ÖNSÖZ

Millet, İslâmî bir kavramdır, siyaseten “nation” yerine kullanılmaktadır. Milliyet ise “kurucu kavim” demektir. Modern Millet(nation); çoğulcudur, farklı diller, dinler, renkler birliktedir, katılımcı ve barışçıdır, devletdaş olarak herkes eşittir; ortak amaç birlikte yönetim, katılım, sosyal sözleşme(ahit) vardır, siyasî ve dünyevîdir.

İslâmî Millet kavramı; din/inanç esasına dayanır, çoğulcudur, eşitlikçidir ve liyakati esas alır, içerde barışçıdır. Din; itikat, ibadet, muamelât, cezalandırma ilkeleriyle, toplumsal yaşama biçimini belirlemektedir.

Milliyette ise, soy/sop, kanbağı vardır. Millet içinde(­modern, İslâmî anlamda) bir Kavim; devleti kurmakta öncü olursa Milliyet aşamasına gelmekte, sistemi belirlemekte ve yürütmekte öncü/aktif ve etkin bir rol almaktadır. An­cak; kendisini asıl/sahip ve imtiyazlı görür de, “öteki”lerini kendisine benzetmek ve haklarını kısıtlamak isterse(dilini yasaklamak, inancına müdahale, bazı meslekleri yasakla­ma, ek vergiler vb.), Milliyetçilik (Kavmiyetçilik, ırkçılık) olmaktadır. Böylesi bir durumun Millet inancında (İslâmî, modern) yeri yoktur. Milliyet fikri; bencil, çatışmacı, oto­riter, “öteki”leştiricidir; tehdit, tehlike, düşman icat eder ve bununla tekçi toplumu kurmak ve hükmetmek ister, idareye muhalif olan, hain ve düşman bilinir, yok edilme­si istenir. Milletçilik ise; demokratik, eşitlikçi, barışçı ve katılımcıdır.

Milliyetçilik hakkında yarım asra yakın araştırma ve notlarımız vardır, hayatın hay-huyu arasında bunlar defa­larca, çeşitli vesilelerle okunmuş ve konuşulmuştur. Nasip oldu, bunların bir kısmı ak-kâğıda düştü ve huzurunuza geldi.

Konu makaleler şeklinde hazırlandı, Multidisipliner bir saha olduğu için, faklı konular içinde bazı unsurların faklı anlatımları, tekrarları kaçınılmaz oldu.

Milliyetçilik, ırkçılık olarak suçlanmıştır ve tarihteki ör­nekler dikkate alınınca yanlış, kasıtlı ve düşmanca uygula­maların olduğu görülmüş ve “Uluslararası Mahkemelerde Davaları görülmüştür” (Nürnberg Mahkemesi, Sırp kasabı Miloseviç, vb).

Bu nedenle bir vakıa ve sorun, aynı zamanda yaygın bir çözüm yolu olarak Milliyetçilik, birçok düşünür tarafın­dan araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Genel değerlendir­memiz sonuç bölümünde ifade edildi. Paragraflar arasında, eleştirel düşüncemiz, destekleme ve itirazlar, örneklemeler şeklinde açıklanmıştır.

Ülkemizde Milliyetçilik hakkında çokça yayın ve akademik çalışma vardır, hemen hepsi olumlama ve övme şeklindedir. Son zamanlarda utangaç birkaç eleştiri görül­dü, sayıları yetersizdir. Bilimsel tarafsızlıkla Resmi İdeo­loji sonuçları itibarîyle değerlendirilmemiştir. Resmi İde­oloji karşısında iki grup oluşmuştur, ya şekerlemekte veya tuzlamaktadır. Çalışmalar bazı vakaları anlatmakta; ya taş atmakta ya da gül sunmaktadır. İkisi de gerekli, fakat ölçü şart? Olamayan da bu…”Seni sevmeyen ölsün!” işte bu ka­dar. Bu baskı ortamında kim ne yazacak acaba? Bunun için sönüktür deniz feneri.

Kitabın İçindekiler bölümü ayrıntılı olarak hazırlandı ve ara başlıklar konuldu, böylece kitabın içeriğine hızlı ve kolay vakıf olmak amaçlandı. Kafatası ölçümleri ve Türkiye›deki uygulama ilginçtir. Milliyetçilikte ırk un­surunun olmadığı söylenecek ve fakat kafa ölçüleriyle Alpin-dolikosefal ırka mensubiyet bilimsel olarak ispat­lanacak. Siyaset emrinde akademik çalışma. Aynı mantık Din adamının ve akademisyenin cübbesinden konuşacaktır (Minberden ve kürsüden, aynı konu ve söylem).

