Yanlış anlamaya veya anlatmaya gerek yok.

Osmanlı Hükümeti yeryüzü üzerinde bulunan bütün milletler gibi, Harb-ı Umumi’nin doğurduğu yeni bir vaziyet karşısında bulunuyor.

Biz bu vaziyetini doğuran sebep ve etkenleri tetkik ve münakaşa edecek değiliz.

Burada nazarı dikkate aldığımız ve daima nazarı dikkate alınmasını gerektirdiğimiz cihet, bugünkü zihniyetin derinliklerine nüfuz eden bir bakışla, işleri yürütecek muktedir bir irade vücuda getirilmesi artık açık ve mutlak bir hakikat mevkiinde bulunan milli hukukun ve milli hareketlerin teşviki ve muhterem telaki olunmasıdır.

 Hatta daha ileriye giderek bu hareket ve cereyanların teşvik ve yardıma mazhar olmasını da temenni etmek salahiyetini kendimizde buluyoruz.

İstanbul’da bulunan devlet adamlarının bu haklı ve meşru cereyan karşısında olumsuz fikirler beslediklerine ihtimal vermeyiz.

Fakat son zamanlarda Kürdistan Teali Cemiyeti İstanbul Genel Merkezine, Kürdistan’da bulunan şubelerinden acı şikâyetleri içeren bazı telgrafnameler geliyor.

Bu telgrafnamelerde, vilayetlerdeki hükümet dairelerinin Kürd milli kurumlarına karşı, merkezi hükümetçe kabul ve tasdike mazhar kurallar dâhilinde hareket etmedikleri beyan olunmaktadır.

Bu hareket tarzının doğurabileceği olumsuz tesirleri nazarı dikkate bulundurmak zamanıdır.

Milli hâkimiyetini talep etme hakkına, bu ilahi ve ebedi hakka sahip bulunan Kürdlere ve Kürd milli kurumlarına karşı endişeden uzak hareket olunması icap eder.

Bu ağır ve vakur hareketin kıymeti bilinmelidir. Biz artık keyfi hareketlere nihayet verilmesini, haklı ve adil bir surette hareket olunmasını talep ediyoruz.

Diyarbekir merkez hükümetinin Diyarbekir’de bulunan Kürdistan Teali Cemiyeti şubesine karşı tutumu, garip bir hareket tarzına dönüşen şu telgrafnameyi; Şerif Paşa hazretlerinin İkdam gazetesine gönderilen malum beyanatını iktibas suretiyle nakletmiş olmamız, suç sebebi sayılarak dün kulübümüzde zararlı evrak aramasında bulunuldu. Mesuliyet sebebi bir hareket ve evrak görülmedi. Buna rağmen takibata devam olunurken kemal-i sükûnet ve vakarla sonuca intizar ederek şimdilik vilayete yalnız bir özet yürütme delillerinin takdimiyle yetinmiştir.

Diyarbekir Kürdistan Teali Cemiyeti Reisi Cemilpaşazâde Kasım.

Bu telgrafnamenin okunmasından doğan hayreti, daha ileri giderek söyleyeyim; pek ciddi endişeyi duymamak mümkün değildir.

Sair unsurların Osmanlı namusunu payımal ederek hükümet haysiyetine taaruz eyledikleri şu nazik dakikalarda, Kürdlerin en iptidai hukuku dahi vilayette tecavüze maruz kalmamalıdır.

Hükümet, şu keyfi hareketi yapan ve oradaki milli kurumlarımıza hücum eden memurlarını cezalandırmalı ve bu gibi hareketlerin tekerrür eylemesini engellemelidir.

Hükümetin icraatını bekleyerek bu günlük sükût ediyoruz.

[1] Kamiran Bedirhan, Kürdler ve Kürdistan, Serbestî, no: 498, 21 Mayıs 1919

Kaynak: Seîd VEROJ, Du Birayên Bedirxanî: Celadet û Kamiran Bedirxan (1913-1923)