(Kurdistan Mecmuası, No: 13, Pazar, 31 Ağustos1335 (31 Austos 1919)/ 4 Zilhicce 1337)

Millet-i Osmaniye’nin mukaderatı, yalnız Küçük Asya için değil; üç yüz milyonluk İslam alemi için en dehşetli bir heyecan dakikasını yaşarken zatı asilanelerinin İslam uzuvları üzerine müstevli bir mikrop aşısı tecrübe kabilinden olan “Ermenistan meselesini” ortaya atmanız herkesten ziyade biz Kürdler için hayret ve dehşet sebebi olmuştur. …

Mezar mı? Tarihen, örfen, tab’en bu yerlerin asıl sahipleri mezarlık bekçisi dahi olsalar oraya yeniden bir ölü defin olunacağını o bekçiye haber vermek lazım gelmez miydi? Medeniyet alemi hiç şüphe etmesin ki yedi milyon Kürdün asırlarca tevd-i esrar ettiği [dayandığı] yüksek dağlar, milli neşidelerinin [manzume, şiir, yüksek sesle okunan şiir, darbı mesel derecesinde kullanılan meşhur beyit veya mısra] zemzemgahı olan zümrüt ovalar; Amerika’da basılan gazete sütunları, Avrupa’da çıkan yalan dergiler ve bütün medeniyet muhitinde koparılan haksız şayialar [söylenti, duyulan, yayılmış haber] ile fetihedilmiş olmaz. Amerika necip milletine, o mukades Wilson Prensipleri’ne herkesten ziyade minnetttar kalmış olan  Kürdler, bu bir yeni zihniyeti tebcilen Amerikalılara kurtatıcı demekle ihtihar ederken Kürd muhiti, Kürd arazisi, Kürd cigergahı olan mahsul veren ve bereketli mıntıkalarda. …

Burada Kürd uleması, aydınları, zenginleri, eşrafı faziletlileri ve yedi milyon Kürdün muhtelif tabakasına mensup edipler, siyasi ümeradan mürekkep bir kamil zümre varken nasıl oluyor da Ermenistan diye yalan söylentilere istinat ederek hayali bir hükümet bizim bizim harim-i harimetimizde [evimizde] tesis edilmek isteniliyor. Dört milyon İran’da bir o kadar milyon Osmanlı memalik-i dahilinde mülk ve tasarruf sahibi ve müddeilerinden dört beş kere daha cesim [büyük] olan bir milletin tarihi, menkıbeleri, destanı, ananesi, ovaları ve bir çok sayıda eserleri hiç mi medeniyyet tarihine aksetmemiştir? Bugün dahi Asya’nın en cengaver, en ziyade silahşör, saf ve sölerinde sadık kavimlerden biri olan çokluğa sahip, kuvvetli ve milli seciyesi payidar bir kuvveti….

Türkiye’nin meşrutiyet zamanının bırakalım. 1908 tarihinden evvelki nüfusa sicilini açmak kifayet eder [yeterli olur]. Ermeniler daima nüfuslarını fazla göstermişler. Buna sebep de öteden breri Rusya’dan oralara mütekasif [çoğunluk] bir surette geleceği programları gerekliliğinden olan Ermeni misafirleri birer çete idiler. Hükümetin bu yeni gelen şahısları kovma ve uzaklaştırmasına tevessül etmesin diye  nüfus sicillerinde  mevcutlerından fazla yazdırırlardı. Müslümanlara gelince; askerlikten kurtulmak için daima nüfuslarını saklarlardı. Ermenilerde ise askerlik korkusu yoktu. Zira onlar askere alınmazlardı. Hal böyle iken Ermenistan diye tahayyül edilen “Vilayet-i Site”nin [Altı Vilayet] hiç birinde asla ve kat’a ekseriyeti kazanamamışlardır. Hatta yalnız Türklere bile üstün bir çoğunluk nüfusları yoktu, nerede kaldı ki Kürd unsuruna üstünlük sağlasınlar. Kürdler bu ülkenin en kahir  en kesif [yoğun, sık] sahipleridir. Ermeni kavmi bu kıtlarda umum müslümanlara nazaran %23, yalnız Kürdlere nazaran %31 nisbetindedir ki buda bir iki yere münhasırdır. Sair bilimum yerlerde Kürdler hiç nisbet kabul etmeyecek şekilde nüfus itibariyle Ermenilere üstünlük sağlar.