Irk konusu ayrıntılı olarak incelendi: Irkın biyolojik özellikleri, Milletin İslâm’daki anlamı ve önemi belirtildi, unsurlarına işaret edildi, Kur’an ve Hadislere, Fıkha göre açıklandı. Genel olarak Milliyet araştırmaları ve anlatım­ları, teorik olarak incelendi, tanımlardan örnekler sunuldu. Türkçülük Hareketi, kültürel, tarihi, siyasî ve Resmi İdeo­loji olarak sınırlı bir şekilde incelendi. Türkçülük ve Türk­leştirme, kapsam ve sonuçları itibarîyle ayrı bir çalışma konumuzdur.

Kapsamlı ve farklı okumalarımın yanında, yazarlardan alıntı, nakil, özetleme, düzenleme yapılarak sırasında gö­rüşlerimiz belirtildi. Milliyetçilik konusunda ülkemizde bir terminoloji karışımı vardır.

*Teşekkür: Çalışmamıza kaynak temin eden, görüş bil­diren, eleştiren ve katkı sunan, yönlendiren, hazırlanma­sında emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.

Dr. Ömer Uluçay

Adana, 15.Temmuz 2020

  1. GİRİŞ

Milliyetçilik; modern çağın bir ürünüdür, ideolojiktir; ritüelleri, slogan ve törenleriyle, inanırları ve militanla­rıyla, uğrunda ölenleriyle, kutsallarıyla bir din gibidir, yani teolojiktir. İçinde doğduğu ve inanırlarının bağlı ol­duğu dinlerden örf ve adetler alarak kutsal olmakta; böy­lece meşrulaştıran ve Birlik sağlayan unsur olmaktadır. Bu özellikleriyle Milliyetçilik; Modern-İdeolojik-Teolo­jik-Din vasıflarına sahip olmaktadır (Milliyetçilik: Modern İdeoteolojik Din’dir).

“Milliyetçilik: Yeni Din” denilmiştir. Bu ifadede Din­lere rakip Yeni Din çağrışımı vardır. Hâlbuki Milliyetçi­lik Dinlere rakip değildir, bilâkis onlardan beslenmekte ve kutsallık almaktadır. Başka bir ifade ile Milliyetçilik, bütün dinlerden istifade etmektedir.

Milliyetçilik beşeridir, dünyevîdir, üstünlük iddiasında­dır, evrensel değildir, inanırları için vardır, hizmet eder ve ister. Diğerleri; “öteki” “muhalif, rakip, tehdit, hain ve düş­man’dır. Milliyetçilik, barışçı değil saldırgandır, başkasını eşit ve haklı görmez, kuvvet/güç taraftarıdır ve hatta “kuv­vet haktır”. Bu unsurlarıyla, modern/sanayi devriminin ideolojisi olmaktan öte, “at-kılıç” devrinin “talancı/gaspçı” dünya görüşüne sahiptir.

Milliyetçilik; emir-komuta içinde, itaat-görev-sadakat ilkesinde, militer hiyerarşiye ve disiplinine sahip bir ka­vim, ırkdaş, arkadaş istemektedir (“Davadan döneni vu­run”). Bu ilkeleri gerçekleştirmek için, soydan/kandan devraldığı töre, örf-adet ve gelenek vardır. Toprak esastır ve fakat zapt ve ilhak edilen yerleri de vatan bilmek var­dır. Fert yok toplum vardır, birey yok devlet vardır(“devlet ebed müddet” denilmiştir). Hiçbir devlet ebedi olmamıştır, yıkılıp yerine başka devletler kurulmuştur.

İslâmiyet›te bilinir ki «ezel-ebed ve Hu›el Baki olan, yalnızca Allah›tır. Moral vermek, motive etmek başka şeydir. «Bir Türk dünyaya bedeldir, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi, Ordu Millet, bir dünya görüşünü açıklamaktadır. İsrail oğullarının «Tanrının özel kulları» olduklarını iddia etmeleri gibidir.

