Rojî Kurd’ün yayını İttihat ve Terraki yönetimi tarafından durdurulduktan kısa bir müddet sonra, 1913 yılının sonlarında onun yerine Hetawî Kurd[1] [Kürd Güneşi] adıyla yeni bir dergi yayınlanır. Hetawî Kurd’ün toplam olarak kaç sayı yayınlandığı tam olarak bilinmiyor ancak elimizde onuncu (10.) sayısı da mevcut olup, bu sayı 3 Temmuz 1914’te basılmıştır. Mehmed Mihri’nin elimizde mevcut olan Hetawî Kurd sayılarında; “Se’yî bikin[2] [Çalışın]” ve “Men Kurd, kurdayetî fexr û îftixarê men e[3] [Ben Kürdüm, benim için Kürtlük fahir ve iftihar kaynağıdır]” başlığı altında toplam iki Kürdçe yazısı yayımlanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce hem Kürd Talebe Hêvî Cemiyeti’nin faaliyetleri hem de Hetawî Kurd’ün yayını durdurulmuştur. Kürd milleti için de çok büyük bir felaket olan; farklı kaynaklara göre yaklaşık 700.000-800.000 Kürdün yerinden ve yurdundan edildiği büyük bir göçe ve nüfus kırımına neden olan dört yıllık savaş süresince, Kürd cemiyetleri bütün faaliyetlerini durdurmak zorunda bırakılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla yeni bir durum ortaya çıkar. Bu süreçte Kürdler, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla kesintiye uğrayan kültürel ve siyasal çalışmalarını devam ettirmek üzere yeniden örgütlenme çalışmalarına başlar.

1918’de ilk olarak Mevlânzade Rıfat’ın başkan ve Mehmed Emin Bedirhan’ın yardımcısı olduğu Radikal Avam Fırkası, ondan hemen sonra da Şeyh Ubeydullah Nehri’nin oğlu Seyyid Abdülkadir’in başkanlığında Kürdistan Tealî Cemiyeti (KTC) kurulur, ondan sonra da Hêvî Cemiyeti olmak üzere Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti gibi örgütler kurulur. Bu cemiyet ve örgütlere doğrudan veya dolaylı bağlı olarak farklı yayınlar çıkartılmaya başlanır.

Mehmed Mihri Hilav ve çocukları: Lamia, Süheyla ve oğlu Selahattin Hilav

Mehmed Mihri de KTC’nin aktif üyelerinden biri olarak yayımlanan Kurdistan dergisinin sahip ve sorumlu müdürlüğünü üstlenir. Kurdistan dergisinin ilk sayısı 30 Ocak 1919 tarihinde yayınlanmış. Elimizdeki mevcut sayılara bakılırsa Kurdistan dergisi toplam olarak 19 sayı basılmış ve 19.  sayısı da 29 Mart 1336 (29 Mart 1920)’da yayınlanmıştır.

Bunun yanısıra cemiyetin yayınlamış olduğu Jîn dergisi için de yazılar yazar, bu yazılarında, kendi deyimiyle “Kürd edebiyatı var mı, Kürd dili edebiyata elverişli mi? gibi ham ve şaşkınlık veren sorular” soran İstanbul’daki dönemin kalem erbabı ve yönetici konumunda olan zevata verdiği cevaplar ve konuyla ilgili yazdığı yazılarla, Kürd dili ve edebiyatıyla ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırmış.

Mehmed Mihri, 1920 yılında öğretmeni olan Hüseyin Hüsnü Bey’in kızı Şaziye Hanım’la evlenmiş ve bu evlilikten sırasıyla Lamia, Süheyla, Selahattin, Necmettin ve Leyla olmak üzere beş çocukları olmuştur. Mihri Bey, İsmail Hakkı Baban’ın da teşvikiyle Umumi Savaş yıllarında Hukuk Fakültesi’ni okumaya başlamış ve 1921 yılında da İstanbul Barosu’na avukatlık kaydını yapmıştır.

Mehmed Mihri’nin çocukları içerisinde en çok tanınanı, meşhur Felsefeci Selahattin Hilav’dır. Denilebilir ki Selahattin Hilav’ın felsefeye yönelmesi ve edebiyata olan ilgisinin en önemli kaynaklardan biri de babası Mehmed Mihri Bey’dir. Çünkü kendisi de aynı zamanda felsefeci, dilbilimci ve edebiyatçıdır. Oğlu Selahattin’le bu konularda sürekli sohbet ve tartışmalar yaptığını, Selahattin Hilav’ın aktarımlarından öğreniyoruz.