O halde “hangi zihniyet, hangi prensipler” kadim [eski] asırlardan beri Kürdlerden daha az, daha zayıf ve bununla birlikte medeni hukuklarını, dini ve milli haklarını Kürdlerin hüsnü imtizac ve adaletperverliğine borçlu olan bir azınlığın Kürd çoğunluğuna hakim olacağını düşünüyorsunuz? Bunu sorabilirmiyiz? Asaletmeab! [Asaletli zat] Amerika necip milleti, cihandaki siyasi sapmaları halklar arasından kaldırmak için mi? Yoksa halklar arasına ebediyen körüklenebilecek bir şiddetli ateşi yakmak için mi Harb-ı Umumi’ye müdahale etmiştir? Şahinlerin bile yetişip yuva yapmadığı yalçın kayalıklarda ispinoz kuşu nasıl barınabilir? Bugüne kada Avrupa entrikasına kurban olan yakın doğu kavimlerinin tam Amerikan medeniyet ve faziletinden istifadeye can atacağı bir sırada bu kavimlerin ırki asabiyetleriyle uyanmak, dinamitle uyanmağa benzer. Kürdün harim-i ismetini [kutsal saha, mukaddes ocak] yabancı ayağına çiğnetmez.

Asırlardan beri takdir edilmemiş olan Kürd yüce ahlakının hamaset cevherini sizler bari takdir zahmetinde bulununz da, Asya kıtasının batı başlangıcında dünyanın en cesur, en ahlaklı ve en ziyade sözüne sadık vakarlı [ağırbaşlı] bir kavmin varlığından Avrupayı ve bütün medeniyet alemini haberdar ediniz….

Hele bir kere karşı karşıya gelsinler de o zaman Ermeninin, Kürdün huzuruyla istiklal davasından bahsetmekten haya edildiğini göreceksiniz.

Vilayeti Site [Altı Vilayet] ahalisinden bir zümre ile bir Ermeni cemaati bir salonda bir araya getirip onları Ermenistan hakkında  müşterek bir mutalaa beyanına sevketmek, sizin için pek faydalı bir hakikat meydana çıkaracaktır efendim. …

Sanatkar, çalışkan ve işadamlarıdır. Kürdler ise yiğit, sadık, ahlaklı, bahadır-cesur ve kesif [yoğun] bir tek kitle şeklinde yekvücuttur.

Ekseriyete etmiyorsanız bilfiil milli mevcudiyete ve cengaver menkibelerini mukayese ediniz. Kürdler; yurtlarında bıraktığı tarihi eser kalıntılarını ayırmaya lüzum gömüyorsanız, hali hazırda milli istidatının inkişaf ve kabiliyet genişliğini nazarı dikkate alınız….

Kürd milleti; medeni cesaretiyle beşeriyete, bahadırlığıyla beşer muvazenesine, temiz ahlakıyla ve sözünde durmasıyla ictimaiyatta, şan-ı merdanesiyle tarihe, adalet ve hakaniyetle de komşuları olan ez cümle Ermeni kavmine hizmet eylemiş bir asırlar yadigarıdır. Bu yadigarımizdan önce kırk asrın tenkit ve tarizine uğramış olmak, küçüklüğünü kabul eyledikten sonra da gelecek asırların hücum seline göğüs germek mecburiyetinde kalacaksınız. Biz beşeriyete fazilet ve kemal öğretmeni olan Amerika necip milletini bu mevkilere düşmekten tenzih etmek arzu ve temenisindeyiz.

Kürdler; geçmiş asırlardan sarfı anzar, gelecekte de beşeriyetin mücadele tarazisinde ihtiraslarına mağlup olmamak hasasiyeti dolayısıyla mühim bir istinatgah olmak, hüsnü niyetine maliktirler. Yüce hükümetlerinin kabulü, gerek milletim ve gerekse de Ermeniler hakkında şimdiye kadar edinmiş olduğumuz malumatın hakikatından pek çok uzak olduğunu hatırlatarak affımı rica ederim.

Osmanlıcadan çeviren: Cemîl Amedî