İşgal ve istilâcı, savaşçı kavimler (Beberiler, Bozkır halkları), tarihte daima yerleşik toplumları zapt ve talan etmişlerdir. İslamiyetin Cihat fikri, «Allah›ın dinine davet» olunca, Müslüman olmayanlar “tehlike, kâfir ve ül­keleri dar’ul Harb olunca”, din uğrunda ölenler şehit ve cennetlik, kalanlar gazi ve saygın olunca, “ilâyi Kelimul­lah” için “küffara sefere çıkmak” artık Emirlere/Sultanlara görev, “yağma, talan, gasp ve ganimet” savaşın gerekleri olup, helâl sayılmıştır. Böylece İslâmiyet, “Fetih/Fütuhat Mefkûresi” ile “Cihan Hâkimiyeti”ne yol açmakta ve hatta görevli görünmektedir. Bu yorumlama ve uygulama ile İs­lâmiyet bir “kılıç dinî”ne döndürülmüştür. İslamın “selâmı/ güvenliği” insanlık için değil ve sadece Müslümanlar için geçerli olmaktadır. Selâmet ve rahmet dini olan İslâmiyet, “Allahın dinine davet” ilânıyla bir fütuhat dinine dönüş­mektedir.[1]

Kur’an-da mealen Allah diyor ki:” Ben sizi farklı renk­lerde ve farklı inançlarda yarattım. İsteseydim hepinizi bir renkte, bir şekilde, bir inançta yaratırdım. Bunda hikmet vardır”.Bazıları Allah adına kural koyup, kılıç sallıyor. Bu yorum, İlâhî değil, beşerin tercihi ve dayatmasıdır. Kısaca, “Fütuhat (saldırı, işgal, gasp ve talan) Allah’ın emri değil­dir.[2]

Bu yorum ve fikriyat, uygulama; bu kavimlerin İslâm öncesi yaşama biçimlerini meşru ve kutsal kılmaktadır. İşte bunu görenler ve fark edenler, dört asır Arap kılıcına kar­şı durup yurtlarını savundular, fakat daha sonra işin rengi anlaşılınca “Halifeye haber verin, adam göndersin, topluca Müslüman oluyoruz” dediler ve istenenler yapıldı, kılıçla girilemeyen topraklar serbest ve şehirlerin kapısı açık oldu. Daha sonra Uç-Beyliği (Avasım) verilerek Roma’dan fet­hedilen toprakların fatihlere ait olacağı bildirildi ve böyle oldu. “Kavimler savaşı”, “Dinler Savaşına” dönmüştü. Bu fikriyat canlıdır ve diridir, bu amaçla savaşılmakta, gazi olursa “Dar’ul İslâm”da, şehit olursa “cennet”te yaşaya­caktır, trans/vecd içinde savaşmaktadır. Bu bir pısiko-sos­yal ve teolojik olaydır.

Milliyetin unsurları arasında; ırk, soy-sop, tarih, vatan, dil, din, ortak geçmiş ve geleceği inşa fikri, ekonomi vardır. Bu unsurlar “kavmiyet”e işaret etmektedir. Nitekim Türk­çülük fikri öne sürülürken kan, ırk, soy-sop, dil, Orta-asya coğrafyası esas unsurlar olarak ifade edilmiştir. Osman­lıdaki Orta-Asya kavimlerinin “Türklük” adı altında Bir­leşmeleri ve devlete sahip olmaları hedeflenmiş ve süreç içinde gerçek olmuştur. Türklük unsurları zaman içinde ve ihtiyaca göre dillendirilip tatbik edilmiştir. Türkten başka kavimlerden olanlar, “Türkî dilinin konuşulduğu ve nüfu­sun “meşbu” (yoğun) olduğu bu yerlerde “mecburî iskân”a tabi tutulmuşlardır.

Millet sözü Arapçadır, din ve diyanet, grup, kavim an­lamındadır. İslâm dinine inanmışlara Müslüman denilir. Bu topluluk inanç/din temellidir, kavim ve kanla, soy/ sopla, dille ilgisi yoktur, serbesttir. Böylece her din/inanç bir Millet teşkil etmektedir. İslâm, dinin adıdır, inanırın adı ise Müslüman’dır. Müslüman Devletinde, Müslüman Milleti ve diğer dinlere mensup Milletler vardır. Kavimler, inanç esasında farklı kümelerde olabilmektedir. Arap Müs­lüman’dır ve İslâm Milletindendir. Hıristiyan Arap, Gayrı Müslim Milletindendir. Gayrı Müslimler, Hıristiyanlığın Katolik, Ortodoks, Protestan Mezheplerine göre sınıflan­dırılmıştır. Farklı kavimlerden Müslüman olanlar (Arap, Türk, Kürt, Boşnak, Çerkez, Romen vd.) bir Millettir.

