Trump’un destekçilerine Beyaz Ev’i işaret etmesi ve ardından gelişen olaylar Amerikan tarihinde utanç verici gün olarak anılacaktır. Dünya karşısında küçük düşmüş olmayı önemsemeden hızla doğru tanımlamalar yaptılar ve Biden açıkça ilan etti: ‘Bunlar yerli teröristlerdir!’

Amerika’nın ‘terörist, ulusal ihanet’ tanımları olduğu için kimse bu ifadeye itiraz etmedi. Benzer olay Berlin, Ankara, Sydney, Londra, Moskova ya da Atina’da yaşansa aynı niteleme yapılırdı. Ben de yine aynısını derdim. Çünkü yapılan eylemin türü tanımlanıyor, kavramlar gelişi güzel kullanılmıyor. Bunun önemi yaşananı anlamayı, tanımlamayı, kabullenmeyi sağladığı gibi önlem almayı da zorunlu hale getiriyor.

Biden, ‘Trump’a oy verenlere’ terörist demedi, sadece Beyaz Ev’e saldıranlara terörist dedi. Trump’a oy verenler de “Biden bize terörist dedi” demedi. O eylemin terörizm olarak adlandırılması herkesi kendine getirdi, dikkatleri yoğunlaştırdı, eylemciler yalnızlaştırıldı, eylemi ve eylemcileri savunulamaz hale getirildi. Haklı olarak. Sokağa, şiddete çağrı yapanlar, bu çağrıya uyanlar, durdurmaya çalışmayanlar unutulmaz.

Dünyanın ne diyeceğini umursamadan Biden’ın kendi vatandaşlarına terörist demesi yaşananı tanımlar, çözümü kabullendirir, kangrenleşmeye izin vermez, insanların aklını başına getirir, aklı başına gelmeyenlerin nasıl muamele göreceğini vurgular ve tekrarlanması ihtimaline karşı önlem almayı gerektirir. Gerektiğinde toplumların hafızası bireylerin hafızası kadar güçlü ve hızlı olmalıdır.

Beyaz Ev’e saldırı çoğu Kürde ve Kürd dostuna göre de terörizm midir?

Çoğu Kürde göre ‘terörizm’ olmamalıdır. Eğer terörizm diyorlarsa bu iki yüzlülük anlamına gelebilir. Çoğu Kürdden kasıt, PKK’nin yolcu otobüsü bombalaması, Çetinkaya mağazasını yakması, Güven park bombası, Final dersanesi önündeki patlama, Haki Karer suikasti, Şoreş Baliç suikasti, bomba yüklü araçlar, zorla askere alma, Peşmerge Güçleri’ne saldırıyı vs yüksek sesle tanımlamayanlardır.. Bunlara terörist eylem diyemeyenlere göre Beyaz Ev’e saldıranlar da terörist olamaz. Ya da, ABD ve Avrupa’nın İran’a terörist demesine ve yaptırımlarına da karşı çıkmalılar.

Peki Diyarbakır, Hewler, Mahabad ve Qamışlo’nun yani genel olarak Kürd toplumunun ‘terör, ulusal ihanet’ tanımı var mı? Çoğun Kürd aydının, akademisyenin, entellektüelin, grupların, sivil toplum kuruluşlarının, partilerin terörizm tanımı var mı? Olsa, bu halde olmazdık diyen var mı?

Anımsanacağı gibi, 20 Aralık 2020’de Yeşil Bölge’deki ABD Bağdat Büyükelçiliği’ne 8 füze atıldı. Bunun üzerine Kürdistan Bölgesi Başkanlığı şu açıklamayı yaptı: “ ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ne yönelik terörist saldırıyı kınıyoruz.” Demek Hewler terörizmin ne demek olduğunu biliyor.

ABD Dış İşleri Bakanlığı, Hewler İngiliz konsolosluğu, Fransa Dışişleri Bakanlığı ve Bağdat Büyükelçiliği PKK’nin Peşmerge Güçleri’ne yaptığı saldırıyı kınamakla kalmadı, PKK’nin terör örgütü olduğunu özellikle vurguladılar.

Hewler ise Washington, Londra, Paris’in PKK’ye terörist nitelemesine katılmamış, kendi güçlerine saldırı yapmış ve peşmerge katletmiş PKK’ye terörist diyememişti. Halbuki, ABD, Londra ve Fransa meselenin adını bir kez daha koymuştu. Ciddiyet ve sorumluluk bunu gerektirir.

Bunun üzerine Hewler bu açıklamaları yapan ülkelere ‘PKK terörist bir örgüt değildir, sözünüzü geri alın!’ demedi. Bu ülkeler de Hewler’e “Sen neden terörist demiyorsun?” demedi. Bu meselede kim hakikati ortaya koyuyor, kim çekiniyor: ABD, Fransa ve İngiltere mi, yoksa Hewler mi?

Normalde Hewler ABD, Büyük Britanya ve Fransa ile aynı ya da daha sert tonda açıklama yapmalıyken; tam tersi oldu. Bu çarpık durum sadece Hewler ile sınırlı değildir. Avrupa, Diyarbakır, Mahabad ve Qamışlo merkezli (çoğu!) parti, kuruluş, gruplar ve bireyler de tanımlamaktan, doğru kavramı kullanmaktan kaçındılar, kaçınmaktalar.

Kürd toplumu ile Kürd dostları neyin terörizm olup olmadığı hakkında ve başa gelen terörizm ise alınması gereken tutumda kendisiyle ve açık toplumların devletleriyle, kuruluşlarıyla çelişmemelidir! Gerçekte, PKK’nin terör listesinde olmasının uluslararası sağlam dayanaklarının olması önemli değildir. Önemli olan Kürdlerin kendi içerinde, kendi yaşadıklarını tanımlasını yapamamasıdır! Bir Kürd örgütü olan ancak isminde Kürd kelimesi bulunmayan ve hemen hemen tamamı Kürdlerden oluşan, faaliyet alanı güney olan Ensar el-İslam’a terörist demek doğru ve bu kadar kolayken, PKK gormezden geliniyor! Neden? PKK’nin adından dolayı mı? İsminize, Kürd ya da Kürdistan’ı eklerseniz Kürdler tarafından terörist olarak etiketlenmekten kurtulur musunuz?

‘Demokrasi güçleri’ tarihselliğinde değerlendirilecek olursa; solun kendi içinde ve dışında yaptığı şiddet içeren ve kan dökücü her eylemin meşru, hak, normal görülmesi hastalıklı Stalinist dönemin eseridir. Kürdler bu vahim, suçluyu kayıran, suç üreten bakışı terk etmelidir.

Mevcudu ve geçmişi tanımlamakta ve gerekeni yapmakta tereddüte devam edilirse; bu, Kürd Biden’ları değil ama Kürd Trumplar’ı eksiltmez. Çıkış, hakikati dile getirenlerin, sağlam, açık duruş sergileyenlerin ülkenin güvenli, saygı gören ve yol gösterici ışığının altına gelmesiyle başlayacaktır.