litovsk müzakereleri esnasında bilinen bir Kürd; siyaseten en nazik bir kıtamızın mühim işlerini omuzlarına yüklenmiş sabık nazırlarımızdan birine müracaatla, Brest-Litovsk’ta cereyan edecek müzakereler esnasında Kurdistan’ın hukukunu muhafaza etmek, Hilafet makamına ve Osmanlı hükümetine olan bağlılığını izhar eylemek üzere Kürdlerden müteşekkil bir heyetin adı geçen şehre gönderilmesine delalet etmesini temenni ve tavsiye etmiş, bu talebe karşı nazır [bakan] bir garip vaziyet takınarak ben Kürdlere darıldım diye aptalca bir cevap vermişti.

Amaya [köre] kör olduğu için kızmak caiz olsaydı, bu söze karşı şiddetli bir infial hissetmek zaruri olurdu.

Fakat cehil, siyasi ve idari cehalet, bu aziz memleketin en büyük düşmanı, bu vesileyle tekrar icrayı tahribat ediyordu.

Bu satırları bize yazdıran eserin lüzum ve ehemmiyeti hakkında esasen fazla izahata ihtiyaç yok.

Memleketin şu bedbaht ve mahzun hali; ilme, ilmi tetkikler üzerine tesis edilmiş idare usullerine ne kadar muhtaç bulunduğumuzu takrir ediyor.

1 Teşrini Sani 1918

Osmanlıcadan Çeviren: Cemîl AMEDÎ

[1] Kürd dilinde yazılmış muhavereli [karşılıklı konuşma] manzum eserlere de tesadüf edilmektedir. Bilinen meşhur Kürd şairi Ahmed-î Hanî’nin Mem û Zîn unvanlı eseri en meşhurlarındandır.

[2] Dr. Frich eserinde “bilinen Bedirhan Bey ailesi Azizi zümresine mensuptur.” diyerek Azizi’leri Heyderan aşiretine ithal ediyor. Bu hatadır. Her ne kadar Emir Bedirhan ailesi Azizi’lere mensup ise de, Aziziler Botan emaretinde bulunan ailedir.