İslâm›da Millet; çok dilli, çok renkli, çok kültürlüdür (kavimli) ve bunlar liyakat ölçüsünde rol sahibidirler, eşittirler, devletin ve mülkün sahipleridir. Tıpkı namazda safa durulduğu gibidir. Tahsisli yer ve makam yoktur, saf sıkı, düzgün olacak ve imama uyacaktır.

İnsan; ana-babanın, ailenin, kültürün ve coğrafyanın ürünüdür; bunları ve doğacağı yeri-zamanı seçme hakkı ve kabiliyeti yoktur. İnsan belli bir ortamın, kültürün, inancın içine doğar. Yaşamında bu unsurların damgası vardır. İs­lâm’a göre Allah’ın yaratması böyledir: (Hucurat Sure­si/13: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değer­li ve en üstününüz O´ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır”).[3]

Bir kavmi, lisanı, rengi; bir program dâhilinde yok etmeğe çalışmak gayri İslâmî ve gayri insanîdir. Buna pogrom(plânlı katliam, soy kırımı, tertip ve tatbik edilmiş katliam, genosit) denilmekte; fizikî ve kültürel olarak uy­gulanmaktadır. Faklılıkların doğal uyumu (entegrasyon) vardır, planlı olarak doğal farklı olanı egemene benzetmek kültürleşme/asimilasyondur, tasvip görmemiştir.

Toplumu; din/inanç, soy/kan, siyasî/yönetsel amaç ba­kımından gruplandırmak mümkündür:

  1. Din/inanç: Cemaat, Camia, Millet, Milli, Ümmet, Ümmetçilik; din/inanç esasına dayanan toplumsal birlik­lerdir. Farklı kavimler, diller, mezhepler, tarikatlar ve meş­repler Birlik’tir. Her toplum sayısına, bilgisine, hizmetine göre rol sahibidir, liyakat, eşitlik, âdil davranış esastır.
  2. Soy/kan, kavim: Şahıs/fert, aile, kabile, boy, soy, kavm/kavim/kavmiyet; soy/kan esasında (dil, din, mezhep) bir Birlik’tir.

3. Siyasal amaç/yönetsel: Aşiret, Beylik, Devlet; ortak amaçlar gerçeğinde; halkın/Milletin oluşturduğu yönetsel/ siyasal Birlik’tir.

Siyasal, ortak amaçlı toplumlarda; genel anlamda halk, özelde kavimler, farklı diller ve dinler, farklı kültürler bir­liktedir. İçlerinden bir kavim; öncü/kurucu olmakta, diğer­lerini özellikleriyle kabullenerek Birlik olmaktadır.

Osmanlıca Sözlükte Kavim, Millet, Milliyet[4]

Kavm/Kavim: Bir peygambere tâbi ve bağlı insan top­luluğu./Aralarında dil, âdet, örf, kültür birliği olan cemaat, topluluk./Millet.

Kavmi: Kavme ait, kavimle ilgili.

Kavmiyet: Kavimcilik./Milliyetçilik./Bir kavmin özel­likleri.

Kavmiyetçilik: İslâmiyet’in ayet-i kerime ve hadis-i şerifle menettiği, soy sop üstünlüğü ileri sürerek, kendi kavminden olmayanlardan ayrılmak ve diğerlerini hakir görmek.

Asabiyet-i Kavmiye:Menfi milliyetçilik, Asabiyet-i ca­hiliye, asabiyet-i milliye.

Millet:Bir dinden olanların topluluğu./Din, dil ve tarih beraberliği bulunan insan cemaati. /Topluluk.

Milliyet:Aralarında maddî manevî birlik bağları bulu­nan; din, dil ve tarih birliği olan topluluk. /Millet olma.

Milliyet fikri iki kısımdır. Bir kısmı menfidir, zararlı­dır; başkasını yutmakla beslenir, diğerlerine düşmanca ve uyanık davranır. Bu da ayrışmaya, düzensizliğe neden olur. Menfi milliyetçilerin ve unsurperverler toplumdan bir gru­bu sever ve tercih ederler.

