Musul ve Musul operasyonu, bugünlerde hatta uzun zamandır Dünyanın,  Orta Doğunun, Kürdistan’ın birinci gündem maddesini oluşturmaktadır.

Bu konuda yoğun tartışmalar, farklı analizler, tezler var.

Ondan daha önemlisi büyük devletlerin ve uluslararası güçlerin, Musul’u, başka bir deyimle Kürdistan’ı yeniden bölme, enerji ve petrol kaynaklarını ele geçirmek için her türlü yola başvurdukları görülmektedir.

 ( I )

Musul Kürdistan Şehridir. Ama Musul’da sadece Kürtler değil, Araplar, diğer etnik ve ulusal topluluklar, dini ve mezhebi gruplar da yaşamaktadırlar.

Musul Kürdistan şehri olmasına rağmen, daha Kürdistan Federe Devletine bağlı olmayan bir şehirdir. Ama tamı tamına merkezi Federal Irak’a da bağlı değildir. Tabir caizse biraz da otonom bir şehirdir.

Ama şimdilerde IŞİD’in işgali altında olan bir şehirdir.

Musul Şehri, Maliki Hükümetinin bilinçli ve planlı hareketiyle IŞİD’in işgaline terk edildi.

***

Kürdistan’a IŞİD saldırısının planlanması, Kürdistan Bağımsız Devletinin kurulmasının engellenmesi içindi.

Musul, Kürdistan için önemli olduğu kadar, Irak, bölge ve dünya için de önemli bir tarihi ve zenginliği bol olan bir şehirdir. Bundan dolayıdır ki, üzerinde bir Kurtlar, sömürgeciler dansı yapılmaktadır.

Musul’un IŞİD İşgalinden Kurtarılması, Irak Federal ve Kürdistan Federe Devleti’nin sorunudur. Araplar ve Kürtler Kendi Kaderlerini Kendileri Tayin edeceklerdir.

Kürdistan Federe Devleti’nin ve Irak Federe Devleti’nin iradesine rağmen yapılacak bir müdahale ve ortaya konulacak bir davranış, uluslararası hukuka aykırı olduğu kadar, milletlerin hukukuna, milletlerin eşitlik hukukuna, komşuluk hukukuna da aykırı bir durum yaratır.

Bu durum da, yeni çatışmalara ve savaşlara ebelik eder.

Musul’da IŞİD’in güçlenmesine yeni bir konsept çerçevesinde yardım ve yataklık eder.

Musul’un bölünmesine yol açar.

Milletler arasında yeni düşmanlıklara yol açar.

Barışın ve değişik milletlerden insanlarımızın yaşam güvenliğinin yollarını kapatır.

Yeni hukuksuzluklara yol açar. Hukuksuzluğun olduğu yer de çatışma ve savaş kaçınılmaz olur.

***

Kürdistan pêşmergeleri IŞİD’e karşı kahramanca savaşıyorlar. İlk gün, birçok köyü IŞİD’ten kurtardılar.

IŞİD’in Musul’da yenilemeyeceği efsanesini yerle bir ettiler.

Başta ABD olmak üzere koalisyon güçlerin neden bugüne kadar Musul Operasyonuna karar vermediklerini tartışma gündemine taşıdılar.

Kürdistan Başkanı ve yönetiminin ortaya koyduğu irade, Musul’un kaderinin kendileri tarafından tayin edileceğini ve çizileceğini şimdiden ortaya koydu.

Kürdistan Başkanı’nın, yabancı güçlerin Musul’a alınmayacakları,, Mezhep Savaşına izin verilmeyeceği, uluslararası gücün uluslararası hukuk çerçevesinde destek vermeleri gerektiği, Türkiye ve Irak’ın uzlaşmasının gerektiği, intikam hırsıyla hareket edilmesine izin verilmeyeceğini açıklaması, Musul’un kaderini kendilerinin tayin edeceğinin en somut göstergesidir.

 (II)

Musul’un işgaldan kurtarılması için uluslararası güçlerin desteklerine ihtiyaç var.

Musul’un IŞİD işgalinden kurtarılması için açık ki, uluslararası güçlerin desteğine ihtiyaç var. Irak Federal Devleti ve Kürdistan federe Devleti de bu ihtiyacı ortaya koymakta ve beklemektedir.

Uluslar arası güçlerin desteği: Başta Irak Federal Devlet ve Kürdistan Federe Devlet izni olmak üzere, uluslararası hukuk, Birleşmiş Milletlerin Kararları çerçevesinde olmak zorundadır.

Bu destek, Arap ve Kürt milletinin iradesine müdahale seviyesine kesinlikle gelmemelidir.

Tersi Bir yaklaşım Paylaşımcı ve emperyalist sömürgeci bir yaklaşım olur.

Kürdistan’ın ve Irak’ın enerji kaynaklarını ve petrolünü ele geçirme arzusu anlamına gelir.

Irak Federal Devleti ve Kürdistan Federe Devletinin buna kesinlikle izin vermemesi gerekir.

 (III)

Türkiye Irak ve Kürdistan’ın izni, uluslararası hukuk ve Koalisyon Güçleri Kapsamında Musul’a destek olmalıdır.

Türkiye’nin dile getirdiği kaygılar önemli.

Ama bu kaygıların giderilmesi, hukuk dışı yaklaşımlar ve müdahalelerle gerçekleşemez.

Hukuk dışı müdahaleler, Irak’ta ve Orta Doğu Bölgesinde yeni ve derinleşmiş bir kaosa yol açar.

Yeni çatışma ve savaş alanlarının yaratılmasına yol açar.

Türkiye’nin hele ki “Misak-i Milli Tezine” dayalı olarak Musul’a destek yapacağını söylemesi, emperyalist-sömürgeci bir taleptir. Yeni bir işgali ifade eder, buna en başta Kürtlerin onay vermesi mümkün değildir.

Musul Eyaleti, Osmanlı İmparatorluğunun bünyesindeydi. Bir Kürt Eylaetiydi. Özerk ve otonomdu.

Kemalistler, Osmanlı İmparatorluğunu yıkmaya karar verdikten ve Türk Devleti kurdukları zaman, aslında Osmanlı İmparatorluğu bünyesindeki milletlerin ve ülkelerin otonom ve özerk yaşamlarına son verdiler.

Arap Dünyası bunun sonucu olarak birçok devletini oluşturdu.

Kemalistler, Kürdistan’ın bir parçasını işgal ve ilhak ettiler. Sömürge altı bir statüye Kürt milletini mahkûm etti.

Bundan dolayı Türkiye’nin devlet olarak Musul üzerinde bir hakkı yoktur.

Kürdistan’ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye Devletleri arasından bölünmüş olması, bir talihsizlik. Yeni bir işgal ve sömürgeci statünün oluşmasıydı.

Bundan dolayıdır ki, Kürtler yüz senedir bağımsızlık savaşlarını sürdürüyorlar.

 (III)

Musul’a, Haşdi Şabi ve PKK gibi, İran tarafından yönetilen güçler kesinlikle girmemelidir.

Bu güçlerin Musul’a girmesi, Musul’u bölmekle kalmaz. Yeni egemenlik alanlarını yaratılmasına yol açar.  Bu durumda yeni çatışmalara ve savaşlara zemin hazırlarlar.

Mezhep Çatışmasını körüklerler.

İç savaşa neden olurlar.

Musul’un demografisini değiştirirler.

Büyük toplumsal göçlere ve acılara sebep olurlar.

Amed, 20 Ekim 2016

 ([email protected])

İbrahim GÜÇLÜ