Mehmed Mihri’nin öncelikli olarak Kürd dili ve edebiyatına önemli bir ilgisi vardı. Bu konuda Rojî Kurd, Hetavî Kurd, Jîn ve Kurdistan dergilerinde yayımlanan yazıları Kürt dili ve edebiyatı açısından çok önemli değere sahiptir. Hicri takvimine göre 1336 (1918)’de yayınladığı Mukaddimet-ül İrfan adlı kitapçığı, Kürd dili ve lehçelerinin karşılaştırmalı fonetik yapısı, ses değişimler üzerine bir Kürd tarafından yazılmış ilk eserdir. Özellikle edebiyat alanında kendisini Kürd ediplerinden Nali’nin fikir ve edebi çizgisinin izleyicisi ve haleflerinden biri olarak görüyor.

Şaziye Hilav ve çocukları: Ayakta ve ortadaki damadı Asım Nural, sağında Selahattin, solundaki Necmettin; oturanlar ise kızları Lamia, Süheyla ve Leyla

Bu çizgiye bağlılığını  Mukaddimet-ül İrfan adlı eserinde şöyle açıklıyor: “Ben acizaneleri de bütün fikir ve görüş, bütün ilim ve basiret sahipleri meyanında Kürd ediplerinin tacı ve belki şiir âleminin yegane üstadı olan merhum Mele Hedrî Nalî’yi kendime rehber edindim.”[4]

Ankara Hükümeti’nin İstanbul’da kontrolü ele geçirmesiyle birlikte yeni bir durum ortaya çıkar. Bu dönemde İstanbul’da bulunan Kürt örgütlerinin faaliyetleri durdurulur. Birçok Kürd siyasetçisi ve aydını, İstanbul’u terk etmek ya da ortalıkta görünmemek durumunda kalır. Mehmed Mihri, bu dönemde ortalıkta görünmemeye gayret etse de, 1925 Kürd Hareketi’nin yenilgisinden sonra başlayan yargılama sürecinde, hareketle ilişkili olduğu gerekçesiyle İstanbul’da tutuklananlardan biridir.

Hareketle olan ilişkisi ispatlanamadığı için, bir müddet tutukluluktan sonra serbest bırakılır. Bu süreçten sonra, uzun bir müddet kültürel ve siyasal faaliyetlerine ara verir, gözlerden de ırak kalmaya çalışır.

1934 yılında soyadı kanunu çıktığında, Mehmed Mihri, doğduğu yerdeki gür bir suyu kastetmek amacıyla “Hêlav-Hêla av” (su tarafı) anlamına gelen “Helav” soyadını alır ve daha sonra bu kelime “Hilav” olarak değişime uğrar.

Mehmed Mihri’nin; M, M. M., Mihri, Kakeheme, Binî Erdelanî Ehmed Muhsîn, Dawer Erdelanî, Zehawî Zade, Müftizade, İrfan, gibi değişik mahlas isimlerle dil, edebiyat, felsefe, siyaset, sosyal ve kültürel konuları işleyen makaleleri ve tespit edebildiğim kadarıyla dört adet de kitabı yayınlanmıştır. Bahsi geçen fakat elimimizde mevcut olamayan çalışmaları da vardır. Farklı zamanlarda yazılmış ve tespit edebildiğimiz makalelerinin çoğu Rojî KurdHetavî KurdJînKurdistan ve Kovarî Hetaw (Hewlêr, 1955-56) gibi gazete ve dergilerde yayınlanmıştır.

Mehmed Mihri Hilav’ın imtiyaz sahibi olduğu Kurdistan dergisinin mevcut sayılarında yayınlanmış çok sayıda Osmanlıca, Kürdçe ve Arapça makaleleri ve şiirleri vardır. Özelikle de Kürd dili üzerine 1918’de yayınlamış olduğu Mukaddimetûl Îrfan adlı kitapçığı ve ayrıca Kurdistan dergisinde seri yazılar halinde “İrfan” ve “Esas” başlıkları altında yayınladığı makaleleriyle Kürd dili çalışmalarına çok önemli katkıda bulunmuştur. Okumakta olduğunuz dizi yazılarda, mümkün derecede bu çalışmalarından; kitap ve makalelerinden bahs etmeye çalışacağım.

https://www.rudaw.net/turkish/opinion/26032023

[1] Hetawî Kurd, Sayı: 1, Resimli Kitap Matbaası, İstanbul, 11 Teşrini Evvel 1329

[2] Hetawî Kurd, Sayı: 1, s. 18

[3] Hetawî Kurd, Sayı: 3, s. 22, 23, 24

[4] M. M. (Mehmed Mihri), Muqeddîmet’ul Îrfan, Tabh ve naşiri: İstanbul Müderislerinden Arvasizade Seyîd Mehmed Şefik, Necm-i İstikbal Matbaası, R 1334 (1918), İstanbul, s. 2