Milliyetperver: Milliyetini seven.

Ümmet: Cemaat, kavim, taife/Bir hâkim milletin ashabından olan toplum./Bir peygambere inanıp onun yo­lundan giden insanların hepsi. Bir peygamberin Hakka da­vet ettiği cemaat./Bir dille konuşan millet./Arkasına düşü­lecek bir cemaat veya tarikat.

Kurucu/öncü kavim-Millet (Milliyet), sistemi ve süre­ci belirlemektedir, ortaklar arasında birincidir, ama diğer­leri de hak sahibidir ve ortaktır. Milliyet(kurucu kavim), dışa karşı Birlik iken içerde Tek sahip olmak istemektedir (Milliyetçilik). Ortakları yok sayarak Birlik yerine ken­disini Tek ve ortaklarını Yok görmektedir (Üniter, Tekçi, ulus-devlet).Bunun kavmiyetçilik olduğu açıktır, Millet içindeki farklı varlıklar yok sayılmakta ve kendisini bütün olarak takdim etmektedir.”Hepsi Ben’im”, diğerleri benim cüzümdür, ne mutlu onlara!” demektedir.

Bunu temin için, toplumun tamamını kendi kültüründe eğitip, öğretmekte, kendi dilini konuşmaya zorlamakta, di­ğerlerini yasaklamakta ve gerekirse mecburî iskân ve de­vamlı propaganda ile asimilâsyon yapmaktadır. Bu durum kuruluş felsefesine, Birlik’telik amaçlarına aykırı olduğu halde, yasal zemin hazırlanarak ve Resmi İdeoloji olarak tatbik edilmektedir. Buna karşı direniş, çatışma ve bazen ayrışma/kopma olmaktadır.

Millet ve Milliyet: Millet çoğulcu ve Milliyet Tekçi’dir. Kavim; meşruiyet ve taraftar kazanmak, davayı kutsal kıl­mak için dini değerleri kullanmakta ve kendisine Milliyet demektedir. Bununla dini duyguları yedeklemekte ve Kav­mi amaçları kutsal kılmaktadır, özü kavmiyetçidir ve adına Milliyetçi demektedir.

Kurucu unsurlar arasındaki çatışma farklı sistemlerle/ önlemlerle en-aza indirilmiştir: Unsurlar, coğrafî bölgele­rinde esasa uygun şekilde örgütlenmiş ve birbirlerine bağ­lanmışlardır, bütünün ayrılmaz bir parçasıdır (Federasyon) ve iradî ve rızai bir birliktelik vardır (Konfederasyon). Kit­lesi az olan farklı bir gruba kendisini, koruma, geliştirme, yönetme hakkı verilmiş ve bütüne dâhil edilmiştir (özerk bölge). Diğeri ve en zor olanı da; türdeş bir toplum yarat­mak için, ortaklarını Yok saymak/etmektir. Bu, iç savaş, sürgün ve katliamdır. Bunun daha insaflı olanı da zaman içinde asimilâsyon yapmaktır.

Ülkemizdeki uygulamaları bu bilgiler ışığında değerlendirmek, sorunların kavranması ve çözümü için ya­rarlı olacaktır. Her hal-u kârda dikenli bir yolda olduğumuz açıktır. Tek-Tek nereye doğru?

Batıda Milliyet fikrinin terminolojisi sadedir ve belli­dir. “Nation”, Osmanlıcada “Millet” olarak karşılanmıştır. Şeklen benzemekle (çoklu ve farklı olanların birlikteliği) birlikte, fertlerin ve toplumun davranışları bakımından Batı ile Doğu arasında çok farklı ve zıt noktalar vardır ve bun­lar sonucu belirlemektedir. (Dini değerler, otonom hareket, özgürlük istekleri, sanayileşme, işbölümü ve uzmanlaşma, dini inançlar, aile ve yaşama biçim farkları, vb).

Bu konu ile ilgili ve fakat farklı olan kavramları şöylece özetlemek mümkündür:

Yakın/Farklı Kavramlar Kargaşası: Millet, Milli, Mil­letçi, Milliyet, Milliyetçilik, Kimlik; Ulus, Ulusal, Ulu­salcılık, Halk, Halkçılık; Irk, Kavm, Kavim, Kavmiyet; Kabile, Asabiyet, cemaat, camia, cemiyet; Tebaa, Reaye, Vatandaş, (Yurttaş), Devletdaş; Zapt, İşgal, İstilâ, İlhak, Feth; Ayrımcılık, İslamofobi; İslâmiyet: Sünnî, Şiî, Harici, Zeydi, Alevi, Siyasal, Muhafazakâr, Devrimci, Geleneksel, Modern, cihadi, Radikal, Kitabî, Tefsiri, Siyeri(Hadisçi); Devlet: Şehir (Polis), Klâsik İmparatorluk, Ulusal (milli), Üniter, Federal, Konfederatif, Demokratik, Veraset, Gasp, Emperyal, Nonmperyal, Lâik, Teokratik; Race, Etnos, De­mos, People, Nomad, Nation, Etat (State), Citizenidentity; Nation, Nationalite, Nasyonalizm.

 

İçindekiler

ÖNSÖZ 

      1. GİRİŞ 13
      2. IRK VE IRKÇILIK 21

2.1. Irk, Millet ve Milliyet 21

2.2. Milliyetçilik Kuramları 24

2.3. Türk Milliyetçiliğinde Irkçı Söylemler 27

2.4. Irk Tespit Unsurları 34

2.5. Cumhuriyet’in Ulus-İnşa Sürecinde Irk Ve Irkçılık 35

2.6. Türk Tarih Tezi Kararları/Kazanımları 37

      1. YENİ IRKÇILIK-AYRIMCILIK-İSLÂMOFOBİ 40

3.1. Kültürel Irkçılık: 40

3.2. Ayrımcılık, Söylem ve Medya 42

3.3. Yeni Irkçılık 44

      1. KAFATASI ÖLÇÜMLERİ 47

4.1. Antropometri ve Örnek Türk Tipi 48

4.2. Kafatası Ölçme Nedeni

4.3. Kafatası Ölçüm Heyetleri Ve Sonuç 52

5- “TÜRKLÜĞÜ ÖLÇMEK”-KRANİOMETRİ 54

5.1. Türk Tarih Tezi (Irkçılık) 60

      1. IRKÇILIK, MİLLİYETÇİLİK VE TÜRKİYE 62
      2. KUR’AN VE HADİSLERDE IRKÇILIK 70
      3. Diller-Kavimler-Renkler Ayettir: 78
      4. KUR’AN-DA “ASABİYET”: KAVİM VE KABİLE 84

8.1. Kavmiyet-Milliyet 87

8.2. Kur’an-a Göre Irkçılık 88

8.3. Asabiyetin özellikleri 90

8.4. Modern Devlet Sınırları-Kimlik-Ümmet 93

8.5. Hadis’lerde Asabiyetin Reddi 94

8.6. Kabile Asabiyeti 97

8.7. Şuûbiyye 99

      1. İSLÂMOFOBİA 100
      2. MİLLET VE OSMANLI’DA “MİLLET SİSTEMİ” 106

10.1. İslâmî Bazı Kavramlar 106

10.2. İslâmî Bazı Kavramlar 107

10.3. Modern dönemde “nation-millet” 109

10.4. Osmanlıda Millet Sistemi 111

10.5. Osmanlı İmparatorluğu’nda Millet Sistemi 116

10.6. Osmanlı Millet Sisteminin Dönüşümü 118

10.7. Kur’an-a Göre Ulus-Devleti Savunmak 120

10.8. Kur’an Açısından Ümmet Kardeşliği 122

10.9. Osmanlı Klâsik Döneminde Millet Sistemi 123

10.10. “Millet-Sistemi”nden “Ulus”a Geçiş 124

      1. OSMANLININ DAĞILMA DÖNEMİNDE TÜRKÇÜLÜK 129
      2. KURTULUŞ VE KURULUŞTA MİLLİ HAREKETLER 153
      3. FARKLI TÜRK MİLLİYETÇİLİKLERİ 142

13.1. Süreç İçinde Milliyetçilik akımları: 144

13.2. Milliyetçiliğin Unsurları 149

      1. MİLLET-MİLLİYET-VATANDAŞ 150

14.1. Osmanlıdan-Günümüze Vatandaşlık 152

14.2. 1924 Anayasası ve “Türk” Tanımı 155

14.3. Milliyetçilik-Vatandaşlık-Atatürk Milliyetçiliği 156

14.4. Dünya Vatandaşlığı 160

      1. TÜRKÇÜLÜK 163

15.1. Millet-Türkçülük-Turancılık 166

      1. MİLLİYET DUYGUSU 173

16.1. Nationalite/Millet 174

16.2. Antropolojik anlamda ırk 175

16.3. Kavim-Millet 176

16.4. Destanlar ve Milli Şuur 178

16.5. Sonuç 179

      1. MİLLİYETÇİLİK TANIMLARI VE ÇEŞİTLERİ 181
      2. TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN SERÜVENİ 196
      3. TÜRKÇÜ-TURANCI MÜCADELESİ 201

19.1. Türkçülük-Turancılık Davaları(1944) 204

19.2. Resmi-Sivil Milliyetçiler Çatışması 208

      1. MİLLİYETÇİLİKTE KAVRAM KARGAŞASI 210

20.1. Göktürkler-Orhon Abideleri 214

20.2. Orhun Abidelerindeki Türklük Hasreti 215

20.3. Milliyetçiliğin Ve İman Şartlarının Benzerliği 217

      1. DOĞU-BATI MİLLİYETÇİLİKLERİ 222

21.1. Kavmiyetçilik-Asabiyyet 225

21.2. Avrupa’da Milli Devletlerin Kurulması (19. yy.) 226

21.3. Doğu ve Batı Milliyetçilik ilkeleri 228

21.4. Etnisiteden-Milliyetçiliğe Evrilme 231

21.5. Irkçılık ile Milliyetçilik ilişkisi 231

      1. ‘TÜRKLER VE KÜRTLER’ 233

22.1. TBMM’de ‘Türkler ve Kürtler’ 236

22.2. Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura: Milliyetçilik-Türkçülük 239

22.3. Erol Güngör ve Türk Milliyetçiliği 241

      1. MODERNİTE, ULUS-DEVLET, MİLLİYET 245

23.1. Milliyetçilik Kuramları 245

23.2. Milliyetçilik Ve Etnisite 249

23.3. Milliyetçilik ve Ulus-Devlet Eleştirisi 250

23.3. Ulus-Devletlerde Kriz Faktörleri 252

23.3. Çokkültürlülük ve Millet Sistemi 254

      1. MİLLİYETÇİLİKTE VE ULUS-DEVLETTE SİMGE VE SLOGAN256 24.1. Çokkültürlülük ve Millet Sistemi 254
      2. MİLLİYETÇİLİK VE DİN 263

25.1. Cumhuriyet Öncesinde Milliyetçilik-Din İlişkisi 267

25.2. ‘Turancılığa karşı Anadoluculuk’ 269

25.3. Milliyetçi Kimliğin Dinsel Dönüşümü 270

25.4. Milliyetçi Kimliğin Dinsel Formu 272

      1. TÜRKÇÜLÜK ve İTTİHAT TERAKKİ CEMİYETİ (İTC) 274

26.1. Milliyetçilik akımı ve dini etkiler 275

26.2. İttihat Terakki Cemiyetinin Kurulması (İTC) 277

26.2. İttihat ve Terakki Şartı 277

26.4. Milli Mücadelede ve Sonrasında Türkçülük 278

      1. İDEOLOJİ-MİLLİYETÇİLİK 281
      2. MODERNİTE ve MİLLİYETÇİLİK 285

28.1. Modernitenin Tarihsel Gelişimi 287

28.2. Milliyetçi Reformist Hareketler 288

28.3. Modernitenin Eleştirisi 295

      1. MİLLİYETÇİLİK: MODERN İDEOLOJİK YENİ-DİN 297

29.1. Yeni Bir Din: Milliyetçilik? 307

29.2. Milliyetçi Kimliğin Dinsel Dönüşümü 310

      1. SONUÇ YERİNE 313

KAYNAKLAR 320

[1] Erdoğan Aydın, İslamiyet Gerçeği, 4 kitap, Literatür Yayını, İstanbul, 2015.

[2] Erdoğan Aydın, Nasıl Müslüman olduk, Literatür Yayını, İstanbul, 2019

[3] Elmalılı Hamdi Yazır Meali

[4] http,//www.osmanlicaturkce.com/?k=kavm&t=%40%4